1. YAZARLAR

  2. Asaf Hüseyin

  3. Batılı Çözüm Arayışları Başarılı Olamaz

Batılı Çözüm Arayışları Başarılı Olamaz

Haziran 2003A+A-

Ortadoğu'da demokrasi bir ihtiyaçtır. Ama bu hiçbir zaman Amerikan ya da İngiliz tarzı olamaz. Demokrasiden kastım, Müslüman kitlelerin kendi geleceklerini belirleme konusunda karar sürecine katılmalarıdır. Ortadoğu'nun siyasi arenasındaki çağdaş politik senaryo tamamen elitist bir yapıdadır. Seçkinler güç sahibi, devasa yığınlar ise güçsüz; elitler zengin, yığınlar fakir; elitler iktidar sahibi, halk yığınları ise sahipsiz. Elitler kendi ülkelerini batıya satarlar, sonuçta halklar acılara katlanmak zorunda kalırlar. Bu nedenle de, demokrasinin teorik olarak nasıl işler hale geleceği meselesinden ziyade, önemli olan kitlelerin sesini işitecek olan insanların konsensüsü ile pratik olarak işletilmesidir.

ABD samimi değildir. Çünkü Amerikan yönetimi, demokrasi getirme iddialarını ya gücünü diğer hükümet üzerine yayma, ya da onların tamamen ele geçirmek ve bekçi köpeği olarak kullandığı İsrail'i İslam ülkeleri karşısında güçlendirmek için kullanmaktadır. Bunu çok rahatlıkla söylüyorum çünkü, ABD çok kısa vadeli politikalarla hareket etmektedir. 1980'lerde Komünizmi ortadan kaldırmak için Afganlılarla birlikte savaşmıştı. Bu sırada ABD'ye yardım eden cephe ülkesi Pakistan'dı. Ama savaşı kazandıktan sonra hem Afganistan'ı hem de Pakistan'ı açıkta yapa yalnız bırakıverdi. O ülkelerin gelişimi için hiçbir şey yapmadı. Aynı şey Irak'ta da görülebilir. Bu savaşa "kitle imha silahlarını bulma" adı altında aslında petrol için girdi. Saddam gibi bir diktatörün ortadan kaldırılmış olması elbette sevindirici bir şey ama, peki Irak hükümeti nerede? Bu ülkede iktidar yetkileri halka geri verilmelidir. Şimdilerde, kitle imha silahı bulundurma iddiaları İran'ı hedef almaktadır. Burada en önemli sorunlardan biri, aynı iddianın neden İsrail'e karşı kullanılmadığı. Oysa herkes biliyor ki, insanlığa karşı atom bombası kullanan tek ülke Amerika'dır. Böyle olduğu halde nasıl bu kadar güvenilebilir?

Bu tür algılamalar çok kolaydır. ABD'nin çıkarı bulunan hangi ülke olursa olsun, orada kendi kazanılmış hakları önceliklidir. Bu öncelik kimi zaman petrol, kimi zaman muhalefet edilecek biri, yada düşman kabul ettiği bir ülkeye karşı başka bir ülkenin piyon olarak kullanılması olabilir. Artık Müslüman ülkelerin kendi ayakları üzerine durmalarının ve kendi kararlarını kendilerinin vermelerinin zamanı gelmiştir. Ancak, buradaki problem İslam dünyanın paramparça olmuş olmasıdır. Bu nedenle de Amerikan yönetimi, birini diğerine karşı çok rahatlıkla kullanabilmektedir. Suç tamamen ABD'de değildir. Çünkü İslam'ın evi düzen içinde değildir ve bu nedenle ilk ifade edilmesi gereken bu olmalıdır. Müslümanlar el birliği yapmak zorundadır. Eğer bunu yapmazlar ise, kökenleri İslam'a dayanan Müslüman kimliği tamamen ortadan kalkacaktır.

Hiç kimse demokrasinin insanların problemlerine çözüm getireceğini garanti edemez. Ancak şu kesindir ki, tüm insanların katılımcı olduğu bir demokraside hata oluşması halinde sorumluluk herkese ait olacaktır.

Ama günümüzdeki uygulamada, "çoğunluk" için "azınlık" karar vermektedir.  Burada bir hata olduğunda, kitleler sonuçlara katlanırken, çok küçük bir kesim fayda sağlamaktadır. Bu nedenle önerim, insanların kendi verdikleri kararların sorumluluğuna katlanmalarına imkan tanınmalı. Eğer sonuç başarısız olursa, kendileri yeniden deneyebilir. Ancak kültürel, dini, düşünsel vs. sebeplerden ötürü Batılıların çözümlerinin kesinlikle başarılı olamayacağı unutulmamalıdır.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR