1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Mali’de darbe içinde darbe
Mali’de darbe içinde darbe

Mali’de darbe içinde darbe

Fransa Mali'yi sömürgeleştirmeyi ve kendisine mahkum ederek siyasi mekanizmasını uzaktan kumanda etmeyi başardı. Bu ülkede bugün hâlâ istikrasızlık yaşanmasının en önemli sebebi de işte bu sömürge düzeninin devam ediyor olmasıdır.

27 Mayıs 2021 Perşembe 14:00A+A-

Ahmet Varol YeniAkit'teki köşesinde bugün Mali'de yaşanan darbeleri ele alıyor. Okuyucularımız için iktibas ediyoruz.

 

"Mali, Orta Afrika’nın batısında yer alan ve halkının yüzde doksandan fazlası Müslüman olan bir ülke. Hıristiyan misyoner örgütleri bu ülkede yaptıkları hıristiyanlaştırma çabalarında pek başarılı olamadılar. Ancak Batı emperyalizminin en önemli unsurlarından olan Fransa burayı sömürgeleştirmeyi ve kendisine mahkum ederek siyasi mekanizmasını uzaktan kumanda etmeyi başardı. Bu ülkede bugün hâlâ istikrasızlık yaşanmasının en önemli sebebi de işte bu sömürge düzeninin devam ediyor olmasıdır.

Bu ülkede 24 Mayıs Pazartesi günü ordu Geçiş Konseyi Başkanı Bah Ndaw ve Başbakan Moctar Ouane (Muhtar Van)’ın da aralarında bulunduğu birçok üst düzey yetkiliyi gözaltına alarak Kati askeri kampına götürdü. Bir gün sonra da başkanla başbakanın tüm yetkilerinin alındığı duyuruldu. Bu, ülkede darbe içinde bir darbe niteliği taşıyordu. Çünkü Geçiş Konseyi, 18 Ağustos 2020’de gerçekleştirilen darbeden sonra oluşturulmuştu. Yani bu konsey bir tür cunta yönetimi niteliği taşıyordu.

Yapılan ittifaka göre Geçiş Konseyi’nin 18 ay görevde kalması, bu arada seçimler yapılması ve sivil yönetime geçilmesi gerekiyordu. Ancak görüldüğü kadarıyla ülkedeki istikrarsızlık sebebiyle belirlenen süreç tamamlanmadan ordu mensupları harekete geçerek Geçiş Konseyi Başkanını ve kurulan geçici hükümetin başbakanını devre dışı bıraktılar.

Darbe içi darbe Afrika’da ve uluslararası platformda tepkilerle karşılandı. BM Güvenlik Konseyi de konuyla ilgili bir kapalı toplantı gerçekleştirme kararı aldı.

Aslında Mali’de son dönemdeki istikrarsızlık ve siyasi kargaşa dokuz yıldan beri sürüyor. 2012’de bir askeri darbe gerçekleştirilmişti. Darbeci General Amadou Haya Sanogo ülkenin her tarafında kontrolü sağlayamadı. Bunun üzerine özellikle Tuareglerin bağımsızlığı için çalışan bazı kavmiyetçi silahlı gruplarla silahlı İslami gruplar ülkenin belli bölgelerinde hakimiyeti ele geçirdiler. Bu yüzden ülke siyasi kontrol yönünden bölündü. Bunun üzerine Fransa askeri müdahalede bulunarak başkent Bamako’da oluşturulan siyasi otoritenin bütün ülkede hakimiyeti ele geçirmesini sağladı. 28 Temmuz 2018’de yapılan seçimlerde de Fransa’nın desteklediği İbrahim Ebu Bekir Keita cumhurbaşkanlığını kazandı.

2018’deki şüpheli seçimleri kazanarak cumhurbaşkanı olan Keita’ya karşı 2020’nin bahar aylarından itibaren geniş çaplı bir muhalefet hareketi başlatıldı.

Değişik siyasi kesimlerin bir araya gelerek oluşturduğu, 5 Haziran 2020’de meydanlara çıkması sebebiyle 5 Haziran Hareketi olarak da adlandırılan ancak kendini Vatansever Güçler Platformu (Kısaltması: M5 RFP) olarak adlandıran kitlesel örgüt, 2018 seçimleriyle başa geçen hükümetin istifası ve dürüstçe olmadığı için söz konusu seçimlerin iptali talebiyle bir sivil mücadele başlattı. Bu mücadeleyi organize eden heyetin başında farklı kesimlerle bağlantıları olan ve eski Yüksek İslam Konseyi Başkanı İmam Mahmud Diko vardı.

Yönetim bir yandan olayları bastırmak için şiddete başvururken bir yandan da masa başında çözüm bulunması için diyalog çağrıları yaptı.
Halkın tepkisini değerlendirmeye çalışan askerler de 18 Ağustos 2020’de Keita’ya karşı darbe gerçekleştirdiler.

Sivil muhalefet darbeyle hiçbir ilgisi olmadığını söyledi. Ancak askerlerin sivil muhalefeti değerlendirerek Keita iktidarına son vermeleri şeklen Sudan’daki darbeye benziyordu. Oradaki fark sivil muhalefetin de darbeyi sahiplenmesi ve darbecilerle işbirliğini kabul etmesiydi.
ABD, Fransa ve Mali’ye komşu Afrika ülkeleri başta olmak üzere dünya devletlerinin geneli ve BM, Afrika Birliği, Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) başta olmak üzere muhtelif uluslararası kuruluşlar darbeye karşı çıkarak yönetimine son verilen Keita’nın görevine iade edilmesini istediler. Afrika Birliği, Mali’nin üyeliğini dondurdu. Ancak halk içinde de ona karşı muhalefet ve tepki olması sebebiyle Keita görevine iade edilmedi.

Darbeciler bir geçiş yönetimi oluşturarak normalleşme süreci ve seçimlere gidilmesi için takvim belirlediler."

HABERE YORUM KAT