1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. İslam ve Modernizm "Fazlur Rahman Tecrübesi"

İslam ve Modernizm "Fazlur Rahman Tecrübesi"

Mart 1997A+A-

İslam'ın modernizmle olan ilişkisi, uzun yıllardır gerek Batı dünyasında, gerekse İslam dünyasında, üzerinde yoğun tartışmaların yapıldığı bir konu. Öyle görünüyor ki böyle bir konu daha uzun yıllar ağırlığını hissettirecektir.

İslam ve Modernizm gibi birbirine tamamen yabancı iki farklı "din"in kimi düşünürler tarafından bir araya getirilip bazı sentezlere ve eklektik çabalara tâbi tutulması, hassasiyetleri önemli ölçüde arttırmakta ve bu tür faaliyetlere haklı olarak kuşkuyla yaklaşılmaktadır. Nitekim bu türden bir faaliyet içerisine giren ve ortaya koyduğu fikirleriyle çeşitli çevre ve kültürlerde yankı uyandırıp tesir bırakan Fazlur Rahman, pek çok tartışmanın konusu olmuş ve çeşitli çevrelerden ciddi tenkitlere maruz kalmıştır.

"İslam modernizmi"nin çağımızdaki belki de en önemli siması olan Fazlur Rahman kendi tabiriyle "bir modernist olarak" üzerinde konuşulup tartışılması gereken bir düşünürdür. Onun ortaya koydukları ciddi bir analize ve eleştiriye tâbi tutulmalı ve hatta böyle bir tecrübeden dersler çıkartılmalıdır.

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı, 22-23 Şubat tarihlerinde Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi'nde "İslam ve Modernizm: Fazlur Rahman Tecrübesi" adı altında uluslararası bir sempozyum düzenledi. Yerli ve yabancı çok çeşitli simaların katıldığı sempozyumda daha çok Fazlur Rahman'm düşünceleri üzerinde durulmuş, fakat bu düşüncelerin analiz ve kritiği yeterince yapılamamıştır. Bunda kuşkusuz böyle bir sempozyumun müzakeresiz düşünülmüş olmasının önemli payı vardır. Ayrıca bir hayli yoğun bir muhtevaya sahip olan sempozyumun iki gün gibi oldukça dar bir zamana sıkıştırılması ve tebliğcilerin tebliğlerini bile zaman zaman bütünüyle sunamamasının da bunda etkisi olmuştur.

Genellikle, "Bir Dava Adamı Olarak Fazlur Rahman" (Frederich M. Denny), "Fazlur Rahman ve Tarih" (İlber Ortaylı), "Fazlur Rahman ve Klasik Modernizm" (Charles J. Adams), "Fazlur Rahman'ın İslam Felsefesine Bakışı" (Mehmet Aydın), "Fazlur Rahman'ın Tasavvufu Değerlendirmesi".(Alparslan Açıkgenç), "Fazlur Rahman'ın Modernizmi ve İslam Kelamı" (Adnan Bülent Baloğlu), "Fazlur Rahman'ın Sünnet/Hadis Anlayışına Bir Katkı" (Hayri Kırbaşoğlu) gibi tebliğlerle Fazlur Rahman'ın düşüncelerinin tasvirî olarak ortaya konulmaya çalışıldığı sempoz­yumda; tahlil ve tenkide yeterli imkanın verilmediği görülmektedir. Bununla birlikte bazı tebliğler böyle bir boşluğu (tahlil ve tenkid) belli ölçüde de olsa doldurur mahiyetle görünmektedir. Nitekim ''Modernist Proje ve İçtihad" (Hayrettin Karaman), "İslam ve Modernizm Bağlamında Fazlurrahman" (Mehmet Bayraktar), "Modernist Kur'an Yorumunun Teknolojik Çıkarları" (Yasin Aktay) ve "İslam ve Modern Aklın Kullanımı" (Ömer Çelik), "İslam'ın Kaynaklarının Modernist Bakış Açısıyla Okunmasına Eleştiri" (Sadeq Larjani) gibi tebliğler farklı perspektiflerden de olsa (metodik, siyasal, geleneksel vb.) Fazlur Rahman'm düşüncesinin belli noktalardan tahlil ve eleştirisini de içermekteydi. Fakat Fazlur Rahman gibi öncü ve etkili bir şahsiyet için kuşkusuz bunlar yeterli görülemez. Ama böyle bir sempozyum sınırları içerisinde de fazlasını beklemek yerinde olmayabilir. Sempozyumda sunulan tebliğlerin çok az bir kısmı ise, "Şafiî'nin Sünnet(Hadis)e Yaklaşımının Teolojik Anlamı Ya da Dinin Lâhûtîliği (İlahîliği)-Nâsûfîliği (Beşeriliğı) Sorunu (İlhami Güler) gibi, Fazlur Rahman'ın düşüncelerinin ne tasvirî olarak ortaya konulması ne de tahlil ve tenkidiyle alakalı olup, İslam ye modernizm ilişkisi bağlamında ortaya konan, İslam'ı modernist açıdan yorumlayan veya bu noktaya hizmet edecek olan tebliğlerdi.

Sempozyumda dikkati çeken bir başka nokta ise Modernizme ya da "Fazlur Rahman tecrübesi"ne Nakib el-Attas ve Nazif Gürdoğan gibi konuşmacıların gelenekçilikten ya da gelenekçi düşünceden tam olarak arınamamış bakış açısıyla bir eleştiri sunma teşebbüsleri olmuştur. Mesela uç bir örnek olarak Nazif Gürdoğan'ın tasavvufu bir "kurtuluş reçetesi" olarak sunması oldukça hamasi görünmektedir. Burada sempozyumun kimi konuşmacılarının meseleleri Fazlur Rahman'dan daha modernist bir yaklaşımla ele aldığı ve bu nedenle açıkça olmasa da mücmel olarak bu açıdan onun eleştirildiğini de kaydetmek gerekir.

Faydaları konusunda kuşku duyulmayan böyle bir sempozyum; umulur ki, gelenekçi ve modernist yaklaşımlardan öte; Kur'an merkezli bir bakış açısıyla hem geleneğin hem de modernitenin sorgulandığı, tahlil ve tenkidinin yapıldığı ve sahih alternatiflerin sunulduğu başka sempozyumların tertibine sebebiyet verir.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR