
Kalplerin, idrak ve değerlerin ölümü üzerine bir ‘Endülüs ağıtı'/ mersiyesi'nin anlattıkları...
Selahaddin E. Çakırgil, “Endülüs Mersiyesi” üzerinden İslâm medeniyetinin tarih boyunca yaşadığı yükseliş ve çöküş döngüsünü, bugünün manevi çoraklığına bir uyarı olarak yorumluyor.
Selahaddin E. Çakırgil/Haksöz Haber
Kalplerin, idrak ve değerlerin ölümü üzerine bir ‘Endülüs ağıtı'/ mersiyesi'nin anlattıkları...
Geliniz, bugün söze, herkes kendi yolunda gider, biz de 'Yolcu yolunda gerek' diyerek Endülüs'le ve 'Endülüs'e Ağıt' mersiyesi ile başlayalım; fizikî bedenleri milyonlarca yıldır akıp giden hayat ırmağının içinde yok olanlar için değil, ezelden ebediyete kadar hep var olacak zıt kutuplar dünyasında sahip olduğumuz kendi aslî değerlerimizin meselelerini , bu Endülüs Mersiyesi'nin mesajlarından da anlamaya çalışalım.
Ancaak, önce Müslümanların 8 asra yakın bir süre devam eden Endülüs hâkimiyeti ve medeniyeti üzerine birkaç kelâm edelim. Tarih, ezelî bir tekerrürdür, nice firavunlar geldi geçti; yine de ders alınsaydı, tekerrür mü ederdi?










