1. YAZARLAR

  2. Yusuf El-Habbaz

  3. İntihar ve Kendini Feda Üzerine

İntihar ve Kendini Feda Üzerine

Mayıs 2003A+A-

Filistin'i işgal eden İsraillilere karşı yapılan sözde intihar bombacılarının eylemleri batıda sert tepkilere maruz kalmakta. Yusuf Habbaz, Amerika ve diğer batılı ülkeleri kasıp kavuran intihar salgını ile kendini feda eylemlerinin bir karşılaştırmasını yapıyor bu makalede.

Tammy Maclsaac terapistine şunları söylüyordu: "Acılar içindeyim, çirkinim, şişmanım ve daima arkadaşlarımı satın almak zorunda kalıyorum." Tammy bu sözleriyle intihara teşebbüs etmesinin nedenlerini ortaya koyuyordu. Terapisti ise Tammy kendini değersiz hissettiği için intihara teşebbüs etti diyerek teşhisini belirtiyordu.

Tammy her sene intihara teşebbüs eden yarım milyon Amerikan gencinden sadece bir tanesi. Bu yarım milyon gencin beş bini intihar sonucu ölüyor. Uzmanların bazıları intihar teşebbüsünün zihinsel rahatsızlıklardan ve depresyondan kaynaklandığını söylerken bazı uzmanlar da suçu toplum ve aile değerlerinin zayıflamasına ve kimlik bunalımına yüklüyor.

Afrika kökenli Amerikalı profesör Cornel West karşılaştığı genç öğrencilerin zihinlerinin hep intiharla haşır neşir olduğunu söylüyor ve sebebini de kendince şöyle açıklıyordu; gençler varoluşun anlamına inanmıyorlar, gelecek kaygıları içerisindeler ve yaşama sevinçleri kalmamış. Maddeci bir zihniyet içerisinde sahip olma, harcama ve tüketme tek gayeleri olmuş. Bu da hayatlarını anlamsız ve sıradan hale getiriyor. Sonucunda da Amerikan gençleri arasında bir "hiçlik patlaması" ortaya çıkıyor.

Amerika'da hayat standartlarında bir iyileşme olmasına rağmen intihar oranı 1970'lerden günümüze 3 kat artmıştır.

Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi'nin verilerine göre 1990'lı yılların sonlarında Amerikan gençlerinin ölüm nedenleri arasında intihar üçüncü sıradaydı. Sadece gençler değil, yetişkinlerin de intihar oranı oldukça yüksekti. Ulusal Zihin Sağlığı Enstitüsü, intiharın, Amerikalılar arasında 1990'lı yıllar boyunca sekizinci ölüm nedeni olduğunu söylüyordu. Her yüz bin Amerikalıdan on biri kendisini öldürmüştü. 1990'lı yıllar boyunca her sene otuz bin Amerikalı intihar etmiştir. İntiharların depresyondan işsizliğe kadar birçok sebebi vardır, intihar eden insanlar kendilerini değersiz hissederler. Ve yaşamın bir anlamı olmadığını düşünürler. İşte Amerika'daki intiharların durumu.

Şimdi de Ayet Akras vakasına bakalım. Mart 2002'de işgalcilere karşı üzerindeki bombaları patlatarak kendini feda eylemi gerçekleştiren bu gencecik kız hayat ve ölümün ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. Akras'da bütün feda savaşçıları gibi şehadete, açık ve berrak bir zihinle yürümüştü. Akras da bütün bombacılar gibi sağlıklı bir hayata ve mutlu bir aileye sahipti. Bazıları kolej eğitimi almış ve hayatlarının en güzel yıllarını yaşıyorlardı. Aileleri şehadet haberlerini ya televizyonlardan öğreniyorlar ya da buldozerler evlerini yıkmaya geldiğinde. Batıdaki intiharların sebeplerinden bir tanesini bile feda eylemcilerinin hayatlarında göremezsiniz. Ayrıca feda eylemleri sonucu hayatını kaybeden eylemcilerin sayısı, Amerika'da intihar edenlerin sayısından oldukça düşüktür ve sadece savaş ortamlarına mahsustur.

Batıda gerçekleşen intiharlarla Filistin'de gerçekleşen feda eylemleri arasında bariz bir fark olmasına rağmen batı medyası bütün şehadet eylemlerini intihar gibi göstererek şehitlerin eylemini karalıyor. Hatta "uzmanlar" bu eylemlerin zihinsel problemler ve yoksulluktan kaynaklandığını iddia ediyorlar. Feda eylemlerini intihar olarak adlandırmak şehitleri insanlık dışı mahluklar gibi göstermeyi ve uğruna ölünen mücadeleyi gayri meşru ilan etmeyi hedeflemektedir. Oysa bu tarz feda eylemlerine batı ve diğer yerlerdeki askeri operasyonlarda da rastlıyoruz.

Tarihçi Richard O'Neill, "İntihar Mangaları" isimli son kitabında modern savaştaki feda eylemlerini anlatıyor. O'Neill, feda eylemlerini cesaret ve kahramanlık olarak tanımlıyor. Feda operasyonları, II. Dünya Savaşı'nda kabul gören bir taktikti. Söz gelimi meşhur Japon kamikaze pilotları, uçaklarını, Amerikan hedeflerine çarptırarak kendilerini feda ediyorlardı. Bu pilotlar madde bağımlısı ve beyinleri yıkanmış kobaylar olarak karalanmaya çalışılmışlardır. İşin aslı onlar fedanın ne olduğunu bilerek gönüllüce ölüme gidiyorlardı. Bu pilotlardan övgüyle söz eden bir Amerikan web sitesi 11 Eylül olaylarından sonra hemen internetten çıkarılmıştır.

Amiral Takijiro Onishi, Temmuz 1944'te kurmuştur bu kamikaze özel saldırı gücünü. Genç Japon erkekleri gönüllü olarak katılmışlardır bu birliğe. Nisan 1945'te Amerikan donanmasına karşı 1400 saldırı gerçekleştirmişlerdir ve 26 gemiyi batırmışlardır. Saldırılar, ABD, sivillerin üzerine atom bombası atana dek sürmüştür. Amiral Onishi teslim olmaktansa hayatına kendi eliyle son vermiştir.

İtalyan Onuncu Hafif Filosu da 2. Dünya Savaşında Patlayıcı yüklü hücumbotlarla düşman gemilerine saldırılar düzenlemişlerdi. Araçtaki asker patlayıcılar gemiye çarpacağı anda suya atlamaya çalışıyordu. Fakat sonuç genellikle ölüm oluyordu. "İnsan Torpidosu" adı verilen bu eylemlerle 28 ticaret gemisi ya batırılmıştır ya da kullanılamaz hale getirilmiştir. Normandiya'da 3 İngiliz gemisi bu şekilde batırılmıştır.

İtalyanlar 1. Dünya Savaşında da "saldırı birimleri" kurmuşlardır. İtalyan ordusunun en seçkin gücü olan bu birimler piyade askerlerinin ilerleyişini kolaylaştırmak için düşman savunmalarına ani baskınlar düzenliyorlardı. 1917 yazında kurulan bu birime İtalyanlar cesur, atılgan anlamına gelen "ardito" ismini takmışlardı. Bu birim diğer birimlerden daha fazla kayıp vermişti.

Bütün savaş ve çatışmalarda Feda eylemlerini görmek mümkündür. Sözgelimi genç bir kadın 1991 yılında gerçekleştirdiği bir Feda eylemiyle Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi'yi öldürmüştür. Sri Lanka'daki Tamil Ulusal Kurtuluş Hareketi de aynı taktikle 1993 yılında devlet başkanı Ranasınghe Premadasa'yı öldürmüştür.

Zaman zaman bu taktikler Müslümanlara karşı kullanılmaktadır. Sözgelimi Filipinler hükümeti Ebu Sayyaf grubuna karşı 14 kişilik bir saldırı timi oluşturmuş ve bu tim Ebu Sayyaf grubuna karşı aynı taktikle saldırmıştır.

Amerikalı stratejistler "terörizmle savaş" bağlamında benzer taktikler geliştirmişlerdir. "Kirli Onikiler" isimli timler oluşturmuşlardır. Fakat onlar "intihar bombacılarını" çağrıştıracağından dolayı kendilerine intihar timi değil de "özel operasyonlar" ismi vermektedirler. Wesleyan Üniversitesi'nden Martha Crenshaw "kendini Feda" kavramının tek bir kültüre ait olmadığını her kültürde görülebileceğini belirtiyor.

Feda eylemleri en çok ulusal kurtuluş hareketlerinde görülür. Düşmana karşı kullanılacak sınırlı silah vardır ve Feda'dan başka seçenek yoktur. Küba devrimcileri ve Vietnam gerillaları da bu seçeneği kullanmışlardır. 1980'lerde Hizbullah Güney Lübnan'da işgalci İsrail'e karşı Feda taktikleri geliştirdi. Bu arada Siyonistler 400 Filistinliyi Güney Lübnan'a sürgüne gönderdiler. Bir yıl sonda Filistin'e geri dönenler yanlarında yeni Feda taktikleri getirmişlerdi. Siyonistler ve onların Amerikalı şakşakçıları Feda eylemi yapan insanları fanatik ve akılsız katiller olarak göstermeye çalışmaktalar. Bu tarz suçlamaları Yahudilerin yapması insanı hayrete düşürüyor. Çünkü bir savaş ve direniş silahı olarak intihar efsanesi Yahudi kimliğinin bir parçasını oluşturur. Bütün İsrailliler Siyonist ordusunda hayatları boyunca en az iki yıl askerlik yaparlar ve bütün ordu mensupları Masada olarak bilinen dağ kalesine gidip orada ibadet ederler ve Masada'yı bir daha teslim etmeyecekleri üzerine yemin ederler. Masada efsanesi şudur; 960 Yahudi Romalıların eline geçmemek için topluca intihar etmiştir.

Masada efsanesi tarihsel olarak bir gerçekliği olmamasına rağmen Yahudi kimliğinin bir parçasını oluşturur. Yahudiler Masada'yı bir kahramanlık olarak anlatırlar. Yahudi kimliğini oluşturan diğer bir efsane de Samson efsanesidir. Tevrat'ta geçen bu olayda Samson adlı kişi bir Roma tapınağını içerisinde kendisi olduğu halde düşmanlarının üzerine yıkmıştır. Bu olayın Masada'dan farkı hareketin dış bir düşmana karşı gerçekleştirilmiş olmasıdır. Seymour Hersh "Samson Tercihi" isimli kitabında Arap ve Müslüman ordular birleşerek İsrail'i ele geçirdiklerinde İsrail ordusunun nükleer kitle imha silahlarını kullanabilme ihtimalinden söz eder. Yani Yahudiler kendileriyle birlikte bölgedeki herkesi yok etme niyeti ve zihniyeti içerisindeler. Yahudilerin intihar fantazileri bir tek Filistinli Feda bombacısından daha büyük bir tehdit oluşturmaktadır insanlık için. Aynı tehdit Soğuk Savaş döneminde ABD tarafından yerine getirilmekteydi.

Bir tarafta cesaret ve ne yaptığının farkında olan Filistinli Feda savaşçıları diğer tarafta ise sahip oldukları en üstün silah teknolojilerine rağmen korkaklık ve anlamsız bir saldırganlık içerisinde olan İsrail ve ABD askerleri. Vietnam Savaşı'ndan sonra Amerikalılar açısından kahraman asker imajı tarihe karıştı. Şu anda ABD askerleri porno filmler seyrederek, fahişelerin peşinde koşarak,bira içerek Afganistan ve Irak'taki sivilleri bombalıyorlar. ABD askerleri bu cinayetlerin karşılığında para alırken, İsrail askerleri de anlamsız sömürgeciliğin yüküne dayanamayıp intihar ediyor. Amerikalılar ve Siyonistler kendi derin sosyal ve psikolojik problemleriyle uğraşacaklarına "intihar bombacıları" ve "terörizm" gibi kavramlar zırvalayarak bir fayda sağlamaya çalışıyorlar.

Çeviri: Sara Çaşkurlu, - Murat Yörükoğulları

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR