1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Bunca Zulüm, Bunca Yalan

Bunca Zulüm, Bunca Yalan

Mart 2018A+A-

Mart sayımızla sizlere yeniden merhaba diyoruz. Mevsim bahara dönerken, coğrafyamız kara kışı yaşamaya devam ediyor. Doğu Guta’dan yansıyan korkunç kareler Suriye’deki gelişmeler karşısında epey bir zaman önce uzun süreliğine tatile çıkmış görünen insanlık vicdanının son kırıntılarının da tükendiğinin göstergesi gibi! Bu vahşet, katliam ve utanç verici sessizlik karşısında kardeşlerimiz gibi “Hasbunallah ve ni’mel vekil.” diyoruz ve O’na sığınıyoruz!

Günler, gelişmeler maskeleri düşürüyor; maskeler düştükçe ortaya çıkan çirkinlikler ise mide bulandırıyor. İslami şiarları politik hesaplarının payandası yapmış nifak ehlinin derinleşen ihaneti karşısında söz anlamını yitiriyor. Aynı şekilde insanlık, özgürlük, hak, hukuk laflarını her gün sakız gibi çiğneyenler de insanı insanlığından utandırıyor.

Papa’nın Doğu Guta için üzüntü beyan ettiği, gözyaşı döktüğü bir vasatta İran Genelkurmay Başkanı BM’nin ateşkes kararına rağmen Doğu Guta’da operasyonlarının süreceğini beyan ediyor. Her şey ne kadar açık değil mi?

Türkiye ordusunun ÖSO ile birlikte yürüttüğü Afrin harekâtı karşısında barışçıl mesajlarla sahneye arz-ı endam eden solun, savaş karşıtı sloganlarını bir kez daha sahaya sürdüğüne şahit oluyoruz. Doğu Guta’da vahşet doludizgin devam ederken katliamcı dostlarını, müttefiklerini rahatsız edebilecek tek kelime etmeyen, edemeyen bu kerameti kendinden menkul insan hakları savunucularına diyecek bir şey bulamıyoruz! 

Afrin olayı Esed lobisinin sistematik biçimde sürdürdüğü kampanyanın nasıl bir sahtekârlık içerdiğini de netleştirmiş oldu. Esed’le görüşmenin, uzlaşmanın faydalarını sıralaya sıralaya bir türlü bitiremeyenler Esed’in Afrin’de PYD’ye destek sağlamak için İran kontrollü şebbihalar ile gerçekleştirdiği atraksiyonlar karşısında ne diyeceklerini şaşırdılar. Yine de saçmalamaktan vazgeçmiş değiller.

Aylardır Esed’le uzlaşmanın Türkiye’nin güvenliği için şart olduğunu, PYD/PKK’nın tehlike olmaktan çıkarılması için Türkiye’nin Esed’le mutlaka işbirliği yapması gerektiğini söylüyorlardı. Esed’in Suriye’de artık bir aktör değil, olsa olsa bir figüran olduğu, dolayısıyla illa da konuşulacaksa Rusya ile konuşmanın yeterli olacağı gerçeği bu kadar açık bir şekilde ortaya çıkmışken üstelik!

Yine PYD/PKK’nın ABD’den önce Esed rejiminin sağladığı destek ve verdiği onayla büyüyüp azmanlaştığı, bunların birbirlerinin düşmanı ya da rakibi değil müttefikleri oldukları, kısacası PYD/PKK’nın Esed rejiminden bağımsız ele alınmayacağı gerçeği özenle örtülmeye çalışılıyordu aynı lobi tarafından.

Ve ayrıca Esed’in güçlenmesinin Türkiye’ye karşı şantaj gücü anlamına geleceği ve her zaman için PYD/PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanmaya kalkışacağı açıkça ortadayken söz konusu lobi yalanlarını kesintisiz sürdürdü. Ta ki Esed-İran konsorsiyumu emrindeki şebbihalarını Afrin’e gönderene ve orada Öcalan ile Beşşar posterlerinin yana yana taşındığı görüntüler dünyaya servis edilene kadar!

Zalimlerin ve işbirlikçilerin maskelerini düşüren ve kirli yüzlerini açığa çıkaran Rabbimize hamd ediyor, sizleri O’na emanet ediyoruz!

Bu Sayıdaki Yazılar:

 

 

haksoz324.jpg

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR