1. YAZARLAR

  2. İsmail Hakkı Ulutaş

  3. İşkence ve Baskılarla Müslümanların Sesini Kısamazlar!

İsmail Hakkı Ulutaş

Yazarın Tüm Yazıları >

İşkence ve Baskılarla Müslümanların Sesini Kısamazlar!

Eylül 1997A+A-

İsmail Hakkı Ulutaş son operasyonlar sonucu tutuklanıp Metris Cezaevi'ne konulmuştu.

Cuma eylemlerini organize etme ve Müslüman Gençlik Örgütü'ne üye olma suçlamasıyla gözaltına alındınız. Gözaltına alınma olayı nasıl gerçekleşti?

19.8.97 Salı günü gece saat 12 sularında kalmış olduğumuz evin kapısı çalındı. Kapıyı açar açmaz yaklaşık 15 kişi ellerinde silahlarla polis olduklarını söyleyip içeri daldılar. Evdeki arkadaşlarla beraber bizi yere çöktürüp, her tarafı didik didik edip evi darmadağın ettiler. Ve hiçbir açıklamada bulunmadan bizleri apar topar Terörle Mücadele Şubesi'ne götürdüler.

Gözaltında bulunduğunuz süre içinde nasıl bir muameleye tâbi tutuldunuz?

Şubeye girer girmez gözlerimizi bağladılar ve hepimizi betonun üzerinde oturttular. Yaklaşık 40 kişi kadar olduğumuzu tahmin ediyorum Cuma gösterilerini organize etmek ve İslami bir örgüt üyesi olmakla suçluyorlardı. Gözaltında; günlerce süren psikolojik baskılara, sürekli hakaretlere, küfürlere ve aşağılanmalara muhatap oldum. Beni örgüt üyesi olduğumu kabul etmeye zorluyorlardı. İşkence odasında sürekli kaba dayak attılar. Elbiselerimi zorla soyup çıplak bedenimi tazyikli soğuk suya tuttular, kafama poşet geçirip alttan bağladıktan sonra üstten su doldurup nefes almam engelleniyor, ağız ve burnumdan dolan suyla tam boğulur gibi olduğumda poşeti açıyorlardı. Bunu defalarca tekrarladılar. Aralarda kaba dayağa devam ediyorlar, özellikle böbrekleri hedef alacak şekilde belimden yumrukluyor, saç ve sakalımdan çekerek yerde sürüklüyorlardı. Vücudumun hassas yerlerini sıkıyorlar, daha sonra askıya alıp ayaklarımdan aşağı çekmek suretiyle daha fazla acı vermeye çalışıyorlardı. Aynı zamanda bütün bunları yaparken küfür ve hakaretler savurmayı da ihmal etmiyorlardı. Gözaltında kaybetmek bolca başvurdukları tehditlerden biriydi Yoğun işkencelerin arasında gülerek bu yaptıklarının işkenceden sayılmayacağını ancak ağır sorgu olabileceğini asıl işkencenin suçlamaları kabul etmediğim taktirde başlayacağını söyleyerek beni yıldırmaya çalışıyorlardı

Gözaltına alınma ve akabinde tutuklanmanız, MGK'nın 28 Şubat kararları ile doruğa ulaşan müslümanlara yönelik yıldırma politikasının bir parçası sayılabilir mi?

MGK'nın 28 Şubat'ta aldığı kararlar, rejimin 70 yıllık geçmişine rağmen kendi batıl değerlerini topluma kabul ettirmekteki acizliğinin bir ispatıdır. TC rejiminin kuruluş ve sonraki süreçte İslami değerleri yozlaştırma, yok etme, müslüman halkı baskı ve zulümlerle asimile etme politikaları sonuç vermemiştir. Sistemin insanlara verebilecek değer yargılarının olmayışı, tıkanmışlığını ve tükenmişliğini hızlandırmıştır. Halk rejimin tüm bu baskı ve yıldırma politikalarına rağmen İslam'a yönelişini tüm hızıyla sürdürmektedir. Bu da egemen şirk düzenini rahatsız etmektedir. Düzen, 28 Şubat kararları ve sonraki süreçte İmam-Hatip Liseleri'nin orta kısmının ve Kur'an Kursları'nın kapatılması gibi önlemlerle halkın İslam'a yönelişinin önüne set çekmek istemektedir.

Fakat İslami değerlerine sahip çıkan halk kendisine zorla dayatılan bu uygulamalara karşı meydanlarda tepkisini haykırmakta, Cuma namazı çıkışlarında Kelime-i Tevhid bayraklarıyla ve sloganlarla İslam'a olan sevgi ve bağlılığını ifade etmektedir. Egemen güçler ise bu protestoları engellemek için bir yandan baskı ve gözaltılarla müslümanları terörist, provokatör gibi ithamlarla yaftalamakta, bir yandan da medya aracılığı ile yalan ve iftira kampanyalarını yaygınlaştırmaktadırlar. Tüm bu kirli uğraşlar müslümanları sindirme ve yıldırma politikalarının bir parçasıdır.

Bu yıldırma ve sindirme politikası karşısında İslami kamuoyu nasıl bir tavır almalıdır?

Egemen güçlerin müslümanlara yönelik baskı ve yıldırma politikaları karşısında müslümanlar inançlarının gereği olarak İslami değerlere ve ilkelere sahip çıkmalı, müslümanların izzetine ve onuruna yaraşır bir şekilde kafir ve münafık güçlere karşı tavır almalıdırlar. Müslümanların sesini kısmaya ve tepkilerini engellemeye yönelik bu yıldırma ve sindirme operasyonlarına rağmen, İslami kamuoyunun düzene karşı tepkisini meydanlarda haykırmayı sürdürmesi egemen güçlerin suratlarına inen bir tokat olmuştur.

"Andolsun sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele ki onlar kendilerine bir bela geldiği zaman biz dünyada Allah'a teslim olmuş kullarız ve biz ahirette de ancak O'na dönücüleriz." (2/156,157)

Müslümanlar olarak bizler Allah'a karşı sorumluyuz ve Allah'ı razı etmekle mükellefiz. Egemenlerin insanları köleleştirmesine, baskı ve zulümlerine karşı, insanların özgürlüğünü savunmak ve hakkı hakim kılmanın mücadelesini vermek görevimiz olmalıdır. Müslümanlar hayatlarında egemen değerleri ve uzlaşmayı değil; İslam'ı belirleyici güç kabul ettikleri müddetçe zalimler ve kafirler tarafından zulme uğrayacak ve baskı göreceklerdir Selam olsun ahidleri tutanlara! Selam olsun direnenlere!

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR