1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Kerem ve savaş
Kerem ve savaş

Kerem ve savaş

Beş yaşındaki bir çocuğun aniden ailesini, yani güvenliğini ve acımasız dünyaya karşı ‘kalkanını’ kaybetmesinin nasıl bir şey olduğunu bir düşünsenize!

06 Mart 2025 Perşembe 22:51A+A-

Sara Serria’nın WeAreNotNumbers’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.

 

Bir çocuk anne babası için cennetten bir armağandır, tüm dünyaya sahip olduğunuzu hissettiren değerli bir parçadır ve onlar olmadan hayat aynı olmaz. Bu ebeveynlik mutluluğu Meryem ve Ala El-Haldî 'ye Kerem adında bir erkek çocuk sahibi olduklarında nasip oldu.

Rahat bir erken çocukluk dönemi

Kerem'in nispeten rahat bir hayatı vardı. Annesi Meryem zor bir çocukluk geçirmiş, 2008 yılında henüz 11 yaşındayken vefat eden babasının ardından babasız büyümüş.

Bu kayıp nedeniyle, annesi Kerem'in hayatını mümkün olduğunca dolu dolu geçirmek için elinden geleni yaptı ve yaşadığı zorlukları telafi etmek istedi.

Kerem, küçük bir adam gibi görünmesini sağlayan bir zekâyla akıllı bir şekilde büyüdü.

Haziran 2021'de Kerem'in, İlia adında bir kız çocuğuna ağabey olduğunu hatırlıyorum. Meryem onun için harika bir doğum günü partisi düzenledi. Yetenekli bir pastacı olarak muhteşem bir pasta yaptı ve odayı lezzetli yiyeceklerle doldurdu. Ancak mumu söndürme zamanı geldiğinde pastanın yarısının eksik olduğunu fark ettiler!

Bilin bakalım kim yapmış? Tabii ki doğum günü masasının altına saklanan ve pastadan dilimler aşıran Kerem'di.

Kerem oyuncakları, özellikle de Örümcek Adam ve Ninja Kaplumbağaları çok severdi. Babası Ala, onun geçimini sağlamak için çok çalışırdı ve Kerem'in dışarıda yemek yeme tutkusu da vardı.

Kerem büyükannesini (annesinin annesi) ziyaret etmeye bayılırdı, orada her zaman bir kral gibi muamele görür, her isteği yerine getirilirdi.

Kerem bir buğday başağı gibiydi, her zaman yeniden büyürdü. Savaştan önce onunla tanışmış olsaydınız, gözlerindeki umut ve yaşam parıltısını görürdünüz.

Çok küçük olmasına rağmen, gelecek için büyük fikirleri ve hayalleri vardı. İyi bir doktor olmayı ve dünyayı dolaşmayı arzuluyordu.

Okula başlıyorum ve savaş başlıyor

Kerem anaokuluna başladığında annesi çok heyecanlandı. Tüm okul ihtiyaçlarını hazırladı ve onu her gün hevesle okula gönderdi. 2023 yılında Kerem bir yaş daha büyüdü ve heyecanla hazırlık okuluna başladı.

İki ay sonra savaş patlak verdi ve dokunulmadık hiçbir şey kalmadı. Gazze'nin kuzeyi ağır bir şekilde bombalandı ve güneye taşınmaları için uyarılar yapıldı. Kerem'in ailesi güvende kalmak için Refah'a taşındı.

kerem2.jpg

Kerem, Han Yunus'taki bir göçmen kampında.

Ancak 27 Kasım günü saat 01.00'da İsrail uçakları Kerem'in ailesinin Gazze'nin güneyinde, Refah'ta sığındığı evi bombaladı.

Bomba aileyi yok etti, sadece Kerem ve amcası hayatta kaldı. Meryem, Ala, Kerem'in baba tarafından büyükannesi ve büyükbabası ve küçük kız kardeşi İlia da katledildi.

Bunu hayal edebiliyor musunuz? 5 yaşındaki bir çocuk aniden her şeyini kaybediyor: ailesini - güvenliğini ve acımasız dünyaya karşı kalkanını - özellikle de böylesine şiddet ve yıkımın olduğu bir zamanda.

Kerem ağır bir travma geçirdi. Uzun süre konuşamadı. Herkes onu teselli etmek için etrafında toplandı ama o hiçbir şey söylemedi. Zamanla birkaç kelime söylemeye başladı, ancak teyzesi Kerem'le her konuştuğunda o konuyu değiştirdi.

Bunun üzerine akrabaları onu korkutarak konuşturmaya çalıştı: “Eğer konuşmazsan, seni bizden alacaklar.” Sonunda Kerem konuşmaya başladı ve dehşet verici olayları anlattı.

Genç Kerem: “Uyumadan önce, yatmaya hazırlanmak için banyoya gittim. Oradayken patlamanın etkisiyle yere düştüm. Ambulans beni tek başıma götürdü ama siren sesi beni bir çizgi filmdeymişim gibi hissettirdiği için garip bir şekilde mutlu oldum.”

Ne olduğunu tam olarak anlayamamıştı, özellikle de bombalama sırasında gözlüklerini kaybetmiş olduğu için.

Büyükannesi ona üzülmemesini, çünkü ailesinin artık cennette olduğunu söylemiş.

O zamandan beri ne zaman bir şey alsa saklıyor ve “Bu kız kardeşim İlia için” diyordu. Tüm acılara rağmen Kerem asla unutmadı.

Ailesinin katledilmesinden üç ay sonra, büyükannesi bana Kerem'in yanına geldiğini, annesini gördüğünü ve peşinden koşmaya başladığını, “Anne Meryem! Meryem Anne!” Ama arkasını döndüğünde gördüğü o değilmiş.

Daha önce de belirttiğim gibi, Kerem akıllı bir çocuk. Her zaman büyükannesinden babasının numarasını aramasını isterdi; o da şöyle derdi: “Bu mümkün değil.” “Dene!” diye ısrar ederdi.

Bir gün telefon çaldığında Kerem'in gözleri sevinçle parladı ve bağırdı, “Belki de Babamdır! Belki de Babamdır!” Ama aslında diğer uçta hiç kimse yoktu.

Yine de pes etmedi. Büyükannesinden telefonu istedi, sosyal medya uygulamasını açtı ve annesine bir çiçek emojisiyle birlikte “Günaydın” diye bir mesaj gönderdi!

Belki, sadece belki, cevap verir.

Bu çocuk her zaman telefonda ailesiyle birlikte eski videolarını izlemek istiyor. Onları izlediğinde her ayrıntıyı tarif edebiliyor.

Ne kadar yürek parçalayıcı bir hüzün! Gazze'deki çocuklar yetişkinlerin bile dayanamayacağı acılar yaşıyor. Yaşadıkları acılara dair sayısız örnekler var.

Ailesini kaybeden tek çocuk o değil

Kerem'in arkadaşı Cihad da babasını kaybeden bir başka çocuk. Babası, Şubat 2024'te Kuveyt Çemberi'nde çocuklarını doyurmak için un almaya çalışırken işgal güçleri tarafından öldürüldü: Kan kaybından ölmeye terk edildi.

Ölmeden önce çığlık atarak yardım istedi ancak yardım etmeye çalışanlar da vuruldu. Sonunda ailesi onu alıp gömmeyi başardı. Henüz 7 yaşında olan Cihad babasına sarıldı ve “Çok üşümüştüm ama babama sarıldığımda kalbim ısındı” dedi.

Aman Allah’ım, 7 yaşındaki bir çocuk nasıl böyle bilgece konuşabilir? Dünya nerede? Özgür insanlar nerede?

Dayanılmaz sorular

Kerem'e dönersek, hayatındaki tüm güzel şeyleri kaybetmiş bir çocuk. Oyun oynamak istediğinde eline bir top alır ve babasının resmiyle oynamaya çalışırdı.

Bir keresinde, ailesinin şahadetinden bir yıl sonra, bir akrabasının evinde kolanın tadına bakmış. Tadına baktığında gözleri yaşarmış ve “Aman Allah’ım, bu Babam Ala'nın getirdiği kolanın aynısı” demiş.

İnsan başkasının yemeğini annesininkiyle nasıl kıyaslayabilirdi ki? Kerem, “Meryem annemin yemeği gibi ama onunki daha lezzetli ve daha güzel” derdi.

Kerem bu trajik durumlara daha ne kadar dayanabilir? İçindeki duygu selini nasıl kontrol edebilir? Kerem'in sorumluluğunu şimdi kim üstlenecek? Küçük ailesini, sıcacık evini ve hatta gözlüklerini kaybeden Kerem!

Tüm dünya devletlerinin desteklediği bir ordunun bu korkunç savaşta, savaşın tüm etik kurallarını hiçe sayması nasıl mümkün olabilir?

Yine de, ne olursa olsun hiçbir ordu çocuklarımızın paramparça olmuş kalpleri karşısında zafer kazanamayacaktır.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum