
“Kişi dostunun dini üzeredir”
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun” (Tevbe,119). “Kişi arkadaşının dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin” (Tirmizî, Zühd,45).
Kişi dostunun dini üzeredir
Zeynep Betül Erhun / Yenişafak
İnsan, arkadaşını kendisi seçer. Ancak Kur’ân ve hadis uyarıyor: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun” (Tevbe,119). “Kişi arkadaşının dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin” (Tirmizî, Zühd,45).
Hayatımızın her alanında olduğu gibi, bizleri dünya ve ahiret mutluğuna eriştirecek formülleri sunan güzel dinimiz, arkadaş seçimi ve hukuku konusunda da yol göstericimiz olmuştur. “Arkadaş seçiminde ölçümüz ne olmalıdır?” sorusunun cevabını Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizlere şöyle bildirir:
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe,119)
Bu ayet-i kerime mucibince emrin muhatabı olan insan, öncelikle kendisi Cenab-ı Hakk’a karşı gelmekten sakınmalı, doğru olmalı ve sonra Allah’a karşı gelmekten sakınan, doğru insanlarla beraber olmalıdır.
BİRBİRİYLE UYUŞANLAR KAYNAŞIR
Türlü ihtiyaçlar ile var edilen insan tek başına yaşamak için yaratılmamıştır. Onu kuşatan çevresi ile aktif veya pasif bir şekilde etkileşim halindedir. Akıp giden hayatın karmaşası içinde kendisini anlayacak, derdi olduğunda içini dökecek, sevinçli olduğunda onunla beraber bu sevincini paylaşacak insanlara ihtiyaç duyar. Elbette insanın aile efradı ve akrabaları ile bu duyguları paylaşması tabii bir durumdur. Çünkü onlarla Allah’ın takdiri sonucu kan ve nesep bağı ile bağlanmıştır. Ancak, kişi arkadaşını kendisi seçer. Zorunlu olarak değil, sırf kendi istediği için hayatına alır ve bağ kurar. Çünkü kalp öyle bir yerdir ki içerisinde kendisinden bir şeyler bulamadığı kişinin sevgisini barındırmaz.
Peygamber Efendimiz bununla ilgili şöyle buyurur: “Ruhlar bir araya gelmiş topluluklardır. Onlardan birbirleriyle uyuşanlar kaynaşır, uyuşamayanlar kaynaşamaz, ayrılır.” (Müslim, Birr,159)
MÜMİNLERİ BIRAKIP KAFİRLERİ DOST EDİNMEYİN
Bir Müslümanın arkadaş edinirken, kendisiyle inanç birliği olan ve kalbinde Allah korkusu taşıyan kimseleri seçmesi gerekmektedir. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şu ayetlerle bildirmektedir: “Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz...” (Âli İmrân, 28)
“Ey imân edenler! Yahudî ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar (gerektiğinde) birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden her kim onları dost edinirse, doğrusu o da onlardandır…” (Maide, 51)
“Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin.” (Maide, 57)
ARKADAŞINIZA DİKKAT EDİN
İnsan kiminle gezdiğine, kiminle oturup kalktığına, kiminle yarenlik yaptığına ve arkadaşlık kurduğuna dikkat etmelidir. Çünkü insanların hali birbirine geçicidir. İnsan insanın aynasıdır. Atalarımız boşuna dememiştir: “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim”
Nitekim Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Kişi arkadaşının dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.” (Tirmizî, Zühd,45)
MİSK KOKULU ARKADAŞLAR
Yine bu konu ile ilgili bir Hadis-i Şerif’te Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “İyi arkadaşla kötü arkadaşın hali, misk (güzel koku) satanla körük üfüren kimse gibidir. Misk satan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan satın alırsın ya da ondan güzel kokular duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü koku duyarsın!” (Müslim, Birr,146)
İşte bu Hadis-i Şerifle Efendimiz'in işaret buyurduğu gibi hayatımıza aldığımız insanlar mutlaka menfi veya müspet olarak bizi etkiler. Böyle dostluk ve arkadaşlıklar edinmeliyiz ki güven vermeli, güven almalı. Temeli sadece Allah’ın sevgisine dayanmalı, her haliyle Allah’ı hatırlatmalı. Bu şekilde hayatımıza değer katacak, kişiliklerimizi geliştirecek, iyiliğe çağırıp kötülükten sakındıracak arkadaşlara her daim ihtiyacımız vardır.
KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR
Müminler birbirini Allah için sever ve yakınlık kurarsa bu dostluk ebedi alemde de sürecektir. Ancak cehennem ehlinin bu dünyadaki dostluğu ahirette bir pişmanlık olacak, kötülükte yardımlaşanlar orada birbirini suçlayıp duracaklardır. Yine Peygamber Efendimiz’in buyurduğu gibi: “Kişi sevdiğiyle beraberdir” (Buhari, Edep,96)
ÜÇ ÇEŞİT ARKADAŞ
Üç çeşit arkadaş vardır;
1-Gıda gibidir sıklıkla ararsın;
2-İlaç gibidir ihtiyacın olduğunda ararsın;
3-Hastalık gibidir istemesen de o seni bulur.
Belki bu örnekler çoğaltılabilir. Ama asıl olan hayatımıza alacağımız insanları bazı elemelerden geçirerek tanımamız en doğru davranış olacaktır. Bu bizim körü körüne güven duyup sonra da hayal kırıklığı yaşamamızın önüne geçecektir.
Sevgili Peygamberimiz (sav), “Sevdiğini ölçülü sev belki bir gün düşmanın olabilir. Kızdığına da ölçülü kız belki bir gün dostun olabilir” buyurarak, hem sosyal hayatımız hem de beşerî ilişkilerimiz hususunda sınırlarımızı belirleyen ölçünün nasıl olması gerektiğinin en anlaşılır şekliyle altını çizmektedir. Arkadaşlık ve dostluk karşılıklı sevgi, saygı, iyi niyet ve özveri ile beslenir. Bu duygularla beslenmeyen birliktelikler arkadaşlık ve dostluk değildir, menfaate dayalı ilişkilerdir. Dolayısıyla menfaat bittiğinde aradaki bağ da ona bağlı olarak kopar.
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım
Sosyal hayat ve özel hayat ayrımını iyi yapmak, insanlarla iyi ilişkiler kurmak, bunu yaparken de her zaman Müslüman kimliğimizi muhafaza etmek bizim en önemli kriterimiz olmalıdır.
Sonuç olarak dünyada Allah için sevenlerin sevgisi bir rahmet, Allah için değil de başka sebeplerle birbirini sevenlerin sevgisi nedamet olacaktır. Bu itibarla, müşterek duygulara sahip olmayanların, tesâdüfî yakınlıklarının dostlukla alâkası yoktur.












HABERE YORUM KAT