1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. “Ateşi Siz Kesin!”

“Ateşi Siz Kesin!”

Haziran 2003A+A-

Filistin'de, İsrail işgal devletinin şu anki Başbakanı Ariel Şaron'un Mescidi Aksa'ya girme teşebbüsüyle 29 Eylül 2000 tarihinde patlak veren Aksa İntifadası sürecinde ilk kez geçtiğimiz ay (Haziran 2003'te) "ateşkes" konusu gündeme geldi. Fakat burada dikkat çeken şey, ABD'nin ve onun güdümündekilerin "ateşkes"in sağlanması için sürekli Filistin tarafına yüklenmeleri oldu. Bunu yapmakla Filistin tarafını problem çıkaran, ateşkese yanaşmayan taraf, İsrail'i ise "masum" göstermeyi hedefliyorlardı. Oysa Filistin topraklarında devam eden problemin temel sebebi ve kaynağı Siyonist işgaldir. Eğer bu işgal sona erecek olursa problem de son bulmuş, dolayısıyla çatışmalar ve kavga sona ermiş olacaktır. Zaten Filistin'deki direniş grupları da yaptıkları açıklamalarında bunu özellikle vurguladılar.

Birtakım zorunlu şartlar sebebiyle Filistin'deki direniş grupları, müdafaa konumunda olmalarına rağmen İsrail hedeflerine yönelik eylemlerini üç ay süreyle askıya alma kararı aldılar. Hamas'ın Siyasi Birimi'nin Başkan Yardımcısı Dr. Musa Ebu Merzuk'un bu konuyla ilgili açıklaması, niçin böyle bir şeye ihtiyaç duyulduğu konusunda özlü bir bilgi veriyordu. Söz konusu açıklamasında Ebu Merzuk şunları söyledi: "Biz uzun zamandan beridir bu direnişin bedelini ödüyoruz ve yorulmuş da değiliz. Halkımız da ilerlemekte kararlıdır. Ateşkesin sebebi de işgalin dize getirilmesi için gereken bedelin ödenmemesi değildir. Ancak her dönemin kendine göre genel şartları vardır ve biz bu şartlar altında nefes alıyoruz. Şüphesiz Irak sarsıntısı, Siyonistlerin aşırıya varan saldırganlığı, Amerika'nın ölçü tanımayan tahrikçi tutumu, Arap ülkelerinin kesintisiz devam eden baskıları, yine Filistin Özerk Yönetimi'nin eylemlerin durdurulması için sürekli yaptığı baskı, Filistin'deki halkımızın karşı karşıya olduğu durum, siyasi gelişmeler hareketin içinde bulunduğu merhalenin taşıdığı olumsuz cihetlerdir. Ama direniş ve intifada programımızdan vazgeçmiş değiliz. Bu arada Filistin'deki halkımızın birliğini ve iç diyalogu da korumaya çalışacağız."

Ne var ki ateşkes İsrail işgal devletinin saldırgan tutumunu çok değiştirmedi. İsrail yönetimi tam ateşkesin gündeme gelmesiyle birlikte Mescidi Aksa'ya Yahudilerin de girebileceğine dair karar alarak havayı yeniden germeye kalkıştı. İşgalciler göstermelik olarak Gazze'den çekilmelerinden dört gün sonra, bu bölgenin Mısır'a açılan kapısı durumundaki Salahuddin kapısını yeniden işgal ederek giriş çıkışları engellemeye başladılar. 2 Temmuz 2003 tarihinde Kalkiliya'ya baskın düzenleyerek el-Fetih'in askeri kanadı durumundaki el-Aksa Şehitleri Birlikleri komutanlarından Muhammed Şaver'i şehit ettiler. Yine aynı gün Kudüs'ün Beyti Hanina mahallesinde bir Filistinli ailenin evini yıktılar. 6 Temmuz Pazar günü Rafah'ta tarım arazilerini, tarım araçlarının konulduğu üç adet mahzeni, su motorlarını ve depolarını tahrip ettiler. 7 Temmuz 2003'te Tubas ve Kabatiye'ye baskınlar düzenleyerek bazı kişileri tutukladılar. Bunların dışında da birçok saldırı gerçekleştirdiler.

Bütün bu saldırılar İsrail işgal devletinin aslında gerçek anlamda bir "ateşkes" değil, tek taraflı ateşkes istediğini gösteriyordu. Yani işgalciler Filistinlilerin eylemlerini durdurmalarını, ancak kendilerinin saldırılarına fırsat verilmesini istiyordu. Onlar dikensiz tarlada yürüyerek Filistinlileri tamamen yıldırmayı, bu yolla yurtları üzerindeki haklarından vazgeçmelerini sağlamayı arzuluyorlardı. Siyonistlerin aslında "barış" diye dünya kamuoyuna lanse ettikleri şey de budur. "Barış" derken kastettikleri Filistinlilerin direnişlerinin durdurulması ve onlara karşı kendi saflarının güçlendirilmesidir. Çünkü "barış" planı diye lanse edilen 'Yol Haritası' planının temel hedefi Filistin'in bağımsızlığını isteyen direniş örgütlerine karşı savaşın daha da güçlendirilmesi ve bu örgütlerin tamamen dağıtılmasıdır. Bu işi kendileri tek başlarına başaramadıklarından Ebu Mazin hükümetini de devreye sokmak, onun da bütün gücünü bu amaç için seferber etmesini sağlamak istiyorlar. Amerikan emperyalizmi de onların bu isteklerinin gerçekleşmesi için bütün gücünü ortaya koymaya çalışıyor. Bu yönüyle 'Yol Haritası' planı gerçekte bir barış değil savaş planıdır. Bu plan aynı zamanda Filistinlileri birbirlerine düşürmeyi hedeflediğinden bir fitne planıdır. Ancak gelişmeler onların amaçlarına ulaşma konusunda başarılı olamayacaklarını gösteriyor.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR