1. YAZARLAR

  2. Yusuf Aydın

  3. Adonis ve Siyonizm'le Kültürel İlişki

Adonis ve Siyonizm'le Kültürel İlişki

Nisan 1995A+A-

Son günlerde Arap basınında yer alan gerek kültür sanat gerekse siyasi tartışma konularında Adonis adı sıkça kullanılmaya başlandı. Adonis Lübnan'lı bir hristiyan bir Arap edebiyatçı olup halen Paris'te yaşıyor. Adonis'in başlattığı tartışma ise; Arap aydınlarıyla Siyonist aydınlar arasında diyalogun tesis edilmesi konusunda söylediği sözlerle başladı. Adonis'in sözlerinin Madrid-Washington Anlaşmaları'nın hemen akabinde gelmesi calib-i dikkat bir mesele. Görünüşe göre Adonis'in ortaya attığı tartışmanın arka planı/ mazisi eskilere gitmekte. Siyonist aydınlar ile Adonis'in ilk teması San'a'da ortak olarak düzenlenen bu toplantıyla alenen ortaya çıktı. Ancak Arap basınında yer alan haberlere göre San'a'da ortak olarak düzenlenen bu toplantıdan bir veya iki ay önce Avrupa başkentlerinden birinde gizli görüşmelerin yapıldığı bildirilmekte. Bu toplantıda yer alan Arap entelejensiyası arasından Adonis ve Mahmut Derviş'in adları zikredilmekte. Öte yandan gazeteci Emil Habib'in ortaya çıkardığı bir başka gerçek de Adonis'in her yıl Siyonistlerin verdiği dahilik ödülüne layık görülmesi. Habere göre Adonis'in bu ödülü alması nedeniyle Siyonist basında onun adına birçok iltifatlar yapılıyor. Nihayet Adonis'e ödülü İshak Şamir tarafından takdim edildi. Bir başka haberde de onun 8-10 Aralık 1993 tarihinde "Kültürel savaştan kültürel barışa geçelim" sloganı altında Gırnata'da Siyonistler'le bir araya geldiği yönünde. Bu toplantının diğer ilginç bir özelliği de katılanlar arasında Şimon Perez ve Yaser Arafat isimlerinin de yer alması. İşte asıl tartışma da bu haberden sonra başladı. Zira toplantının ardından Arap Yazarlar Birliği genel sekreteri Fahri Kavar: "Arap kimlik ve kültürünü korumak için Siyonist'lerle yapılacak her türlü ilişkiyi" yasaklayan bir bildiri yayınladı.

Adonis'le beraber başlayan tartışmanın ilk tohumları seksenli yılların başında atılmaya başlandı. Özellikle Siyonist çevreler askeri siyasi ve stratejik başarılarını kültürel ilişkilerle geliştirmek ve pekiştirmek istiyorlardı. Bölgede Siyonizm aleyhinde esen düşmanlık rüzgarlarını dindirmek amacıyla atılan adımların en somut örneği 27.5.1979'da Enver Sedat'ın huzurunda yaptığı konuşmasıyla dikkatleri çeken Siyonist İsrail'in eski başkanı Ben Goryon tarafından dile getirilmişti. Goryon konuşmasında: "Kültürel alışverişin önemi herhangi bir askeri ve siyasi düzenlemeden daha az değildir. Uzun yılardır aramızda devam eden savaş durumu bizi bu imkandan mahrum bırakmıştır. Basın ve yayın kuruluşlarınızda da desteklenen bu durum aramızdaki düşmanlığı arttırıcı mahiyettedir. Asıl yapmamız gereken gerçeğe daha yakın tablolar oluşturmaktır." Goryon'un bu açıklamaları 8.5.1980'de Mısır'la imzalanan anlaşmayla ilk meyvelerini verdi. Mısır Milli Eğitim programlarında kültürel, teknolojik, bilimsel alışveriş adı altında tadilata gidilmişti. Goryon'dan sonra da gerek Şimon Perez gerek İshak Rabin tarafından bu istekler sık sık gündeme getirilmişti.

Arap cephesinde de Siyonizm'in önerileri siyasi ve askeri çevrelerde yankı bulduğu gibi aydın çevrelerde de yankısını bulmakta gecikmedi. Bu meyanda İngiltere'de yaşayan Lübnan asıllı Albert Hourani ilk akla gelenler arasında. Hourani 1984 yılında Beyrut Nehar gazetesinde yayınlanan makalesinde şöyle diyordu: "Teknolojik bilimsel ve medeniyet açısından geri kalmış biz Araplar çıkarlarımız için aleyhimize olan zamanı lehimize çevirmek gayesiyle Siyonizm'le barış yapmalıyız." Yine Mısırlı edebiyatçı İhsan Abdulkuddüs'ün o dönemde kaleme aldığı "Yahudi Arkadaşım Nerede?" adlı hikayesi de Mısır-Siyonizm ilişkilerini pekiştirmek amacıyla yılmış bir eser. Abdulkuddüs'ün "Beni Yalnız Bırakmayın" adlı eseri de benzer bir yaklaşımla kalem alınmış hikayedir. Mısır edebiyatçıları arasında bu sadedde zikredilmesi gereken diğer bir isim de Tevfik el-Hakim'dir. Tevfik el-Hakim, Camp David Anlaşması'ndan duyduğu sevinci duygusal bir içerikle yazdığı telgrafla Sedat'a iletmiş ve O'na iltifatlarda bulunmuştur. Tevfik el-Hakim Mısır gazetelerinden birine verdiği demeçte şöyle demiştir: "İki medeniyetin buluşması (Mısır-Siyonizm) iki ülke açısında da yararlı olacaktır. Bu buluşma, rekabet ortamında düşünsel devinimi ve verimi teşvik edici ve artırıcı bir unsur olacaktır"

Tevfik el-Hakim ve benzeri birçok ünlü edebiyatçı Mısır- Siyonizm ilişkisini Siyonizm'in dünya emperyalizmiyle olan ilişkisini bile bile gerilikten medeniliğe bir adım olarak yorumlamışlardır.

Siyonizm'le kültürel ilişkilerin geliştirilmesini savunan ünlülerden bir diğeri de Necip Mahfuz'dur. Bazı siyaset ve edebiyat çevreleri Necip Mahfuz'un Nobel ödülünü almasının arkasında bu ilişkinin önemli rolü üzerinde ısrarlı bir şekilde durmaktadırlar. Ayrıca Necip Mahfuz'un Siyonist entelektüellerle haftalık toplantılara katıldığı birçok kişi tarafından teyid edilmektedir.

Adonis'in koparttığı fırtına onun Arap Yazarları Birliği'nden atılmasıyla sonuçlandı. Ancak Adonis ismi etrafında odaklanan tartışma yukarıdaki örnekleri de göz önünde bulundurursak bize hiç yabancı değil. Çünkü bu tartışma aslında sadece Arap entelektüellerini bağlayan ve ilgilendiren bir tartışma değil. Adonis de bu olayda ne ilk ne de son örnek.

Adonis geçen aylarda İslami kesime Kanal 7 aracılığıyla maalesef ki Nazım Hikmet ödülü almış büyük Arap şairi olarak takdim edildi. Bu olay Uluslararası istikbarın tekelinde bulunan "Nobel Ödülü" dayatması karşısında duyulan kompleksin bir tezahürü olarak Necip Mahfuz'a bu ödül verildiğinde Kitap Dergisi'nde bu işbirlikçinin heyecanla kapak konusu yapılmasındaki acemiliği ve ciddiyetsizliği hatırlattı. Sanat ve edebiyat yalın bir alan veya araç değildir. Bu alanı her ideoloji kullanır. Siyonizme karşı tavır siyonizmin emrine giren sanatçıya karşı tavrı da beraberinde getirmelidir. Konjektürel siyasal dayatmaların sonucunda büyülü ve parlak sözler arkasına sığınarak konumlarını meşrulaştıranlar, zaman zaman dün söylediklerini ve yazdıklarını ya unutuyorlar ya da unutmuş görünüyorlar. İşte Adonis'in geçmişte söylediklerinden biri: "Kültürel çalışmalar özünde siyasetten, bağımsız düşünülemez. Kültürel ilerleme ve mücadele siyasi içeriklidir ve parçalanamaz " Garip ama şaşırtıcı değil. İçimizdeki Adonisler öylesine çoğaldı ki.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR