1. YAZARLAR

  2. Fevzi Zülaloğlu

  3. İmam-Hatip'ler Kapatılıyor mu?

İmam-Hatip'ler Kapatılıyor mu?

Haziran 1996A+A-

13-15 Mayıs tarihleri arasında yapılan 15. Milli Eğitim Şurası'nda alınan İmam-Hatip'lerin orta kısımlarının kapatılmasıyla ilgili karara geçmeden önce, İHL'lerle ilgili kısa bir değerlendirme yaparsak şunları söyleyebiliriz: İmam-Hatip Liseleri üzerindeki tartışmalar, kurulduğu günden beri durulmamıştır. İmam-Hatipler bir anlamda laik sistemin dinle ilgili radikal politikalarını yumuşatmak zorunda kaldığı bir dönemin sembolüdür. İHL'ler sistem için mecburen katlanılan üvey evlat muamelesi gören, halkın imkanlarıyla kurumlaşan yapısıyla hep rahatsızlık kaynağı olmuştur, olmaya da devam etmektedir.

Bilindiği gibi ilk İHL, CHP tarafından açılmıştır. Başlangıçta cenaze yıkayıcılığı vb. işler için düşünülen İHL'lere lise muadili diploma verilmiyordu. Öğrenci, üniversiteye girmek istiyorsa, lise fark derslerini dışarıdan vermek zorunda kalıyordu. Daha sonra bu mağduriyet giderilmişti ve artık Siyasal Bilgiler gibi fakültelerde yüzlerce İmam-Hatipli görülmeye başlanmıştı. Aşağıda izah edeceğimiz gibi, 15. Milli Eğitim Şurası'nın aldığı kararlar bu süreci tersine döndürme girişimidir. Çünkü üniversitelerde İslam kimliğine sahip gençler, çeşitli biçimlerde kendilerini göstermişlerdir. Ve bu duruma sistem tahammül edememektedir. 15. Milli Eğitim Şurası'nın aldığı karar da laik dinlerinin İslam'ı hayat tarzı olarak benimseyen insanların yaşamın bütün alanlarında görmelerinden kaynaklanan bir rahatsızlığın ürünüdür. Alınan kararı biraz tahlil edersek oynanmak istenen oyun daha iyi anlaşılacaktır.

Şura'nın Kararı

Başkanlığını Prof.Dr. Ayla Oktay'ın yaptığı "ilköğretim ve Yönlendirme Komisyonumun raporunda şunlara yer veriliyor: ilköğretimin bütünlük içinde ilk aşamada sekiz yıllık zorunlu eğitim olarak uygulanması, sekiz yıl sonunda tek tip diploma verilmesi, dokuzuncu sınıfın rehberlik ve yönlendirme basamağı olarak kullanılması, zaman içinde iki yıllık anaokuluyla birlikte, 18 yaşını kapsayacak şekilde zorunlu öğretime geçilmesi kararlaştırılmıştır".

İlköğretim bünyesindeki ortaokulların eğitimin bütünlüğünü bozduğunun belirtildiği komisyon raporunda "ilköğretim okullarında ilk ve ortaokul biçimindeki yapay uygulamadan vazgeçilmeli, ilkokullardaki 6,7,8. sınıflar ile bağımsız ortaokullarda 1,2,3,4 ve 5. sınıflar açılarak, yumuşak geçiş sağlanmalıdır" denildi.

Din kültürü dersinin not dışı tutulmasına dair karar Şura'dan geçemedi. Bu raporlara göre, zorunlu eğitimin 8 yıl olmasıyla birlikte meslek ve Anadolu liselerinin, Kız Meslek, Anadolu Öğretmen, liselerinin orta kısımlarıyla birlikle çıraklık okullarının orta kısımlarıyla birlikte çıraklık eğitim merkezleri devre dışı kalırken, İmam-Hatip liselerinin orta kısımları da kapatılacaktır.

Yine Şura kararının uygulanması durumunda Kur'an kursları da kapatılmış olacaktır. Çünkü 15 yaşın­dan sonra hafızlık yapmak, imkansız gibidir.

Şura kararları tavsiye niteliğinde olduğu için, şu andaki TBMM'nin muhafazakar yapısından dolayı bu kararların hayata geçirilebilmesine imkansız gözüyle bakılmaktadır.

Dünyanın hiçbir yerinde 11 yıl tek tip eğitim görülmediğine göre, bu kararın alınmasındaki tek neden, İHL'leri ortadan kaldırmaya yöneliktir. Zaten daha önce başlayan ilköğretim uygulaması, İHL'lere gidişte az da olsa caydırıcı olmuştu.

Aslında zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılmasıyla ilgili karar yeni değil, eski bir karardır. Burada yeni olan, 24. maddenin birinci paragrafının değiştirilmesidir. Yani, 8 yıllık zorunlu eğitim, beş yıl için bir diploma, üç yıl için bir diploma hükmü yerine, 8 yıl için tek diploma verilmesi gündeme gelmektedir.

İHL'ye Üniversite Kapısı Kapatılıyor

8 yıllık zorunlu eğitimle orta kısımları kapatılmaya çalışılan İHL'ler ile ilgili olarak hazırlanan planın ikinci ayağı da, Milli Eğitim Şurası'nın ilgili komisyon raporunda meslek liseleri mezunlarına ayrı sınav yapılması istenerek, İHL mezunlarının istedikleri fakülteye giriş yolu kapatılmaya çalışılıyor.

Meslek lisesi mezunları için genel sınavların dışında alanlarıyla ilgili özel bir sınav yapılması öngörülüyor. Meslek lisesi mezunları, kendi alanları dışında bir bölüme girmek istediklerinde bir yıl hazırlık okumaları şartıyla karşı karşıya bırakılıyor.

Muhtemel Kararlar

Bu komisyon kararının meclisten geçmeyeceğine kesin gözüyle bakılıyor, fakat bu karar bundan sonraki şuralara emsal teşkil edebilecektir. Ayrıca komisyon kamuoyunun tepkisini yoklamış olacaktır. Eğer karar meclisten geçerse, kademeli bir şekilde İHL'lere kilit vurulacaktır. Bütün aksayan yönlerine rağmen geçmişinde İslam olan bir halk ve fıtratının sesine kulak veren aileler İmam-Hatip liselerini özellikle kızları için bir korunak olarak görmüş, buraları haklı olarak birer kız lisesine dönüştürmüşlerdir. Diğer liselerde var olan uyuşturucu ve benzeri tuzaklar bu okullarda görülmemektedir. Eğer oyun tutarsa düzenin kirleri daha da yayılma alanı bulacaktır. Süreç içerisinde toplumsal ve siyasal alanda varolan yozlaşma, tefessüh, ahlaksızlık, İmam-Hatip'leri de yutacaktır. 11 yaşında İHL'ye başlayan bir kız çocuğu 18'ine kadar alışkanlık şeklinde de olsa, tesettüre eğilimli bir hayat tarzının izlerini bu mekanlarda sürdürebilmektedir. İHL'lerin orta kısımlarının kapatılması durumunda öğrenci ancak 15 yaşında buraya gelebilecektir. 15 yaşından sonra ise bazı şeylerin alışkanlık halinde bile olsa kazanılabilmesi çok zordur.

Başka bir sonuç da bütün eksikliklerine rağmen, İslam'ın değişik boyutlarının konuşulmasına zemin hazırlayan İHL müfredatı, 3-4 yıla sıkıştırılmak zorunda kalınacaktır. Tabii bunu bile çok görecek muhteviyata sahip Şura kararları lütfederse!..

İHL'lere Galatasaray Modeli Uygulansın!

Eğer 15. Milli Eğitim Şurası ilgili komisyonu, İHL'leri kapatma niyetinde değilse, Galatasaray modelini İmam-Hatipler için de önergelerine ekleyebilir. Yani İHL'lerin ilkokuldan itibaren öğrenci alabilmesine olanak tanıyacak düzenlemeleri araştırabilirler. Böyle bir durumda zorunlu öğretim 13 (2+8+4) yıla çıkartılsa da fark etmez.

Türkiye'de artık tek parti diktatörlüğü dönemleri geçmiştir. 15. Milli Eğitim Şurası ilgili komisyonu kendini herhalde 1940'larda zannediyor. Bu komisyonda Nusret Demiral'ın olmaması büyük bir talihsizlik doğrusu! O da olsaydı, ezanın Türkçeleştirilmesini falan eklerdi ve karar tamamına ererdi.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR