1. YAZARLAR

  2. Bejan Matur

  3. Kürt siyasetinde kim kimden rol çalıyor?
Bejan Matur

Bejan Matur

Yazarın Tüm Yazıları >

Kürt siyasetinde kim kimden rol çalıyor?

29 Nisan 2008 Salı 04:06A+A-

Son seçimde Kürt seçmenin oylarını alabilen iki parti Güneydoğu'da kıyasıya bir rekabet içinde... Sanki kapatılması planlanan ve kapatılma ihtimali olan partiler onlar değilmiş gibi.

Bu aslında demokrasiye olan inancımızı da tazeleyen bir şey. Seçmen kapatılma riskine rağmen bu iki partiye desteğini esirgemiyor. Bu ülkede parti kapatmanın, sistemin güç merkezlerinin 'aşırı gördüğü uçları törpüleme' operasyonu olduğunu görüyor belki de. Refah Partisi örneğini hatırlayın. Partinin yenilikçileri lider kadroya başkaldırmışlardı ki kapatılma davası geldi. Böylece AKP'nin doğum süreci suni kasılmalarla hızlandı. Yeni doğan parti oy oranını ciddi oranda artırarak iktidar oldu. Elbette kapatmayı projelendirenler, merkeze yönelirken güçlenme gerçeğini hesap ederek davranmıyorlar ama sonuç bu. Bizim gibi demokrasilerde bazen normal yollardan gerçekleşmeyen her dönüşüm anormal yollarla elde ediliyor. Buna kıt demokrasimizin kısa gün kârı diyelim. Şimdilik başka da bir çaremiz yok.

Gelelim Güneydoğu'daki duruma. DTP ve AKP dışındaki partilerin bu seçim döneminde de herhangi bir varlık göstermesi pek mümkün değil. Her ne kadar CHP bir Kürt açılımı hevesinde olsa da, ne felsefesi ne de kendini sistem içinde konumlandırdığı yer böylesi bir politika değişikliğini mümkün kılacak gibi görünüyor. CHP, Kürtler ve öteki etnik, dinsel gruplarla ilişkin politikalarında köklü değişiklikler yapmadıkça da bu mümkün olmayacak.

Kürt seçmene ulaşabilen AKP ve DTP'nin karşı karşıya oldukları kapatma davaları Türk siyasetinin açmazını göstermesi bakımından dikkate değer. Bölgede varlık göstermek isteyen her partinin AKP ve DTP'nin siyaset yöntemlerini, argümanlarını iyi yorumlaması gerekir. Yani ne oluyor da orada Kürt partisi DTP dışında, sadece AKP etkili olabiliyor? Öngörülen parti kapatmalar gerçekleşirse DTP'nin bundan olumsuz etkileneceğini düşünmüyorum. Bilakis daha da güçlenebilir. Fakat AKP için aynı şeyin geçerli olduğunu söylemek kolay değil. Kürt seçmenin gözünde bir merkez partisi olan AKP, sisteme mesafesi ve icraatlarıyla başarıya ulaştı. Rejimle örtüşmeyen yanları Kürt seçmenin ilgisini çekiyordu ve kendi meselesine çözümün de bu çelişkiden doğacağını düşünüyordu. Ben Kürt seçmenin AKP'yi tercih eden diğer seçmenden farklı olarak kapatmayı bir güç kaybı olarak algılayacağını ve doğal desteğini çekeceğini düşünüyorum. AKP bölgeye yönelik hizmet üreten bir merkez parti olarak Kürt seçmeni çektiği için, kapatılması durumunda oy oranı ciddi oranda azalacaktır. AKP'den kalan boşluğu da DTP dolduracaktır. Hep olduğu gibi...

Ekonomi kadar kimlik de önemsenmeli

DTP yönetiminin son dönemde buna yönelik strateji geliştirdiği söylenebilir. Partide yaşanan üslup değişimi bu stratejiyi açıkça görmemizi sağlıyor. Son Nevruz gösterilerinde Diyarbakır'da kürsüye çıkan imam, Urfa'da bir ilahiyat fakültesi kurulması talebi DTP'nin kendi tabanına verdiği önemli dinsel mesajlardı. İmamlar Birliği gibi propaganda amaçlı örgütlü yapılar bir yana bırakılacak olursa DTP çizgisi bu seçimde ilk kez dinsel nitelikli mesajlar veriyor. Bu yönüyle DTP'nin politik bir manevrayla AKP'den rol çalarak muhafazakâr, dinsel bir imaj çizmeye de çalıştığı söylenebilir. Eğer DTP bu çıkışları kapsamlı bir politikaya dönüştürür, yetinmeyip şimdiye kadar hiçbir şey söylemediği Türkiye'nin öteki meselelerinde de politika üretir, AKP'den rol çalarsa bölgedeki etkinliğini daha da artıracaktır. AKP bu politik manevraya nasıl cevap verecek? Her şeyden önce AKP, DTP'nin hangi toplumsal taleplere cevap verdiğini iyi incelemek zorunda. Bu destek sadece PKK ile açıklanamaz çünkü. PKK'ya yakın olsun ya da olmasın geniş bir Kürt kitlesi DTP'ye destek veriyor. AKP kendisini çok sıkıştıran devletçi ve milliyetçi tabana seslenme reflekslerini biraz olsun geri planda bırakarak Kürt seçmenin beklentilerini daha fazla gündemine almak zorunda. AKP'nin o çok sözü edilen Kürt paketinde demokratik haklara ait ne var henüz hiçbirimiz bilmiyoruz. Oysa daha şeffaf ve cesur davranmalı. Bu konuda kaygılı olmamızı gerektirecek yeterince veriye sahibiz. Bugün AKP'yi DTP karşısında bölgede zayıflatacak tek etken, açıklanacak olan pakette demokratik hakların yetersiz ve göstermelik olması ihtimalidir. Kürt konusunda yeterince cesur davranmaması, herhangi bir açılımı projelendirse dahi bunu açıklıkla dile getirememesi kamuoyu dengeleriyle ilgili olabilir. Ancak kaybedecek fazla bir şeyi yok bana göre. AKP Kürtler konusunda daha cesur demokratik adımlar atsa bundan muhakkak güç devşirecektir. Çünkü diğerlerinden farklı olarak AKP'yi bir Türkiye partisi yapan, aldığı Kürt oylarıdır. AKP Kürtler konusunda yeterince cesur çıkışlar yapmaz ve meseleyi salt bir ekonomik eşitsizliğin giderilmesi olarak görürse, büyük fabrikalar, büyük ölçekli yatırımlar, tarımdan hayvancılığa kadar ekonomik adımlar atsa da bölgede en fazla bir dönem daha varlık gösterebilir... DTP'nin Kürt seçmenin dinsel hassasiyetlerini daha fazla gözetme konusunda atacağı adım gibi, AKP de Kürt kimliği ve hakları konusunda DTP'nin sunduklarına alternatif çıkarmalı. Aksi halde Kürtlerin gönlünde salt maneviyatı ve hizmet aşkıyla yer edinmiş AKP'ye alternatif olabilecek başka partiler gelir. Geçmişte olduğu gibi... Kürt seçmeni geçmişteki partileri nasıl birer birer terk ettiyse AKP'yi de terk edecektir.

Böyle olmasaydı sadece hiç hizmet alamamış bölgelerde DTP'nin esamesinin okunmaması gerekirdi. Ama yok edemiyorsunuz. Çünkü sorunun kaynağında kimlik var. Orası bir İsviçre de olsa bu sorun varlığını sürdürecek. Kalıcı olmayı, Misak-ı Milli sınırları dışında da büyük hedefleri, idealleri gerçekleştirmeye heves edenlerin, (Başbakan'ın 'Bunlar Misak-ı Milli sınırlarına takılıp kalmışlar' sözlerini hatırlayın) Kürt konusunda var olan kökleşmiş sorunlara anlamlı çözümler bulmaları gerekiyor. Aksi halde ömürleri Kürt sorununun tarihinde kolaylıkla okunur hale gelir. Bugüne kadar okunmayışı yaptıkları anlamlı pratiklerden çok, vaat ettikleriyle ilgiliydi. Artık bugün vaat edilenleri gerçekleştirme zamanı. Çünkü Türkiye siyaseti artık gerçekle terbiye ediliyor. Kimsenin göz boyamalara, geçici çözümlere, demokrasicilik oynamaya tahammülü yok. Türkiye'deki seçmenlerin tümü ve özellikle Kürt seçmen gerek oy verdiği partiden gerekse muhalefetten gerçek çözümler bekliyor. Mesela Kürt seçmeni AKP'den kapsamlı bir eve dönüş bekliyor. Dağdakilerin inmesi konusunda operasyon seçeneği dışında öneriler ve çözümler üretmesini bekliyor. Kürtçenin önündeki engellerin acilen kaldırılmasını bekliyor. TRT'de şu kadar saat yayınla yetinmek yerine tam anlamıyla Kürtçe yayın özgürlüğü istiyor. Eğer çekmecesinde sorunla ilgili bir plan, proje varsa bunu artık uygulamasını bekliyor. Çünkü var olan yahut hayal edilen projeleri uygulamayan hiçbir parti Güneydoğu'da varlık gösteremez artık. Vaatlerden yorulduğumuz için belki. Belki de şiddetli bir gerçek ihtiyacı içinde olduğumuzdan. Siyaset artık demokratik bir ülkede olması gerektiği gibi gerçeklerle yol alıyor. Ve sanıldığının aksine köydeki çoban dahi bunu açıklıkla fark ediyor. O çoban Kürt çobanı olsa bile...

Zaman gazetesi

YAZIYA YORUM KAT