
Netanyahu siyasi hayatını kurtarmak için Gazze'yi yeniden bombalıyor
İsrail'in Filistin bölgesinde savaşı yeniden başlatmasının rehinelerle hiçbir ilgisi yoktur. Her şey iktidara tutunmakla ilgili.
Dr. Ahmad Tibi’nin MEE’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.
Filistinli yetkililere göre İsrail güçleri son 24 saat içinde Gazze'de aralarında 100'den fazla çocuğun da bulunduğu 400'den fazla kişiyi öldürdü.
Erkekler, kadınlar ve çocuklar, İsrailli rehineleri geri getirmekten ziyade Başbakan Binyamin Netanyahu'nun siyasi hayatta kalmasıyla ilgili olan bir savaşın bedelini hayatlarıyla ödüyorlar.
İsrail salı günü, iki milyon Filistinlinin su ve gıda sıkıntısı da dahil olmak üzere insanlık dışı kuşatma koşulları altında Ramazan orucunu tuttuğu Gazze Şeridi'ne yönelik yoğun bombardımanlarına yeniden başladı.
İsrail kamuoyu ikiye bölünmüş durumda. Bazıları rehineleri eve getireceğine ve Hamas'tan intikam alacağına körü körüne inanarak saldırıyı destekliyor. Başta rehinelerin aileleri olmak üzere diğerleri ise İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının sevdiklerini tehlikeye attığı konusunda uyarıyor.
Ancak Netanyahu ve hükümetinin iddialarının aksine, bu savaş hiçbir zaman rehineleri kurtarmakla ilgili olmadı.
İsrail, kalan tüm rehinelerin serbest bırakılmasını sağlayacak olan ikinci aşamaya geçmeyi reddettikten sonra Gazze ateşkesini tek taraflı olarak ihlal etti. Netanyahu rehinelerin serbest bırakılması için Hamas'tan gelen teklifleri defalarca reddetti.
Eğer hükümeti rehinelerin eve dönmesine gerçekten öncelik verseydi, uzun zaman önce bir anlaşmaya varılabilirdi. Ancak bu, Netanyahu'nun koalisyonunun çökeceği savaşı sona erdirmek anlamına gelirdi. Böylece çatışmalar, güvenlik bahanesiyle yürütülen siyasi bir araç haline geldi.
Siyasi kriz
Netanyahu'nun Gazze'yi yeniden bombalamaya başlaması, iktidarını korumak için her yola başvurmaya hazır olduğunu gösteriyor.
Salı günkü bombardımanın, ultra Ortodoks milletvekillerinin kendi cemaatlerini zorunlu askerlikten muaf tutan bir yasanın kabul edilmemesi halinde hükümeti devirmekle tehdit ettiği ve eski Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in ültimatomlar verdiği önemli bir bütçe oylamasından hemen önce gelmesi tesadüf değil.
Gazze savaşının yeniden başlaması aynı zamanda Kudüs'te planlanan ve İsrail'in siyasi krizinin derinliğini ortaya koyma tehdidi taşıyan büyük bir gösterinin öncesinde ve 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısına yol açan başarısızlıklarla ilgili bir devlet soruşturma komisyonu kurulması için artan kamuoyu çağrılarının ortasında gerçekleşti.
Netanyahu, Yunan mitolojisinde misafirlerini asla doğru boyutta olmayan bir yatağa sığmaya zorlayan zalim figür Procrustes gibi hareket ediyor - eğer çok uzunlarsa bacaklarını kesiyor; çok kısalarsa kırılana kadar geriyor. Ona gelen herkes önceden belirlenmiş ölçülere göre zorla “ayarlanırdı”.
Netanyahu tam da bu şekilde hareket ediyor. Gerçekçi çözümler aramak yerine, gerçekliği kendi siyasi ihtiyaçlarına boyun eğmeye zorluyor.
Savaşı müzakere edilmiş bir anlaşmayla sona erdirmek yerine, İsrail'i ve rehineleri yapay bir vahşet ve yıkım çerçevesine hapsediyor. Başarısızlıklarıyla yüzleşmek yerine, her türlü siyasi, askeri ya da kamusal eleştiriyi ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Siyasi beka uğruna, Gazze'nin sivil nüfusunu bombalamaktan, işgal altındaki Batı Şeria'daki mülteci kamplarını yok etmeye ve on binlerce insanı yerinden etmeye kadar her şeye izin veriliyor.
Netanyahu iktidara tutunmak için, başbakanlık ofisini soruşturduğu için Shin Bet şefini kovmaya; kendisini hapse gönderebilecek bir ceza davasından kaçmak için yargı sistemini çökertmeye ve ailelerinin umutsuz yakarışlarına rağmen rehineleri terk etmeye razıdır.
İntikam döngüsü
İsrail toplumunun büyük bir kısmı soru sormuyor. Bazıları, daha fazla bombalama ve yüzlerce sivilin öldürülmesinin bir şekilde rehine anlaşmasının gerçekleşmesini sağlayacağı şeklindeki sonu gelmeyen yalanlara körü körüne inanıyor. Bu acımasız ve beyhude intikam döngüsü İsrail'i ahlaki ve askeri çöküşe sürüklüyor.
Bu sadece Filistinlilerin hayatlarına karşı kayıtsızlığı yansıtmamaktadır. Aynı zamanda İsrailli rehinelerin hayatlarına karşı da bir kayıtsızlıktır. İsrail halkının çoğu açıklama talep etmiyor, hükümetin rehineleri eve getirme fırsatını neden kaçırdığını sormuyor.
Ulusal medya da suç ortağıdır. Gazeteciler ve yorumcular bu manipülasyonları ifşa etmek yerine Netanyahu ile işbirliği yaparak onun kamuoyu bilincini yönlendirmesini sağlıyorlar.
Netanyahu, vatandaşlarını defalarca terk eden, her diplomatik girişimi sabote eden ve tüm kötülüklerin kaynağı olan bir işgali sürdüren bir adam olarak, ulusun en büyük başarısızlığının arkasındaki birincil suçlu olarak tarihe geçecektir.
İhmali, savaş suçlarının tekrar tekrar işlenmesine dönüştü ve yine de devam ediyor. Sırf iktidarda bir gün daha kalabilmek için her şeyi -masum hayatları, İsrail toplumunun bütünlüğünü, Ortadoğu'nun istikrarını- yakmaya hazır.
Procrustes gibi, Netanyahu da kuralları koyan ve acımasızca uygulayan kişi - ve sonunda herkes bedelini ödüyor. Netanyahu İsrail için bir tehlike, Gazze'deki çocuklar için bir tehlike ve dünya için bir tehlike.
* Dr. Ahmad Tibi, Ta'al partisinin başkanı ve Knesset üyesidir.
HABERE YORUM KAT