
İsrail medyası Suriye'deki sömürgeci toprak gasplarını nasıl normalleştiriyor?
Dünya, Tel Aviv'in Hermon Dağı'nın stratejik zirvesi de dâhil olmak üzere daha fazla toprak ilhak etme girişimlerini reddetmelidir.
Wesam Sharaf’ın MEE’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber için tercüme edilmiştir.
İsrail 1967'de Suriye'ye ait Golan Tepelerini işgal ettiğinden beri bu bölgeyi büyük bir stratejik kale olarak görüyor.
Golan, İsrail'in güvenliği, kaynaklarının geliştirilmesi ve su temini için hayati önem taşırken, aynı zamanda Suriye ile gelecekte yapılacak barış görüşmeleri için de önemli bir pazarlık kartını oluşturuyordu.
Takip eden yıllarda İsrail barış görüşmeleri ve işgal altındaki Golan Tepeleri'nden çekilme iradesi konusunda kararsız kaldı. Birkaç İsrail başbakanı barış ve normalleşen diplomatik ilişkiler karşılığında bir çekilme planı üzerinde anlaştı.
Ancak işgal bugün de devam ediyor ve Esed rejiminin düşmesinden bu yana İsrail daha da fazla toprak ele geçirdi.
En önemli ödüllerden biri her zaman Hermon Dağı olmuştur. Aralık ayında İsrail, Suriye'nin deniz seviyesinden 2,800 metreden fazla yükselen en yüksek zirvesini ele geçirdi.
Birçok İsrail medya kuruluşu yeni “ödülü” tanımlamak için kullanılması gereken terminolojiyi tartıştı ve açık bir ilhak niyetine işaret etti. Bazıları hatalarını fark etmeden önce “Suriye Hermonu” olarak adlandırdı.
Kullanılan terminolojinin İsrail'in sömürgeci arzularına hizmet etmesi gerektiği anlaşıldıkça, Siyonist lider Zeev Jabotinsky'nin bir asır önce yazdığı bir şiire atıfta bulunan “Hermon Tacı” ve hatta “Siyon” gibi yeni öneriler ortaya çıktı.
Amaç açıktı: Hermon Dağı'nı Suriyeli kimliğinden koparmak ve Siyonistlerin bu stratejik zirveyi ele geçirdiğini teyit etmek.
Sömürgecilik ve yayılmacılık
Bu dili kullanan sadece medya kuruluşları değil. Turizm acenteleri “İsrail'in en yüksek zirvesine” yürüyüş için bilet satıyor ve bir tanesi parantez içinde ekliyor: “eski adıyla Suriye Hermonu”.
Sömürgecilik ve yayılmacılık mevcut İsrail hükümetinin temel politikalarıdır. İsrail ordusu tarafından işgal edilen her toprak parçası, medya ve hükümet tarafından komşu ülkeler ve halklar dikkate alınmadan ve olası sonuçları tamamen inkâr edilerek kutlanmaktadır.
İsrail, Suriye'nin yeni topraklarını işgal etmesini meşrulaştırmaya çalışma zahmetine bile girmedi. Meşru müdafaa iddiaları geçerli değildir, zira İsrail on yıllardır bu bölgeden gelen saldırılarla karşılaşmamıştır. Tel Aviv, genişletilmiş işgalin “önleyici” bir savunma mekanizması olduğunu belli belirsiz savunsa da, gerçek şu ki, yasadışı bir şekilde daha fazla toprak ele geçirerek Suriye'yi küstahça kışkırttı.
Geçtiğimiz ay Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail'in yeni kurulan Suriye ordusunun Şam'ın güneyinde herhangi bir yerde faaliyet göstermesine izin vermeyeceğini açıklarken, kendi ordusunun da süresiz olarak orada kalacağı sözünü verdi. Haftalar önce de Savunma Bakanı Israel Katz, İsrail ordusunun “güvenliği sağlamak” için açıklanmayan bir süre boyunca Hermon Dağı'nda kalacağını söylemişti.
Bu açıklamalar, başta Hermon Dağı olmak üzere Suriye'nin güneyindeki bazı bölgeleri kalıcı olarak işgal etme ve ardından ilhak etme niyetini açıkça ortaya koyuyor.
Suriye'nin geçici hükümeti resmi bir yanıt vermemiş olsa da, birçok bölgesel lider İsrail'i geri çekilmeye ve 1974 ateşkes anlaşmasına saygı göstermeye çağırdı.
İsrail'in eylemleri - başka bir ülkeyi tek taraflı olarak kalıcı bir şekilde işgal etmesi - uluslararası hukuka göre yasadışıdır. Bu yeni işgal, yeni bir silahlı çatışmanın değil, daha ziyade aşırılık yanlısı bir hükümetin sömürgeci ve yayılmacı zihniyetinin sonucudur.
Suriye'nin yeni hükümeti, ülke Esed sonrası dönemde yeniden inşa edilmeye çalışılırken İsrail'le karşı karşıya gelmekten çekinirken, İsrail'in yeni toprak gaspları yasadışı bir zorbalık taktiğidir ve uluslararası toplum bu hamleleri genel olarak reddetmelidir.
Bölgenin istikrarı “yeni Suriye’nin” istikrarına bağlıdır. Dünya barışa yönelik tüm çabaları desteklemeli ve her türlü dış ihlali reddetmelidir.
* Wesam Sharaf, işgal altındaki Suriye'nin Golan Tepeleri'nde bulunan Ayn Kiniye den bir avukattır. Hayfa Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olmuştur.
HABERE YORUM KAT