1. YAZARLAR

  2. Ali Ekber Konuk

  3. Haksöz ve Gençlik

Haksöz ve Gençlik

Mart 2016A+A-

Bir camianın sesi olmak gibi asgari bir gerekliliğin ötesinde bir işlevi, siyasi ve fikrî bir duruşu temsil eden Haksöz dergisi, 25 yılını tamamlamış bulunuyor. Bir insan ömrü için de dönüm noktası sayılabilecek bu süreci çeşitli boyutlarıyla değerlendirmek mümkün. Değerlendirme konusu bir yayın organı ise işin içine bu yayının hitap ettiği toplum kesimlerini katmak gerekir mutlaka. Diğer toplumsal gruplara nispetle canlı bir okur potansiyeline sahip olan İslami camianın yine nispeten canlı bir okur kitlesi olarak gençlik ayağı, bu bağlamda ele alabileceğimiz bir muhataptır.

Türkiye’de İslami uyanış olgusunun başlangıcından günümüze kadar geçen süre kırk küsur yılı bulmuş durumda. Bu rakam, söz konusu akımın yeni bir gençlik modeli ortaya çıkarması meselesini değerlendirme açısından önem arz ediyor. Yani eksiğiyle fazlasıyla bir yapı halini almış olan İslami uyanış dalgası, olgunluk yaşlarını ifade eden serencamında nasıl bir dip dalga ortaya çıkarmıştır? Bu sorunun cevabının kristalize olduğu alanlardan birisi de matbuat âlemidir. Yayınlarda aktif rol alan gençlerin oranı, aradığımız cevabı bulabileceğimiz verimli bir alandır. Camianın geneli için -haddi aşmadan- yapılacak bir analiz yahut gözlem, olumsuz netice veriyor ne yazık ki. Meseleyi ‘gençlik dergisi’ iddiasında olan yahut adında genç ibaresi olan dergiler vasıtasıyla ele alabileceğimiz gibi dernek ya da vakıfların doğrudan sesi olma iddiasındaki yayınlarda yer alan gençler üzerinden de ele alabiliriz.

Gençlik dergisi iddiasında olan pek fazla dergi olmadığı, ilgilisinin malumudur. Adında genç olan dergilerin genelininse mizanpajdan yazar profiline, baskıdan dağıtıma kadar genç ağırlıklı bir kadrodan ziyade camia büyükleri eliyle çıkarıldığını ifade etmek gerekiyor. Dolayısıyla adlandırmada yer alan ‘genç’ ibaresinin anlamsızlaştığı bir vasat ortaya çıkıyor. Gündeme şu soru gelebilir burada: Gençlik kelimesi ile işaret ettiğimiz kesim, tam olarak kimlerden oluşuyor? Farklı görüşlerin söz konusu olduğu bu alanı, üniversite döneminde bulunan, bu devreyi kapatmış olsa da yaş itibariyle yakın olan kişiler ile sınırlı olarak ele almak hatalı sonuç vermeyecektir.

Bir de camiaların yayın organı işlevi gören dergiler üzerinden mesele tartışılabilir. Piyasada mevcut dergilerin önemli bir kısmı, ilmîlik ve yazar unvanı odaklı hareket etmekte. Hakemli, akademik dünyaya mensup yayınların aksine üst seviyede olmayan bir kitleye hitap eden bu dergilerin kritik bir anlaşılma problemi doğuyor burada. Vakanın konumuzla alakalı handikabı da yazar kadrosunun dinamizmden uzak olması, dolayısıyla genç bir kadro ortaya çıkaramamasıdır. İslami uyanışın temelini, -mecburiyetten de olsa- böylesi tavırlar olmaksızın atan camianın, zaman içerisinde neden ve nasıl, ilmîlik ve unvan aramayı ihtiyaç hissettiği tartışılabilecek bir başlık olabilir.

Genç bir kadro ile yola koyulan Haksöz dergisini gençlik bağlamında, farklı başlıklarla ele almak gerekiyor. Sözünü ettiğimiz dinamik yazar kadrosuna sahip olma kriteri, önemli sonuçlar ile yüzleşmeye vesile olabilir. Mesela 10’ar yıllık dönemler ile yazar kadrosu incelenirse ne derecede değişim gözlenir? Bir adım sonra da şu sorulabilir: Bir değişim var ise yani genç bir yazarın kadroya dâhil olması söz konusuysa, bu isim sahip olunan nitelik ve çizgi ile ne derece uyum arz ediyor? Bu sorular ışığında Haksöz’ün performansı, iki boyutlu analiz edilmeli. Camianın kalanına göre başarılı bir performanstan söz edilebilir. Genel anlamıyla da kısmen başarılı bir seviyenin yakalandığı söylenebilir. Başarının kısmiliğine sebep olan etmen, gençliğin özeleştirisinde saklıdır. Genç grubun, okuma ve düşünme cevvaliyetinde sahip olduğu yetersizlikler, kalıcı ve sürekli bir başarıdan söz etmenin önünde mutlak bir engel olarak duruyor. Yani derginin yeni isimlere engel olan bir çizgiye sahip olması söz konusu değilken yazar kadrosuna ilave olabilecek potansiyel grupta bir yetersizliğin ve gündemsizliğin var olduğu vakidir.

Haksöz ergisi, ülke ve camia gündemine paralel şekilde yayın yapan bir tarza sahip. Gündeme saplanıp kalmak yerine onu kuşatma çabası ile vücut bulan bu tarzın siyasete, gündeme ve din usulüne dair izdüşümleri dergide kendisine yer buluyor. Dolayısıyla derginin gençlik nazarında gündem belirleyici olması, gençliğin ülke ve camia gündemini takip edebilmesine, bu yönde sahip olacağı ilgi ve çabaya bağlı. Bu konuda ortada parlak bir tablonun olmadığı aşikar. Sosyal medyada tebarüz eden haller, gençlik organizasyonlarının nitelikten ve nicelikten yoksun hali, gençliğe yönelik fikri etkinliklerde konuşmacılara yönelen soruların niteliği gibi çeşitli gösterenlere sahibiz bu konuyla ilgili.

Haksöz dergisinin gençlikle irtibatını sadece bugünüyle ele almak, resmin tamamını görmek açısından bir eksikliktir. Son dönem için geçerli olan durumun eskiden beri süren bir hal olduğunu söyleyebilmek güç. Salt hamasi yaklaşımlardan uzak bir ‘doksanlar’ analizinde, gençlik bağlamında daha iyi bir seviyeden bahsedilebilir. Haliyle eski dönem ile yeni dönem arasında keskin bir farklılığın olduğu, izahtan varestedir. Peki, bu farklılıkta koşullar mı daha çok etkili olmuştur yoksa iç dinamikler mi? Yahut her ikisinin etkileşim halinde olduğu daha karmaşık bir durum mu? Bu da yine konuya dair müzakere edilebilecek başlıklardan biri olarak sayılabilir.

Bahsini ettiğimiz dönemsel seviye farkının oluşumuna dair basit ama önemli bir amilden bahsetmek gerekmekte. Malumdur ki okumaya düşünmek eşlik etmeli, yazmak ise bu sürecin sonunda yani ürün olarak gelmeli. Genel itibariyle Müslüman gençliğin, zincirin ilk halkasında, okuma eyleminde ciddi bir yetersizlik barındırdığını söylemek gerekiyor.-Ancak bu durum, başta da ifade ettiğimiz gibi gençliğin bu konuda nispi olarak iyi olmasını engellemiyor- Henüz okuma amelinde gerekeni yapamayan gençliğin verimli bir yazı semeresi de mevcut olamıyor ne yazık ki. Bir de okumadan yahut yeterli düşünce işçiliği yapmadan yazı ‘üreten’ bir tarz mevcut ki bu da işin bir başka mahsurlu yanını teşkil ediyor.

Her genelleme bir miktar yanlışlık barındırdığı gibi ele aldığımız mesele bağlamında ifade edilenler de birer genelleme olması hasebiyle yanlışlık içermektedir. Olumsuz eleştiri kapsamında söylenenlere dâhil edilemeyecek kişiler az da olmayabilir. Ancak genel halin, mevcut tablonun nasıl olduğu da yine yukarıda zikredilen gösterenler üzerinden anlaşılabilir.

Aşmak anlamayı gerektirir. Yani önümüzde duran seviyenin üzerine çıkabilmek, bu seviyeyi yakalamanın ardından gelecektir. Camia ya da yayınların devamlılığı, yakaladığı dinamizmle, kendisini yeniden üretebilmesiyle sağlanabilir. Gençliğin, Haksöz’ün mevcut çizgisini ve birikimini ileriye taşıyabilmesi için bu seviyeyi yakalamaya çabalaması, okuma/düşünme/akletme/yazma etkinliğini artırması gerekmektedir. Bu yolda üretilen Özgür Üniversiteli dergisi, olumlu bir çaba olarak zikredilebilir. Yukarıda Haksöz bağlamında dile getirilen gerekliliklerin Özgür Üniversiteli için de geçerli olduğunu unutmamak gerekiyor.

Bir yayına sahip olmak, sadece çıkarıyor olmak için dergi çıkarmak amaçlı değil de gündeme, dine, siyasete, kültüre dair Müslümanca duruş yolunda ilkeli fıkıh üretebilmek için yayınlanan Haksöz dergisinin yürüyüşü, bereketi, ilkeleri ve Allah rızası saikiyle daim olsun.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR