
İsrail, insanlığın en iyilerini öldürdüğü için cezalandırılmalıdır
Gazze'deki sağlık görevlisi katliamı modern tarihin en büyük insani yardım çalışanı katliamıdır. Mohamed Duar, İsrail'in bundan sorumlu tutulması gerektiğini vurguluyor.
Mohamed Duar’ın The New Arab’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.
Filistin Kızılay Derneği (PRCS) sekiz acı dolu gün boyunca aynı akılda kalıcı sözleri tekrarladı: “Akıbetleri bilinmiyor”.
Sekiz gün boyunca hararetle aradım, haber sayfalarını güncellemeler için yeniledim, umutsuzca cevaplar aradım. Sadece tanıklık etmekle yetinemeyiz. İnsanlığın iyiliği için en büyük bedeli ödeyen Mostafa Khufaga, Saleh Muamer, Ezzedine Shaath, Mohammad Bahloul, Mohammed Al-Heila, Ashraf Abu Labda, Raed Al-Sharif ve Rifat Rıdvan'ı onurlandırmalıyız.
Kurallar her yerde vardır, savaşta bile. Uluslararası kurallara dayalı düzen, savaşta bile insanlığın galip geleceği vaadi üzerine kurulmuştur. Yaralılar tedavi edilecek ve hayat kurtaran insanlar korunacak, kasıtlı olarak hedef alınmayacaktı.
Ancak Gazze'de bu vaat yerle bir oldu. Sekiz PRCS çalışanının katledilmesi yalnızca bir savaş suçu değil, uluslararası insancıl hukukun ve adaletin özüne yönelik bir saldırıdır. İnsanlığın kendisine yönelik bir saldırıdır ve en karanlık saatlerimizden birine işaret etmektedir.
İlk müdahale ekipleri yaralılara ve savunmasız kişilere ulaşmak için büyük riskler almaktadır. Ancak PRCS, Ekim 2023'ten çok önce İsrail güçleri tarafından engellenmiştir. İsrail tankları geçişlerini engelliyor ve kontrol noktaları onları girişlerini geciktirmek ve aramalardan geçmeye zorluyor - dünyadaki başka hiçbir ambulans araçlarının karşılaşmadığı engeller.
23 Mart 2025'te, PRCS ekiplerinin Refah'ta kuşatıldığı haberi ilk duyulduğunda zaman dondu. Kalp atışlarım hızlandı, endişem arttı ve yine de, vahşet üstüne vahşete tanık olduktan sonra, hiçbir şey beni saracak olan ezici keder ve yasa hazırlayamazdı.
Filistinliler olarak, sürekli bir keder ve yas durumuna hapsolmuş durumdayız. İsrail ateşkesi tek taraflı olarak bozmuş ve Filistinlilere yönelik soykırımının boyutlarını arttırmıştı. Cesaretlenerek en kötü korkularım arttı ve sekiz gün sonra “duyduğum gerçek” beni paramparça etti.
Hayal edebileceğimden çok daha kötüydü. Sekiz kahraman PRCS gönüllüsü, sağlık çalışanlarına, Cenevre Sözleşmelerine ve Uluslararası İnsancıl Hukuka doğrudan yapılan bir saldırıda vahşice katledildi. Yakın mesafeden vurulmuş, toplu bir mezarda kumun altına gömülmüş ve bazılarının elleri bağlı halde bulundular. Dört ambulans tahrip edildi. Yanlarında altı Gazze Sivil Savunma mensubu ve bir BM çalışanı yatıyordu.
Bu, modern savaşta insani yardım çalışanlarına yönelik en büyük katliamdır.
Ekim 2023'ten bu yana PRCS'nin 30 üyesi öldürüldü. Acil bir duruma her müdahale ettiklerinde hedef olduklarını biliyorlar. Evlerinden gülümseyerek ayrılıyorlar ve bazıları asla geri dönemiyor - kendi ambulanslarında öldürülüyorlar.
Yine de insanlığın iyiliği için dayanıyorlar.
Rıfat Rıdvan'ın kendi ölümünden önce katliama ilişkin kaydettiği görüntüler beni derinden sarstı. Kaderlerini bilen sağlık görevlileri, Müslümanların iman beyanı olan Kelime-i Şehadet'i okudular.
“Beni affet anne. Anne, beni affet. Bu benim seçtiğim yol. İnsanlara yardım etmek için. Affet beni anne. Allah rızası için, bu yolu sadece insanlara yardım etmek için seçtim. Affet beni.”
Beni yıkan buydu. Ham, iç burkan gerçek. Söyleyecek söz yok.
Hassan Hosni Al-Hilla o gece nöbet tutamayacak kadar hastaydı, bu yüzden 21 yaşındaki oğlu Mohammad nöbeti devraldı. Bilmiyordu ki, bu onun son nöbeti olacaktı.
Soruyorum: PRCS'deki kadın ve erkeklerin -çoğu zaman tüm aileler birlikte gönüllü oluyor- Gazze'nin geri kalanıyla aynı acımasız koşullara katlanıp, soykırımcı bir orduya karşı acil ve hayat kurtarıcı bakım sağlamak için hayatlarını riske atmalarından daha özverili ne olabilir?
Kızılhaç ve Kızılay umut, koruma ve insanlığın evrensel sembolleridir. Barış ve çatışma sırasında tarafsızlığın ve korumanın uluslararası kabul görmüş amblemleridir. İnsani yardım çalışanlarının güvenliğini garanti altına almayı amaçlarlar. Ancak, İşgal Altındaki Filistin Topraklarında, PRCS sürekli olarak hedef alınmıştır.
Tarafsızlık tartışmalı bir kavram olmaya devam etse de, insani yardım çalışanlarının bu gibi krizlerde yardım ulaştırabilmeleri ve erişimlerini sürdürebilmeleri için hayati önem taşımaktadır.
Geçtiğimiz Kasım ayında, Sydney Barış Ödülü Jürisi ve Konseyi'nin bir üyesi olarak, Sydney Barış Ödülü'nü Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu ve Komitesi'nin 16 milyonluk gönüllü ve personel ağına gururla verdim. 2024 Ödülünü verirken Jüri, en tehlikeli koşullarda faaliyet gösteren, saldırıya uğrayan, işkence gören veya zorla kaybedilen, ambulansları ve tesisleri hasar gören veya tahrip edilen Kızılhaç ve Kızılay Derneklerini özellikle takdir etmiştir. Jüri, onların cesaretini, kararlılığını ve direncini onurlandırmaya kararlıydı.
PRCS, Uluslararası Af Örgütü ve BM Özel Raportörü Francesca Albanese'nin soykırım olarak tanımladığı İsrail'in acımasız bombardımanına, yerinden edilmeye ve açlığa maruz kalan Gazze'deki iki milyon kadın, erkek ve çocuğa hayat kurtarıcı yardım sağlamak için gece gündüz çalışmaktadır.
Acil Tıp teknisyeni Hanadi, meslektaşlarının gülümseyerek ayrıldıklarına, ancak kendi ambulanslarında öldürülmüş olarak geri döndüklerine tanık olduğunu söylüyor. Ne zaman bir göreve çıksalar hedef olduklarını biliyor. Saldırıya uğrayan bir bölgeyi ziyaret ettiklerinde, kendilerinin de saldırıya uğrayabileceklerini biliyorlar.
Ambulanslarının ve üniformalarının üzerindeki Kızılay sembolü onların korunmasını garanti altına almalıdır. Asla hedef olmamalıdırlar.
Cenevre Sözleşmeleri ve Uluslararası İnsancıl Hukuk, siviller ile düşman savaşçılar arasında ayrım yaparak savaş kurallarını belirler. Ancak İşgal Altındaki Filistin Topraklarında uluslararası hukuk defalarca çiğnenmiştir - dehşet üstüne dehşet, savaş suçu üstüne savaş suçu.
Siviller, insani yardım görevlileri, sağlık çalışanları ve gazeteciler özel olarak korunmaktadır, ancak Gazze'de hiç kimse ve hiçbir yer güvende değildir. Evler, okullar, sığınaklar, hastaneler ve ibadet yerleri saldırıya uğradı ya da tahrip edildi.
Bir zamanlar Ekim 2023'te Al-Ahli Hastanesi'ni kimin vurduğunu tartışırken, bugün Gazze'deki tüm sağlık sistemi çökmüş durumda.
Dahası, Kemal Advan Hastanesi Başhekimi Dr. Hüsam Ebu Safiye halen hapiste tutulmaktadır.
Adalet talep etmeliyiz. Modern tarihin en utanç verici dönemlerinden biri olan Gazze'deki sağlık çalışanlarının katliamının faillerinin hesap vermesini sağlamalıyız. Mahkemeye çıkarılmalı ve adaletle yüzleşmelidirler.
Kızılhaç ve Kızılay amblemlerini savunmalıyız. Bizleri en iyi şekilde temsil eden cesur ve özverili ekipleri korumalıyız. Uluslararası İnsancıl Hukuku ve Cenevre Sözleşmelerinin vaatlerini yerine getirmeliyiz çünkü insanlığın iyiliği için başarısız olmayı göze alamayız.
*Mohamed Duar, Sydney Barış Ödülü Jürisi ve Konseyi üyesidir. Aynı zamanda Uluslararası Af Örgütü Avustralya'nın İşgal Altındaki Filistin Bölgesi Sözcüsüdür. Sydney Üniversitesi'nden İnsan Hakları Yüksek Lisans derecesine sahiptir.
HABERE YORUM KAT