1. YAZARLAR

  2. Bülent Korucu

  3. Komplo belgesi gerçekse...
Bülent Korucu

Bülent Korucu

Yazarın Tüm Yazıları >

Komplo belgesi gerçekse...

25 Ekim 2009 Pazar 01:50A+A-

Sonunda korkulan oldu, irticayla mücadele adı altında hükümete ve millete karşı komplo hazırlığını deşifre eden belge gerçek çıktı. Hiç lafı dolaştırmaya gerek yok. Bu gelişmenin çok önemli yansımaları olacaktır, olmalıdır. Yeni durumun doğuracağı sonuçları şöyle özetleyebiliriz.

Belge gerçekse ona eşlik ettiği ileri sürülen ihbar mektubunda yazılanlar da doğru demektir. Medyada yer alan haberlere göre ihbar mektubundaki subay, delillerin bilinçli biçimde karartıldığını söylüyor. Adaleti yanıltmayla birlikte suça iştirak gündeme geliyor. Komplo belgesinin altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek'in karargâhta yalnız olmadığı ve suç ortakları bulunduğu anlaşılıyor. Soruşturma bu kişileri ortaya çıkaracak şekilde genişletilmeli. Delilleri bizzat karartanlarla birlikte, buna göz yumanlar da sorgudan nasibini alacaktır.

İkinci önemli sonuç Genelkurmay Askerî Savcılığı'nın yaptığı soruşturmanın analiz edilmesidir. Konu kamuoyuna mal olduğu andan itibaren askerî savcılığın işlem ve açıklamaları eleştiri konusu yapıldı. Haklı eleştirilerdi, zira daha belgeyi görmeden karargâhta hazırlanmadığı yönünde 'kanaat' bildirildi. Tam beş gün sonra Albay Çiçek'in evinde arama yapıldı. Delilleri karartmak isteyen için beş gün yeter de artar bile. 'Savcılık suçsuzluğa baştan karar vermiş, sadece prosedürleri tamamlamaya çalışıyor' izlenimi hâkim oldu. Kovuşturmaya yer olmadığı kararının gerekçesi de kamu vicdanını yaraladı. Yetkili kriminal laboratuvarlarının 'imza Dursun Çiçek'in eli ürünü' raporları görmezden gelindi. "... Soruşturmanın sonucunu etkilemeyeceği değerlendirilerek şüphelinin askerî savcılık huzurunda verdiği imzaların daha önceki muhtelif belgelerdeki imzalarıyla örtüşmemesinin ayrıca incelettirilmesine gerek görülmemiştir." ifadeleri tam bir faciaydı. Şüphelinin incelemeye esas olmak üzere savcılık önünde verdiği imzayı farklı atması, yakalanınca yalan beyanda bulunması yok sayıldı. Başkaca belgeye gerek kalmadan normal bir savcı bu çelişkileri dikkate almak zorundadır. Yeni gelişme askerî savcılığın soruşturmayı bırakın hukuku, basit mantığa bile uygun yürütmediğini gösteriyor. Askerî yargının çağdaş hukuka ve temel demokratik ilkelere aykırılığı bir kere daha tescillenmiş oldu.

Üçüncü önemi sonuç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un içine düşürüldüğü durumdur. Basın toplantısı düzenleyip söz konusu belgeyi 'kağıt parçası' olarak niteleyen Başbuğ ters köşeye yatırılmıştır. Kişilerden bağımsız olarak hiç kimse Genelkurmay Başkanlığı makamını bu hale düşürme hakkına sahip değil. "Belgenin gerçek olduğu ortaya çıkarsa gereği yapılır" vaadinde bulunan Org. Başbuğ'un neyi kastettiğini yakında görürüz. Albay Çiçek'i feda etmenin yetmeyeceği aşikâr. Karargâhtaki suç ortakları ve delillerin karartılmasında dahli bulunan herkesin hesap vermesi kaçınılmaz.

Komplo belgesinin hedefindeki parti ve hükümetin başkanı olarak Başbakan Tayyip Erdoğan ilk tepkisinde başlangıçtaki duruşunu koruduğunu beyan etti. "Yürütme olarak bize ne düşerse onu sonuna kadar yapacağımızı söylediğimiz gibi, bundan sonra da yine aynı kararlılık içerisindeyiz. Akşam farklı, sabah farklı konuşmayı sevmem. Aslolan doğrular ortaya çıksın, gerçek ortaya çıksın. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletini hiç kimsenin zan altında bırakmaya hak ve salahiyeti yoktur. Böyle bir şeye de bizler asla aracılık edemeyiz.'' sözleri Erdoğan'a ait.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT