1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Ceyhan

  3. Habitat ve TC'nin Çelişkisi

Habitat ve TC'nin Çelişkisi

Haziran 1996A+A-

Habitat Konferansları Birleşmiş Milletler tarafından ilki 1976'da Kanada'da düzenlenmiş olan ve "temel bir insan hakkı" olarak "güvenli, sağlıklı ve yeterli bir konut ile yaşanabilir bir çevre" tesis etmeyi amaçlayan bir organizasyondur. Bu sene 3-14 Haziran tarihleri arasında İstanbul'da ikincisi düzenlenecek olan konferans çalışmaları dört yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Çeşitli hazırlık toplantılarında oluşturulan grup çalışmaları ile BM'ye bağlı 185 ülkenin iştirakinin sağlandığı konferans için belli konular üzerinde konsensüs oluşturulmaya çalışılmıştır.

Habitat Nedir, Neyi Getirecektir?

Konferansın çeşitli gayri resmi taslak hazırlama toplantılarında ülkeler kendi içinde bulundukları, sıkıntılarını çektikleri çeşitli demografik sorunların çözümüne bir arayış olarak konferansın gündemini belirlemeye çalışmışlardır. Bu beklentilere göz atılacak olursa,

-Herkes için uygun bir barınak,

-Şehirleşen dünyada, sürdürülebilir yerleşmelerin geliştirilmesi,

-Uluslararası işbirliği, teknoloji transferi, teknik yardım.

-Kiracı ve ev sahibi için asgari kurallar,

-Çocuk haklarının garanti altına alınması,

-Cinsiyet eşitliği,

-Kadınlar için arazi mülkiyeti ve miras hakkı,

-Uluslararası göç, kırsal alandan şehirlere göç sorunu,

-Nüfus planlaması ve kürtaj,

-Temiz su ve kanalizasyon ve arıtma sistemlerinin ıslahı,

-Sokak çocukları ve cinsel sömürü, -Kuzey-Güney çatışması -Endüstrileşme ve çevre kirliliği,

-Eğitim, sağlık, işsizlik, alt yapı yetersizliği

-Çarpık, düzensiz yapılaşma,

-Şiddet olayları...  gibi bir yığın problemin olduğu görülecektir.

Bu problemler yığını devam edip gitmekte ve ülkeler tüm bu meselelere iki haftalık konferans boyunca çözüm aramak istemektedirler. Hepsinin çözülmesi mümkün kabul edilmeyen bu meseleler karşısında Birleşmiş Milletler bunun bir "Taahhütler Konferansı" olmasını arzulamakta ve bu taahhütlerin de bağlayıcı hale dönüştürülmesini istemektedir.

Devlet temsilcilerinin dışında sivil organizasyonların da katılımı ile gerçekleşecek olan HABİTAT II konferansının programı öncelikle ülke raporlarının müzakere edileceği bir platform olacaktır. Bundan başka, 7 ana başlık altında yaklaşık olarak 150 civarında forum gerçekleştirilecektir.

Bir uzman, konuyla ilgili olarak şu haklı değerlendirmeyi yapmaktadır: "Bundan yirmi sene evvel yapılmış olan birinci Habitat toplantısından birkaç afaki tavsiye ile birkaç asılsız vaadden ve Kenya'da kurulan göstermelik bir bürodan başka bir sonuç çıkmadığı hatırlanacak olursa"... "Asli görevi ABD başta olmak üzere güçlü devletlerin diğerleri üzerindeki tahakküm ve tasallutunun devamına hizmet etmek olan BM'nin güya beşeriyete hizmet kastı İle tertip ettiği bu toplantıdan teorik ve pratik değeri olan bir sonucun çıkacağı şüphelidir.."

Habitat, Sihirbazın Şapkası mı?

Küreselleşme adına dünyada kapitalist değerlerin tek uygulanabilir-geçerli değerler olarak yaygınlaştırılmaya çalışılması ve bunun toplumsal hayata aktarılması için uygun sosyal ortamların hazırlanması Habitat adı altında yapılan çalışmaların temel gayesidir.

Gelişmiş ülkelerin dünyayı yeniden organize etme çabalarının bir uzantısı olarak dünyanın geri kalanını da içine almaya çalıştıkları kapitalist dünya ekonomisine, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler de menfaatlerini kısa vadede temin etme gayesiyle dahil olmaktadırlar.

Zayıflayan ya da artık aşılmaya başlayan ulusal sınırlar karşısında egemen batı, kapitalist dünya ekonomisinin belirlediği yeni küresel değerlerin oluşumu için BM gibi uluslararası bir takım kuruluşları sosyo-kültürel ve ekonomik alanlara da çekerek daha etkin kılmaya çalışmaktadır. Küresel manada İşletilmekte olan bu anlayış, gerçekte bu ve benzeri birtakım konferanslarla tescillendirilmeye çalışılmaktadır ve dünya devletlerine kendi hür iradeleriyle bu globalleşme sürecinde yerlerini ayırtmandır.

Çözümü aranan meselelerin aslında baş müsebbibinin, yine bu egemen çözüm arayıcıları olduğu şüphesizdir. İyi kahraman" rolüne soyunan BM; daha son beş yıl içinde Grozni, Saraybosna, Bağdat gibi başkentlerin tarumar edilmesinde büyük rol oynamıştır.

Diğer yandan Türkiye Habitat II'nin gündeminde olan sorunların hemen birçoğu ile yüz yüzedir. Gerçi 2000 Olimpiyatlarını elinden kaçırması yüzünden büyük bir ihtimam ve gösterişle üzerinde durmaya çalıştıkları konferans bir prestij meselesi haline gelmiştir.

İdareci çevrelerin bir reklam hüviyetinde gördükleri Habitat II konferansı, katılması beklenen 25 bin yabancı temsilci ile birlikte daha çok turizm işletmecilerine, seyahat acentalarına ve otelcilere yarayacağa benzer

TC'nin Habitat Yüzsüzlüğü

Devlet, Habitat toplantısına olağanüstü bir önem atfediyor. Habitat toplantısı gerekçesiyle okulların erken kapatılması, şehrin ana caddelerindeki kaldırım faşlarının tümüyle yenilenmesi, bir takım borazan medya organlarının semirtmesinden başka hiçbir görünür faydası olmayan yüz milyarlarca liralık reklamlar, toplantıların yapılacağı bölgeye giriş çıkışların sınırlandırılması, İstanbul'da yaşayanları bezdirecek ölçüde yoğunlaştırılan mübalağalı güvenlik önlemleri ve benzeri gelişmeler bu toplantıya verilen önemi ortaya koymakta.

Şimdi binlerce insanın katılımıyla İstanbul'da yerleşim ve konut sorunları tartışılacak ve bu sorunlara çözüm aranacak. İstanbul'da konut sorununun nasıl çözüleceği tartışıladur-sun, Diyarbakır ve çevresi halen yıkımı ve boşaltılması devam edegelen köyler yüzünden bir çadır kent hüviyetinde, tüm çıplaklığı ile düzenin samimiyetini gözler önüne seriyor.

Teröre verilen desteğin önüne geçilmesi gerekçesiyle Doğu ve Güneydoğu illerinde devletin 1993 yılından bugüne kadar 3 bin civarında köyü yaktığı-boşalttığı bizzat üst düzey yetkililer tarafından da kabul edilen bir vakıadır. Boşaltılan, yakılan köylerden göçe zorlanan yüz binlerce insanın 0HAL Bölgesi olarak adlandırılan Kürt İlleri'nin çevresinde oluşturduğu naylondan yapılmış çadır kentler insanlık adına birer utanç abidesidir. Evinden barkından, tarlasından, bağından sökülüp sefalet ve yoksulluk batağına itilen bu insanlar, daha korkuncu ahlak, namus ve şeref gibi en temel değerlerinin de ayaklar altına alındığı bir ortamda yaşama savaşı vermektedirler. Bu sorun ortadayken, "kırsal alandan şehirlere göç olgusu" maddesi Habitat konferansları boyunca hangi düzlemde ve hangi yüzle tartışılacaktır.

11 yıldan fazla bir zamandır süren kirli savaş, milyonlarca İnsanı acılara boğup; kan, zulüm ve gözyaşı dolu bir ortamda dayanılmaz şartlar altında bir göçe zorlamaktadır. Göç alan şehirlerde sağlıksız koşullarda yaşamaya çalışan insanların sorunları onlarca resmi ve sivil kuruluşun raporlarıyla belgelenmiştir. Göçe zorlanarak yerleşim ve seyahat özgürlüğü ihlal edilen binlerce mağdur aile, sosyal şartlar ve sağlıklı yaşam güvenliğinden yoksun bırakılmıştır. Tabii felaketlere zemin hazırlayan yanlış gecekondulaşma, tüm bu gelişmelerin sonucu ortaya çıkabilecek yeni mağduriyetlerin habercisidir. Dolayısıyla kırsal alandan şehirlere göç sonucunda çadırlarda yaşamlarını sürdürmek zorunda kalıp çeşitli hastalıklara duçar olan, ilaç, yiyecek, giyecek eksikliği yüzünden ölüme mahkum edilen insanların da yaşadığı bu ülkede "yaşanabilir çevre" konulu Habitat konferanslarına ev sahipliği yapmak, tam bir sahtekarlık ve ikiyüzlülük örneğidir.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR