ABD'nin Ortadoğu'da demokrasi ve özgürlükten ne anladığını görmek için eski CIA Direktörü James Woolsey'in 27 Kasım 2001'de The Washington Post'ta yayınlanan "Bu kez görevimiz demokrasi" başlıklı yazısı çok öğreticidir.

Woolsey, 1.5 yıl öncesinden Irak'ı işgal planını, Türkiye'nin durumunu, İran'a dikkat edilmesini, Suriye'deki Alevi rejimi ile Suudi kraliyet ailesinin artık titremeleri gerektiğini, çünkü Irak'tan sonra sıranın onlara geleceğini net bir şekilde belirtmektedir. Yazar, tüm bu ülkelerin halklarının artık ABD'nin yanında olduğunu ve ABD'nin hedefinin de sadece bölgeye demokrasi getirmekten ibaret bulunduğunu ekler. Tabii bu arada gelecek demokrasiyle ne ilişkisi olduğu bilinmeyen bazı ufak ayrıntılar satır aralarında görülür: Türkiye'ye yardım karşılığında, Irak'taki petrol kaynaklarına geçiş imkanı sağlanması gibi.

Yazar ve şu an ABD yönetiminde etkin olan 5-6 arkadaşı, demokrasiyi getirme hedeflerine ulaşmış gibi görünüyorlar. Afganistan müdahalesi sonrası orada herkes birbirini doğramakla meşgulken Irak işgalinin getirdiği kaos ve işgale karşı direnişi gün be gün görmekteyiz.

 Getirilen 'kontrollü demokrasi'lerin temel noktası, yöneticilerin ABD tarafından 'seçilmesi' ve demokratik bir şekilde 'atanması'dır. Böylece yeni bir demokrasi örneği daha dünya politik literatürüne kazandırılmış durumdadır.

Tüm Ortadoğu'yu askeri bir garnizona çevirerek, İsrail güdümünde bir politika izleyerek, ABD'nin Ortadoğu halklarına getireceği bir demokrasi değil, ancak daha çok kan ve gözyaşı olacaktır.

Bölgedeki gerici, işbirlikçi rejimlerin siyasi değişim ve reform girişimleri ise, bir aldatmacadan öteye gidemez.

Ortadoğu halklarının problemlerinin çözümü, gerici-işbirlikçi rejimlerine ve ABD'ye karşı verecekleri mücadele sonucu ortaya çıkacaktır.