1. YAZARLAR

  2. Mehmet Serdar

  3. Grup Genç ve Kan Toprağa Düşünce

Grup Genç ve Kan Toprağa Düşünce

Nisan 1995A+A-

Müzik çoğu kere birbirine zıt gibi görünen iki amaç için kullanılmıştır: Duyguları teskin etmek ve duyguları harekete geçirmek.

Duyguların yalnız müslümanlar arasında değil o müslümanların da içinde bulunduğu toplumun tüm kesimlerinde köreldiği ve yozlaştırıldığı, sadece bir takım nefsani arzuların tatmini için dile getirildiği bir dönemde, adeta Rabbimizin "Siz Allah'tan onların ummadığı bir şey umuyorsunuz" ayetindeki, çağrısına muhatap olanların bile neredeyse umutlarını yitirmiş bir hal aldığı bir atmosferde umutlarını yitirmemiş kardeşlerin, körelmeye başlamış duygularımızı yeniden harekete geçirme çabalarını sevgi ve takdirle karşılıyoruz.

Grup Genç "Kan Toprağa Düşünce" adlı kasetini geçtiğimiz günlerde piyasaya sürdü. Kasetin A yüzünde üç B yüzünde beş marş bulunuyor.

Daha önce yazmış olduğumuz böyle bir tanıtım yazısında da müziğe ancak amatör bir zevk ile yaklaştığımızı belirtmiştik. Bu yüzden kasetin müzik tekniği açısından değerlendirmesine çok fazla giremeyeceğiz. Fakat çalgılardaki ve armonideki çeşitlilikten kardeşlerimizin sanat açısından yeni arayışlar içinde oldukları izlenimi aldık ki bu, gelişmenin göstergesidir. Özelikle bağlama yorumcusu kardeşimizi işinde usta bulduğumuzu belirtmeliyiz. Görülen o ki müslümanlar artık "şeytan bunun neresinde" diye sormuyorlar. Şeytanın sazın telinde değil çalanının elinde bulunabileceğini fark etmiş bulunuyorlar. İlk parça "Kızıl Lale" bize şehit Ali Şeriati'yi hatırlattı. Onun "Şehadet" kitabını ve bizi sarsan "Hüseyin" yorumunu tekrar yaşattı.

Kasetin A yüzündeki "el-ardu lena/ yeryüzü bizim" adlı Arapça parçanın ise, gerek kulağa hoş gelen müziği, gerekse de Kudüs'e olan içten bağlılığı gayet vurgulu bir tarzda dile getirmesinden dolayı "favori" parça olduğunu söyleyebiliriz. Bu parça ritmi farklı olsa da (aslında klasik müzikte de kullanılan fakat bizdeki marşlarda kullanılmayan bir ritimdir) müslümanların aynı hisleri paylaştığının güzel bir göstergesi. Zaten ikinci yüzdeki ilk parça "Slogan"ın müziği de hatırımızda kaldığı kadarıyla İran devrim marşlarından birini hatırlatıyor. Bu ortak zevk ve duygu yakınlığı görüntüsü evrensel İslami kardeşliğin güzel bir yansımasını teşkil ediyor.

Geri kalan parçaların ezgilerinin ise bu ikisi kadar çarpıcı olmamakla birlikte sürükleyici bir ritmi yakaladığını söyleyebiliriz. Bizce en başarılı müzik çalışması en çarpıcı ve akılda en kalıcı olanıdır.

Kardeşlerimizi desteklediğimizi ve çalışmalarını beğendiğimizi belirtsek de kimi çekinceler koymaktan da geri duramayacağız.

Biz mistik ve batini unsurların İslam'ı kirlettiğini düşünüyor ve bunu böylece kabul ediyoruz. Hem de tam şu sıralar bir takım beynamaz tiplerin "biz İslam'ın batini özü ve gerçek yorumcusuyuz" diyerek Celaleddin Rumi'nin "Biz Kur'an'ın özünü aldık kalıbını köpeklere attık" sözünü tekrarlayan hezeyanlarla ortalarda dolaşmaya başladıkları bir dönemde; Allah'ı saki'den, iman'ı şaraptan başka bir şeye benzetmeyen tekke edebiyatı usûlü, "Rasul'e Takdim" parçasında Peygamber'i Leyla'ya mü'mini de Mecnun'a benzeten acayip mantığın kullanılmasını doğal ve doğru bulmuyoruz. Teşbihte hata olabileceğini başta kabul ederek böyle batini teşbihlerden kaçınılması gerektiğini düşünüyoruz. Leyla'dan vazgeçmek için Peygamberimizi "Leylalaştırma"ya kimsenin hakkı olmasa gerekir.

Diğer parçaların daha somut temalar işlenerek şehidlerimize adandığını ve şehadet özleminin davamıza güç verdiğini sanırız tekrar hatırlatmaya gerek yok. Ancak bu gibi şiirlerde işlenen konuların kendi gerçekliğimize uygun ifadeler içermesine dikkat edilirse mücadele safhamıza çok daha fazla katkıda bulunulacaktır.

Eski sol ileri gelenlerinden bazılarının "Sol satarak" zenginleştiği gibi bazılarının "İslam satarak" zenginleşmeye çalıştığı şu günlerde, samimi çabaların sürmesi dileğiyle kardeşlerimize başarılar diliyoruz.

Gayret bizden takdir Allah'tandır.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR