1. YAZARLAR

  2. Mehmet Ali Aslan

  3. F Tipi Zulmüne Karşı İnsani Olanı Paylaşmak

F Tipi Zulmüne Karşı İnsani Olanı Paylaşmak

Haziran 2002A+A-

İki kız kardeş, iki üniversite öğrencisi, iki ölüm orucu direnişçisi... Sevdiklerinin talepleri karşılansın diye ölümle sözleşmiş ve sözlerini tutmuş iki yürek... Genç yaşlarda bedel ödemeyi göze almadan insanların özgürleşemeyeceğini ve inandıkları gibi yaşamanın gerekliliğini savundular. Hayatta en değer verdikleri varlıklarım hiçbir karşılık beklemeden, insanca bir yaşam alanının imkanlarını üretebilmek adına feda ettiler.

Canan 19 yaşında Ege Üniversitesi öğrencisiydi. Ölüm orucuna başlamadan kısa bir süre önce Siyonistlerin Mescidü-l Aksa'daki katliamını protesto ettiği için gözaltına alınan İstanbul Üniversitesi öğrencisi Zehra ise 22 yaşındaydı.

Ve, kendisiyle yapılan röportajlarda "Aileler çocuklarına mülk diye bakıyorlar, kızlarım benim mülküm değil..." diyen, yüreği acılarla dolu ancak sorumlu ve fedakar bir baba Ahmet Kulaksız... "Tarihe ve bana bıraktığınız bu miras mutlaka anlatılmalı... "(s.17) diyerek, kızlarının ölümünden sonra, kendi hissettiği/yaşadığı duyguları ekseninde kızlarının hayatını ve ölümlerinden önceki son 140 günü kitaplaştırdı. Canan ve Zehra'nın dilinden anılarının ve hislerinin anlatıldığı kitap, Tavır Yayınları tarafından yayımlandı. Dostlukların, duyarlılıkların, umursamazlıkların, kırılmaların yaşandığı birçok olaydan izler taşıyan kitabın sonuna, cezaevlerinden gelen mektuplar, Canan ve Zehra hakkında yazılanlar ve fotoğraflar da eklenmiş. Küçükarmutlu'daki ölüm orucu evine yapılan ziyaretlerde yaşanan duygular ve paylaşılan umutlardan bahsedilmiş kitap boyunca. Direnişe destek için gelenlere duyulan minnettarlığa karşın; gelmeyenlere, yüreklerinin sıcaklığını esirgeyen aydın ve sanatçılara sitem edilmekte: "Tehlikeli günleri, şiddetin ve kavganın kol gezdiği günlerde yoldaş sıcaklığını yaşamıştınız... Çoğu yalnız bıraktı seni, beni uğurlarken..." (s. 62). "Yanındakilerin bir kısmı hayatını yaşamayı öğütleyecekler sana bencilce, ama sen her zaman fedakar olmanın onurunu duyacaksın yüreğinde. Büyük yazarlar ve aydınlar, özgür birey hakkında Yeni Dünya Düzeni'nin propagandasını yapacaklar ama sen elinin tersiyle bunları iteceksin." (s. 88)

Susturulan ülkenin efendileri, bir babanın duygularını da yasaklamaktan geri durmadılar. İstanbul 5 no'lu DGM'nin kararıyla toplatılan ve mahkemesi süren kitapta, sorunlarını sahiplenmek için kendilerini ziyarete gelmeyen yakın çevrelerine karşın, farklı çevrelerden yapılan ziyaretlere şöyle değinilmiş: "Sizin ve eşlerinizin başsağlığı dilemediği canım babama, hiç tanımadığı, hiç görmediği Bolu'dan bir cami imamı güç verdi. Zehra ablama hediye getirdi. Onunla fotoğraf çektirdi. Ve babama Allah'tan sabır diledi. Ne anlamlı bir ziyaret değil mi? Bunu babaannem de gördü. Daha nice insanlar aradı babamı acısını bir parça olsun hafifletmek için. Bir siz yoktunuz. Bir de çocuklarınız. Türbanlı üniversite öğrencileri geldi arkadaşlarıyla beraber, sohbet ettiler babamla hem de sımsıcak koyu sohbetlerden. Hem de düşünceleriyle beraber. Dua ettiler bizim için, benim için, ablam için. Yüreğimizi ısıttılar. Onlarla daha bir anlamlı oldu direniş..." (s. 61). 'Zulme karşı direnen' başörtülü öğrenciler, F Tipi zulmüne karşı insani olanı paylaşmak amacıyla ziyaret etmişlerdi ölüm orucu evini.

Zulme uğramış kim olursa olsun, onun yanında olmak, onun için mücadele etmek müslüman olmanın bir sorumluluğudur. Kur'an mesajının değerini kavramış müslümanlar güçleri oranınca her zaman zalimlerin karşısında durmanın gerekliliğini bildiler. F Tipi cezaevi dayatmasına ve ölüm orucu eylemine de bu perspektifle yaklaşan müslümanlar, F Tipi'ne karşı tavır almışlar, bilgilendirici programlar tertip etmişler ve direnenleri ziyaret ederek güzel bir dayanışma örnekliği sergilemişlerdir. Zaten olması gereken de, zulme karşı direniş bilincini yaşatmak isteyenlerin karşılıklı olarak birbirlerini anlamaya ve tanımaya yönelik girişimde bulunmaları ve dayanışmanın imkanlarını çoğaltabilmeleri değil mi? F Tipi, başörtüsü, Filistin, yoksulluk, yolsuzluk, yozlaştırma, işbirlikçilik ve benzeri alanlardaki mücadeleler bu çerçevede anlaşılmalıdır.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR