1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. M. Halil Çiçek’le Şark Medreselerinin Serencamı Üzerine
M. Halil Çiçek’le Şark Medreselerinin Serencamı Üzerine

M. Halil Çiçek’le Şark Medreselerinin Serencamı Üzerine

"Şark Medreselerinin Serencamı"nı hazırlayan M. Halil Çiçek ile Şark Medreselerini konuştuk.

06 Eylül 2009 Pazar 01:51A+A-

Türkiye'de sorunlu yanlarına rağmen medreseler İslam'a, İslamî ilimlere, bulunduğu coğrafyanın insanlarına sosyal, ahlakî ve kültürel alanlarda gönüllülük esasına dayalı olarak hizmetlerde bulunmuştur. Zamanla bu yapılar hak ettiği ilgiyi görmemiş ve nerede ise unutulmaya terk edilmiştir. Oysa medresenin kendisi modern zamanların dışında ve de modern yapılanmalardan hiç istifade etmeden hizmetini sürdürmüş olsa da her yeni bilginin mutlaka, eski bir bilginin uzantısı olduğu kuralınca günümüz insanlarının ve eğitim kurumlarının bu müesseselerin işleyiş mekanizmalarından, programlarından ve çalışma sitilinden istifade edebileceği çok şey vardır. İşte bunu sağlamak ve medreseye karşı olan ihmalin önüne geçmek için, M. Halil Çiçek bazı kalıntılarına yetişen ama buna rağmen çokça istifade ettiği bu emektar kuruma bir vefa borcu olarak onunla ilgili gördüklerini, duyduklarını, düşündüklerini ve rezervlerini bir araya getirerek Şark Medreselerinin Serencamı'nı hazırladı. Çiçek'le kitabını konuştuk.

- Şark medreseleri tabiri neleri içeriyor?

Şark medreseleri ifadesi daha ziyade coğrafî bir mekanı tahdit eder. Bu coğrafî mekan ile daha ziyade Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde faaliyet gösteren bir alan kast edilmektedir. Yaklaşık 6- 7 asır belki de daha fazla bir dönemde bu bölgede eğitim ve öğretim faaliyetlerini kapsayan kurum kast edilmektedir.

- Şark medreseleri hakkında bir çalışma yapma düşüncesi nasıl oluştu?

Bizi Şark medreseleri hakkında bu çalışmayı yapmaya sevk eden hususları şöyle özetlemem mümkün:  1-Bu kuruma olan vefa borcumuz, 2- Tarihsel süreç içerisinde üstlenmiş olduğu ciddi görevler, 3-Bölgenin ilim ve irfan hayatına sağlamış olduğu ciddi katkılar, 4- Bu alanda derli toplu bir çalışmanın olmayışı, 5- Katıldığım değişik ilmî toplantılarda dinleyicilerin medreseye olan ciddi ilgisi.

- Mevcut literatürde Şark medreseleri hakkında  ne tür bilgiler mevcut?

Görebildiğim kadarıyla konu müstakil bir çalışma çatısı altında henüz ele alınmış değildir. Biyografik ve otobiyografik bazı çalışmalarda medreseye değinilmiş ise de yeterli değildir. Medrese gibi uzun yıllar bölgenin dinine, irfanına, ahlakına, kültürüne ve hatta sosyal yapılanmasına hizmet etmiş bir kurumun detaylı bir şekilde ve müstakil olarak ele alınması hem sosyal hem de kültürel bir zaruret olduğunu düşünüyorum.

- Osmanlı döneminde doğudaki medreselerin durumu nasıldı?

Elimizde bu konuda konuyu aydınlatıcı kaynaklar yoktur veya olanlara biz ulaşamadık. Ancak şunu anlıyoruz: Mardin Kasım Paşa medresesi ve Botan  Tanzeh medresesi gibi kurumsallaşmış ve altı yapısını tamamlamış bazı medreseler yerel hükümetlerden  ciddi destekler alıyorlardı. Keza D.Bakır, Van, Mardin ve Erzurum gibi bölgenin metropollerinde yer alan ve belli bir çevre ve ilim ağırlığı olan medreseler de yerel hükümetlerden destek alıyordu. Bunu ötesinde kalan ve bölgenin şurasına burasına dağılmış olan medreseler tamamen halk desteği ile faaliyet gösteriyordu. Tabii bu bize özgü bir yorumdur. Böyle olamayabilir de. Ancak Osmanlı döneminde hükümetin bölge medreselerine olan katkısı hususunda başka bir tarihî bilgi elimizde mevcut değildir.

- Kuzey Irak medreselerinin önemi nedir?

Türkiye'nin Doğu medreselerini daha yakından tanıma açısından Kuzey Irak medreseleri önem arz etmektedir. Kuzey Irak medreseleri şöyle bir avantaja sahiptir: Kürtlerin Halepçe olayından sonra yaşamış oldukları büyük muhacere döneminin dışında bölgede medrese kesintiye uğramadı.  Kuzey Irak medreselerini tanımanın bazı ciddi sosyolojik bilgileri sağlama imkanı da vardır. Zira bu sayede Kürt halkının hem ilme olan yaklaşımlarını ve hizmetlerini hem dine olan ilgilerini ve hem de dinî kurumlara olan ilgi ve desteklerini tespit etme fırsatı hasıl olur. Bu açıdan da konu önem arz etmektedir.

- Peki Tevhidi Tedrisat Kanunu doğudaki medreseleri nasıl etkiledi?

Tevhid-i tedrisat kanunu medreselerin illegal bir zemine itilmesine neden oldu. Bu da bir bakıma medresenin sonu demekti. Çünkü artık medrese rahat hareket etme ve faaliyet gösterme imkanını bulamıyordu. Ayrıca bu yasayla medrese her zaman endişeli bir psikoza sokulmuş oldu.

- Medreselerin yetmişli yıllara kadar fahri mahkeme işlevi gördüğünden söz ediyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?

Bölgenin genelinde takriben yetmişli yıllara kadar insanlar hukukî davalarını ve husumetli olayların çözümünü medrese hocalarına götürüyorlardı. Hocaların verdiği şer'î karara herkes de uyuyordu. Özellikle fıkhî birikimi iyi olan medresenin alim hocalarına gün geçmiyordu ki bir dava gelmesin. Bu hususu kitapta detaylıca yazdık.

- Şark medreselerini mekan bakımından nasıl tasvir edersiniz?

Kitapta da etraflıca değindiğimiz gibi medreseler mekan yönünden oldukça zor ve iptidaî diyebileceğimiz şartlara sahipti. Medresenin mekanı genellikle bir oda ve camiden oluşuyordu. Fazlası lükstü. Medreseler mekan ihtiyaçlarını daima camiden karşılıyordu

- Bir gün medresede nasıl geçer? Hangi faaliyetler yürütülür?

Özellikle medrese eğitiminin revaçta olduğu dönemlerde medresenin 24 saati çok yoğun bir ilmî çalışmayla geçiyordu. Zaman kesinlikle öğrencilere yetmiyordu. Yapılması gerekenleri yapabilmek için umumen uyku ve dinlenme gibi kendi özel hayatlarının zamanından kısıyorlardı. Faaliyetler olarak kişisel ihtiyaçlarını giderme ve ağırlıklı olarak da ilmî çalışmaları yapma şeklinde özetlenebilir.

- Görev dağılımı, iş işleyiş dediğimizde hangi görevler akla gelir?

Medresede görev dağılımı denince genellikle medrese işlerini yürütme ve medresedeki geri hizmetleri yerine getirme anlaşılıyordu. Bu görevler de evlerden yemek getirme, medresenin temizliğini yapma ve bulaşıkları yıkamaktır.

- Müfredat programında neler var peki?

Müfredat programında okuma-yazmayı öğrenme, Arap dili edebiyatı alanına giren nahiv, sarf, meanî, beyan, vadı' ve şiirin yanı sıra az da olsa fıkıh, hadis, tefsir ve siyer-i nebi gibi İslami ilimler vardır.

- Medrese eğitimi kaç yıl sürer?

Medrese eğitimin belirlenmiş sınırlı bir zamanı yoktur. Bu, zamana ve şahsa göre değişmektedir. Cumhuriyet öncesi dönemde bu süre 15 hatta yirmi yıla kadar da uzana biliyordu. Ellili yıllardan sonra bu zaman gittikçe kısaldı. Kimileri beş senede bile bunu tamamladı

- Gönüllülük esasına dayalı olarak kurulduğunu ve süreklilik kazandığını belirttiğiniz Şark medreselerinin finansal giderleri nasıl karşılanıyor?

Bu konuyu kitapta detaylı bir şekilde anlattık. Kısaca şunu diyebiliriz: medresenin finans kaynağı tamamen halkın yardımlarıydı.

- Ahmed-i Hani'nin çalışmaları yanında epey Kürtçe eser de okutulduğundan söz ediyorsunuz Şark medreselerinde. Şunu sormak istiyorum: Medreselerin eğitim dilinde Kürtçenin konumu neydi?

Doğu Medreseleri genellikle Kürtlerin yaşadığı bölgede faaliyet gösterdiği için genellikle eğitim dili Kürtçe idi. Dolayısıyla Kürtçe başat dildi ve medresenin bir çok ürünü de Kürtçe olarak ortaya çıkıyordu. Ancak öğrenci Kürtçe bilmiyorsa onun ana dilinden kendisine eğitim,n verilmesinde hiçbir sıkıntı yoktu. Eğitim dili tamamen özgürdü.

- Medreselerde ders takririni başarılı kılan hususları bugünkü eğitim anlayışı ile kıyasladığınızda neler söylersiniz?

Medrese takririni başarılı kılan bazı unsurlar dikkatimizi çekmektedir: 1- Yetiştiğimiz dönem itibariyle medresede toplu dersler yoktu en çok beş altı öğrenci birlikte ders alırdı. 2- Hoca ile öğrenci arasındaki yakın mesafe ders takririni çok olumlu etkiliyordu. Medresenin takririnde sürekli, öğrenci hocanın el kol hareketleriyle, jest ve mimikleriyle uyarılıyordu. 3- Medrese takriri öğrenci anlama merkezliydi ciddi bir ders takririnde öğrenci anlamadan derse devam edilmiyordu. 4- Medrese ders takririnde müfredatı bitirme gibi bir endişe olmadığından hoca daha rahat takrir imkanını buluyordu.

- Medreseler söz konusu olduğunda ezbercilik ilk eleştirilen konuların başında gelir. Bu eleştiriler konusundaki düşünceleriniz nedir?

Bu eleştiriler ilk görünüşte haklı gibi görünebilir. Fakat medresede okutulan ilimler Arap Dili edebiyatı ilimleri ağırlıklı olduğundan bu eleştirinin fazla yerinde olmadığı söylenebilir. Çünkü bir dili iyi bir şekilde öğrenmenin yolu o dilin seviyeli ve kaliteli metinlerini ezberlemekten geçer. Bunun için bizim üniversite hocalarımız bize iyi Türkçe kullanan şairlerin şiirlerini ezberlememizi tesviye ediyorlardı. Ancak şunu kabul etmemiz gerekir ki, medreseler öğrencinin düşünce ufkunu maalesef açmıyorlardı. Kaldı ki, bu sadece medresenin kusuru değil ki. Ülkemizdeki modern eğitim düşüncenin önünü ne kadar açabilmiştir?

- İcazet verme hangi süreçleri izlerdi? İcazet verme sırasında nasıl bir tören yapılırdı?

İcazet kısaca medrese müfredat programını bitirmeyi izlerdi. Medresenin kendine has tören usulleri vardı. Onlar uygulanıyordu. Bunların detaylarını kitapta yazmışız.

- Bu medreselerden yetişen alimler denildiğinde hangi isimleri sayarsınız?

Bu yöreye göre değişirdi. Mesela bizim yetiştiğimiz dönemde Mardin bölgesinde Zivingli Molla Muhammed, Halilanlı Molla Süleyman, Banihli Molla Süleyman, Alakamşli Molla Sadullah, Tavikli Molla Hasan, Batmanlı Şeyh Fahreddin, Derizbinli, Molla Abduklvehhab. D. Bakır ve Silvan bölgesinde Arapkentli Molla Muhammed, Şemili Molla Yasin, Silvanlı Molla Hüseyni Kiçik, Tilmizli Molla Hasan, Alibardaka köyünden Molla Abdusselam. Serhat bölgesinde Tendürekli Molla Zahir, Molla Sadık, Ohinli Şeyh Alaeddin ve Şeyh Halid. Bunlar çok çok az bir kısımdır. Medresenin işlek olduğu dönemde bölgede onlarca alimden rahatça söz edilebilirdi.  

- Medreselerin sosyal ve kültürel hayattaki etkileri nelerdir?

Medresenin asıl rolünün keşfedilebilmesi için medresenin bölge genelinde çağlar boyu icra ettiği dinî, ilmî, ahlakî, irfanî ve içtimaî etkilerini bilmek gerekir. Kısaca medrese bölgenin sosyal barışında, ahlakî yapılanmasında ve kültürel kişiliğinde çok önemli etkiler icra etmiştir. Medrese sayesinde yakın tarihe kadar Doğu bölgeleri denince ilk akla gelen dindar kimliği idi. Hududullah dediğimiz İslam'ın kırmızı çizgileri günlük hayatta bölge insanının yol haritasını belirliyordu. 

- Kitabınızın sonunda medreselere dönük eleştirileriniz yer alıyor. Medreseleri hangi konularda eleştiriyorsunuz? Bu eleştiriler bu gün için ne anlama geliyor?

Medreseye yönelik rezervlerimiz onun hem müfredat programı noktasında hem yapılanma hususunda hem de modern bilimin imkanlarından istifade etme konusunda kendisini yenileyememesine ve eski klasik yapısıyla yetinmiş olmasına yöneliktir. Ayrıca medrese bazı sosyal avantajlarını kullanarak kendisini geliştirme ve çağın meydan okuyuşlarına karşı kendisini koruma hususunda da hiçbir adım atmadı. Böylece bu üzücü sonuçla karşılaştı.

- Söyleşi için teşekkür ederim.

 

Röportaj: ASIM ÖZ
Haksöz Haber