1. YAZARLAR

  2. Fevzi Zülaloğlu

  3. Büyük Başarı Nedir?

Büyük Başarı Nedir?

Temmuz 1996A+A-

Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını cennet karşılığında salın aldı. Allah yolunda çarpışacaklar da, öldürecekler ve öldürülecekler; Tevrat'ta da, İncil'de de, Kur'an'da da hak olarak taahhüt buyurduğu bir va'd! Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? O halde, akd ettiğiniz şu biattan dolayı size müjdeler olsun, işte o, fevz-i azim (büyük ve ebedi kurtuluş) budur".

Başarı, yeryüzünde iddia sahibi herkesin ulaşmak isteyeceği bir sonuçtur. Ancak, bir mü'mini diğer insanlardan ayıran, hedeflediği sonuçların dünya ile kayıtlı olmayışıdır. Mü'minler için her durum ve zamanda hiç değişmemesi gereken tavır, tevhid ve adaletten ayrılmamaktır. Kalbinde iman yer etmiş olanlar, günübirlik kazanımlar için ilahi vahyin evrensel ilkelerinden ödün vermezler.

Birçok mü'minin görece dünyevi başarılar karşısında büyülendiği, bazen savrulduğu bir dönemde neyin gerçek başarı, neyin sahte kazanım olduğunu belirlemek daha da bir önem arzetmektedir. Bu yazımızda Kur'an'ın yaklaşık otuz ayetinde geçen fevz-i azim, fevz-i mübin ifadelerini izah etmeye çalışacağız. Genelde ayetlerin sonunda kullanılan fevz kavramı, kurtuluş ve başarı, kazanç anlamlarına gelmekte olup, f-v-z kök harflerinden türemiştir. Terkibin diğer kelimeleri olan Azim, büyük anlamına; mübin ise, apaçık, kesin anlamına gelmektedir. Fevz-i azim, büyük başarı, büyük kurtuluş ve büyük kazanım şeklinde ifadesini bulmaktadır.

Fevz-i azim terkibi, Kur'an'da genellikle ahirette mü'minlere verilecek ödüllendirmeler için kullanılmakta olup, dünyanın geçici nimetlerine aldanmama konusunda mü'minlere uyarılar içermektedir.

İman edip salih amel işleyenler, büyük başarıya erenlerdir. Onlara Allah'ın ikramı, en genelde kendi rızası ve cennet yurtlarıdır. İşte gerçek kurtuluş da budur. Sırf ahirette cehennemin azabından kurtulmak bile büyük bir başarıdır. Altlarından ırmaklar akan, sayısız nimetler sahibi cennetlere girmek ise, bambaşka bir zafer, bambaşka bir fetihtir. "Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı aldatıcı metadan başka bir şey değildir" (Al-i İmran, 3/185).

Büyük başarı, aldatıcı bir meta olan dünya nimetleriyle makam, mevki elde etmek değil, çaba sarf etmeye değer gerçek bir ödüllenme, inkâr, boş söz ve tartışmalardan temizlenmiş cenneti kazanmak, Allah'ın rızasını elde edip, ateşin azabından kurtulmaktır. Cennete girecek eylemler peşinde koşmak büyük bir iştir. Çünkü cennet, mü'minlerin kısacık hayatlarında yaptıkları en kârlı ticarettir. İsterse bu ticaret, onların hayatlarına mal olsun. Sonunda güzel bahçelerde güzel konaklar ve sayısız nimetlere kavuşmak vardır1.

Fevz-i azim, yeryüzüne firavunlar gibi kazıklar çakmak, çağdaş zalimler gibi gökdelenler dikmek değil, onurlu, ilkeli bir dünya hayatı yaşamakla elde edilen ahiret hayatının kurtuluşuna kavuşmaktır. "Allah onlar için, temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük kurtuluş (fevz-i azim) ve mutluluk budur" (Tevbe, 9/89).

Büyük başarı, zulüm çarklarını işletmek için görev üstlenmek değil, zulme karşı savaşmak, Allah'a itaatin gereği olan ilkelere göre hareket etmektir. Arkasından bir başka ödül (fetih, zafer, iktidar, koalisyon) gelmese de açık, hedefe ulaştırıcı, güven ve huzur kaynağı doğru bir yolda yürümek başlı başına büyük bir kurtuluştur. Ayrıca Allah'a ve elçisine itaat etme eylemi, özünde kendi ödülünü de taşımaktadır. Allah'a kayıtsız şartsız itaat etmek, hesaplaşma gününden ve cennetteki sınırsız nimetlerden önce elde edilen büyük bir başarıdır. Ahiretteki nimetler ise, itaat edişten dolayı verilen ödülün kat katarttırımıdır2.

Gönüllerini iman ile dolduranlar, ürünü erken toplanan ham meyvalara değil, sabırla hasat zamanı beklenen meyvalara talip olmalıdırlar. Kurtuluş, iman etmek, hicret etmek ve cihad etmek gibi zorluk, meşakkat ve özveriye dayalı eylemlere talip olmaktadır. Yoksa mal yığmak, dünyanın geçici kazançlarıyla şımarıp böbürlenmek, kendini müstağni ve ölümsüz addetmekte değildir. Büyük başarı, yaptıkları zulümlerle sevinen, yapmadıkları şeyleri sahiplenerek övünen müstekbirlerden olmamak, Allah'ın kendi sınırlarından çıkmayanlara vereceği ebedi barınaklar karşılığında canlarımızı ve mallarımızı satarak onun yolunda cihad etmek, ölmek ve öldürmektir3. "Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle övülmeden hoşlananları (kazançlı) sayma. Onları azaptan kurtulmuş olarak sayma. Onlar için acıklı bir azap vardır" (Al-i İmran, 3/188).

Büyük başarı, cehennemliklerin uzun uzun azarlanıp rezil edildiği, her pisliklerinin teşhir edilip çeşit çeşit sıkıntılara uğratıldıkları bir zamanda dünya hayatında haktan ayrılmadığı, sabırla direnmeyi tavsiye ettiği için, tevhidi ilkelerde sebattan dolayı sıkıntılardan kurtulup, bitmez tükenmez kaynaklara haiz nimet yurtlarına girmektir. Şüphesiz Allah, korunanları başarılarıyla kurtarır, onlara kötülük dokunmaz ve onlar üzülmeyeceklerdir de4.

Büyük başarı, Allah'ın velisi olmak, inanmak, sakınmak, kafirlerin boş sözlerine kulak asmamak, istikamet üzere yürümek, bundan dolayı ilk ölümden başka ölüm tatmamak, Allah tarafından hiçbir azaba uğratılmamak, toplantı günü kötülükleri örtülen ve ebedi cennetlere girenlerden olmaktır5.

Büyük başarı, Allah'tan sadece mü'minlere erişen ve kafirleri kıskandıran nimetlere kavuşmaktır. Allah'a verdikleri sözlerinde durmanın ve temiz kalışlarının karşılığı olarak verilen nimetler, yeryüzünün kısa vadeli isteklerinden, lüzumsuz ağırlıklarından ilahi bir ağırlama ile dünyada tadılan güzellikleri gölgede bırakan, unutturan bir nitelik taşır6.

Allah'a, dünyada iken sahip olduklarından güzel borçlar vermek, inanıp salih ameller işledikleri için ilahi lütufla kötülüklerinin örtülmesi, aşağılayıcı sonuçlardan korunmak, ateş halkından değil, cennet halkından olmak... İşte büyük başarı, büyük kurtuluş, büyük kazanım, büyük zafer budur7.

Yerkürede geçici bir sürede imtihan için bulunduğumuzu unutup dünyevi başarılar peşinde koşmak, varoluşumuzun anlamından bizi koparacaktır. Rabbimiz, bizi neden bir fetih gerçekleştiremediğimizden, iktidara gelemediğimizden değil, kulluk görevimizi yapıp yapmadığımızdan, tevhid ve adalete uygun bir yaşam tarzı sürdürüp sürdürmediğimizden muaheze edecektir.

Büyük kazanımın ne olduğuyla ilgili rabbimizin bildirimleri bize öğretmektedir ki, kalıcı başarı için kalpleri uyandırıp dirilten, güzel akibeti hedefleyen bir ruh hali içinde davranışlarımızı düzenlemeliyiz. Mü'minler Allahu Teâla tarafından, geçici, dünyevi başarılara benzemeyen, elden çıkmaz, tükeneceğinden korkulmaz, arkasından ölümün gelmediği ve azabın da, zaafların da hastalıkların da tehdit etmediği bir sonuca yöneltilmektedir. İşte büyük başarı, böyle bir nimet için çalışmaktır. Ardından koşulması gereken ödül, ilahi rızadır. İnsanoğlunun yeryüzünde ömür tükettiği kazançlar, ebedi mutluluklar ile kıyaslandığında hem çok önemsiz, hem de değersizdir. O halde, dünyanın geçici menfaatleri karşılığında cennetten vazgeçmek değil, dünyanın aldatışlarına kapılmadan canlarımız ve mallarımızla Allahu Teâla'dan cenneti satın almamız gerekir. En güzel sonuç muttakiler içindir.

İşte Büyük Başarı,

İşte Gerçek Kurtuluş Budur!

Dipnotlar:

1- Al-i İmran, 3/185; Tevbe, 9/72,89; Saf, 61/12; Nebe, 78/31

2- Nur, 24/52; Ahzab, 33/71

3- Nisa, 4/13; Tevbe, 9/111; Mü'minun, 23/111

4- Zümer, 39/61; Câsiye, 45/30

5- Yunus, 10/62. 65; Saffat, 37/60; Duhan, 44/57; Tegabün, 64/9; Buruc, 85/111

6- Nisa, 4/73; Maide, 5/119; Tevbe, 9/72

7- Mü'min, 40/9; Hadid, 57/11,12; Haşr, 59/20

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR