1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. 28 Şubat’ın Yıldönümünde İHL'lere Son Darbe

28 Şubat’ın Yıldönümünde İHL'lere Son Darbe

Mart 2002A+A-

11 Eylül saldırısından sonra sanki 28 Şubat'ın özgün ve bağımsız bir yanı varmış gibi 28 Şubat'ı globalleştirmek için küresel akıl vermeye kalkışanlar olmuştu. Oysa 28 Şubat, "medeniyetler çatışması" tezi ile dünyayı zor kullanarak modernleştireceğini açıkça ilan eden küresel kapitalizmin yerli ajandalığından başka bir şey ifade etmiyordu. Baskılar, yasaklar, hukuk ihlalleri ve darbe tehditlerinin arkasından IMF'nin soygun reçeteleri tüm halkın sırtına bir kambur olarak yüklendi. Bu teklif sadece kraldan çok kralcı olan ve Washington'un kapıkulluğuna soyunan dalkavukları sergilemekten başka işe yaramadı.

28 Şubat, küresel yağma düzeninden kopuk bir icraat değildi. Önce halkın değerlerine saldırıldı. "İrtica" yaygaraları adı altında İHL'ler işlevsizleştirildi ve üniversitelerde başörtüsü yasaklanarak onbinlerce öğrencinin eğitim hakkı gaspedildi. Binlerce insan gözaltına alındı, dövüldü, işkenceye maruz kaldı. Ülke halkı savaşta mağlup olmuş bir toplum psikolojisine sokulduktan sonra ülkenin ekonomik imkanları 3-4 yıl içinde görülmedik bir şekilde yağmalandı.

Fakat tüm baskılara ve yasaklara rağmen inanç ve özgürlüklerinden vazgeçmeyen insanlarımız hala mevcut. Hala Üniversite'ye giriş açısından imkansız konuma düşürülen İHL'leri terk etmeyen başörtülü öğrencilerimiz mevcut. Ama hala dini eğitim vesilesiyle İHL'lerde başörtüleriyle okuyan öğrencilere kin bileyen, onları "öteki" olarak gösteren zihniyet de dayatmalarından vazgeçmedi.

İstanbul Valiliği ikinci yarıyılda yayınladığı bir genelgeyle başörtülü İHL'leri yeniden sokaklara döktü. Önümüzdeki günler yine direniş, yine gözaltı ve yine joplanma sahneleri tv ekranlarına konuk olacağa benziyor. 12-13 Şubat günleri "kültürler arası uyum ve diyalog" amacıyla İstanbul'da yapılan AB-İKÖ ortak toplantısında konuşan AB Genel Sekreteri, kadın ve eğitim konusunda tüm İslam ülkelerine model olarak Türkiye'yi ve Tunus'u gösterirken aslında Batı'nın insan haklarından ne anladığını ortaya koyuyordu. Diyalogun "öteki"m anlamak değil kendisine benzetmek amacıyla kurulduğu açıktı. Böylece bir kere daha ortaya çıkıyordu ki haklarımızı ve özgürlüklerimizi dilenerek değil direnerek elde edebiliriz. Siyasilerden medet umarak değil, direnmemiz ve haklarımızı aramamız sayesinde onları yolumuzu açmaya zorunlu kılarak ilerleyebiliriz.

Bu konuyla ilgili olarak ÖZGÜR-DER'in yaptığı "İstanbul Valiliği İHL'li Öğrencileri Hedef Gösteriyor" başlıklı basın açıklaması oldukça aydınlatıcı:

"İstanbul Valiliği 12 Şubat 2002 tarihli özel bir genelge ile İstanbul'daki tüm İmam Hatip Liseleri'nde dini tahsil almak için okuyan başörtülü öğrencilerin derslere alınmamalarını, şu ana kadar başörtülerini açmayan öğrencilerin ise eğitim sistemine karşı bilinçli bir eylem içinde olduklarını ve mutlaka sindirilmeleri gerektiğini emretti. İstanbul Valiliği'nin bu keyfi genelgesine göre başörtülerini açmamak konusunda direnen öğrencilere terörist muamelesi uygulanacağı, İHL'lerin içinde başörtülü öğrencilere müdahale etmeyen tüm yöneticiler ve öğretmenler hakkında "cezai, idari ve inzibati" işlemler yapılacağı ve öğrencilerin haklarını arayan her türlü dernek ve vakıfın takibata uğrayacağı anlaşılmaktadır.

Eğitim haklarını ceberrut ve keyfi bir mantıkla yasaklamaya kalkan insan ve eğitim hakları karşıtı 28 Şubat uzantısı bu mantık, halkı IMF'nin ve küresel kapitalizmin vesayeti altında baskılara, yasaklara, yoksulluğa mahkum eden despotizmin bir uzantısıdır.

Dini eğitim verilmek için açılan İHL'lerde başörtülü olarak eğitime devam etmenin kanuni hiçbir engeli yok iken, hukuku, tamim ve genelgelerle çiğneyen baskıcı zihniyet, keyfi yasaklar uydurmuş ve yasak öncesinde verdikleri direktifleri yerine getirecek şekilde İHL'lere yeni yöneticiler atamışlardır.

Bugün (27.02.2002) bu hukuksuz yasağı birçok veli ve öğrenci İstanbul İHL'lerin önünde protesto etmişlerdir. Valilik emrince adeta teröristlikle itham edilip korkutulan öğrenciler ve veliler tartaklanmış, hamile bir öğrenci velisi ve bazı öğrenciler zorla gözaltına alınmışlardır. Afganistan'da kızların okumasını engellediği için Taliban zihniyetini teröristlikle itham eden zihniyet, itham ettiği konuma düşmektedir.

Bu çifte standartlı, baskıcı, hukuksuz ve hakları gasp eden anlayışı şiddetle kınıyor, çözümün bu hukuksuzluk ortamında zulme karşı haykıran sesimizin daha çok çıkmasıyla mayalanabileceğini hatırlatmak istiyoruz. Tüm siyasileri ve hukukçuları yüzlerindeki maskeleri çıkartmaya, tüm aydınlan kalemlerine peruk takmamaya ve erdemli bir tavrın tanıklığını yapmaya davet ediyoruz."

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR