
İsrail Gazze'de başaramadığını Batı Şeria'da başarabilecek mi?
Nehirden denize kadar Filistinliler boyun eğmeyi reddediyor. Bu savaş bitene kadar topraklarımızda kalacağız.
Fareed Taamallah’ın Middle East Eye’da yayınlanan yazısı Haksöz-Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Hamas ve İsrail arasında Gazze'de ateşkes ve rehine takası anlaşması geçen hafta açıklandığında Filistinliler olarak rahat bir nefes aldık.
Hem Gazze'de hem de işgal altındaki Batı Şeria'da Filistinliler, soykırımı durdurmak için uzun zamandır beklenen bu anlaşmanın tamamlanmasından büyük bir sevinç duydu. Bu, işgalci ordunun halkımızı yenme ve boyun eğdirme konusundaki başarısızlığını temsil ediyordu. Filistinli mahkûmların serbest bırakılması bizi çok sevindirdi.
Ancak bu sevincimiz, İsrail'in soykırım ve yerinden etme senaryosunu işgal altındaki Batı Şeria'da da tekrarlayacağı korkusuyla gölgelendi.
İlk işaretler, Gazze'ye yönelik savaşın durduğu andan itibaren yoğunlaşmaya başlayan şiddetli tehditlerdi.
İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'da halkın sevinç gösterilerini bastırmak amacıyla kutlamalara karşı sıkı tedbirler alırken, hareket özgürlüğümüzü de engelledi.
Ancak bu tehditler bizi Ramallah'ta saatlerce beklemekten ve aşırı soğuğa rağmen serbest bırakılan mahkûmları karşılamaktan alıkoymadı. Onları büyük bir sevinçle karşıladık.
İsrail bu karşılamayı engellemek için aşırı önlemler aldı. Askerler sevdiklerine kavuşmak için bekleyen kalabalığa göz yaşartıcı gaz ve ses bombaları atarak saldırdı ve Ramallah çevresindeki yolları kapattı.
Bunun sonucunda serbest bırakılan bazı mahkûmlar hapishane dışındaki ilk gecelerini kontrol noktalarında aileleriyle birlikte aşırı soğuğa maruz kalarak geçirmek zorunda kaldılar - görünüşe göre bu yapılanlar sadece İsraillilere mahsus olan, neşemizi söndürmeyi amaçlayan sadistçe bir önlem.
O zamandan bu yana İsrail güçleri işgal altındaki Batı Şeria'ya yönelik kuşatmalarını sıkılaştırarak Filistinlilerin yaklaşık 900 askeri kontrol noktası ve kapıdan geçişini felç etti.
İsrail ordusu Cenin'de halen devam etmekte olan büyük bir operasyon başlatırken, hükümet de Batı Şeria'nın büyük bölümünü ilhak etme hedefinin bir parçası olarak yerleşim faaliyetlerini yoğunlaştırma planlarını açıkladı. Bu durum ABD'deki Trump yönetiminin onayıyla gerçekleşebilir.
Yerleşimciler işgal altındaki Batı Şeria'da da saldırılarını arttırmakta, yakın zamanda Funduq kasabasında gördüğümüz gibi İsrail ordusunun koruması altındaki evleri, araçları ve Filistinlilere ait çiftlikleri yakmaktadır. Bu yapılanlar, göreve geldikten sonraki ilk icraatlarından birinde aşırılık yanlısı yerleşimcileri hedef alan yaptırımları iptal eden ABD Başkanı Donald Trump tarafından da teşvik edilmektedir.
Ayrıca Gazze'de ateşkesin yürürlüğe girmesinden hemen önce İsrail Savunma Bakanı IsraelKatz, idari gözetim altında tutulan yerleşimcileri serbest bırakma planlarını açıkladı.
İsrail, Cenin'de “kapsamlı ve önemli” olarak nitelendirdiği operasyonun amacını “terörizmi yenmek” olarak açıkladı. Ancak açıkça ilan edilmeyen gerçek hedef bizim için açıktır: ‘Filistinlileri Batı Şeria'yı terk etmeye zorlamak.’
İsrail'in vahşi saldırıları, her şeyden önce, Gazze'de ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından Filistinlilerin kalplerinde doğan sevinci ve umudu - direncimizin kanıtı - yok etmeyi amaçlıyor. İsrail'in işgalci yetkilileri Batı Şeria'da yeni bir savaşı körükleyerek Filistinlilerin zaferine dair her türlü imajı silmeye çalışıyor.
İsrail bu saldırıyla Filistinlileri topraklarındaki Siyonist projenin genişlemesine karşı çıkmayı düşünmekten bile caydırmak istiyor. Tıpkı Gazze'de gördüğümüz gibi ayrım gözetmeksizin öldürme ve yerinden etme yoluyla ve ilmiği sıkılaştıran ve Filistinlileri terk etmeye zorlayan yeni güvenlik önlemleri uygulayarak onları baskı altına almaya çalışıyor.
Geçenlerde Ramallah'tan memleketim Kira'ya giderken yerleşimci gruplar tarafından dikilen büyük reklam panoları gördüm: Bir tanesinde Gazze'de yerinden edilmiş Filistinlilerin bir resmi eşliğinde “Filistin'de gelecek yok” yazıyordu. İsrail'in aşırı sağcı hükümeti tarafından da desteklenen mesaj, Batı Şeria'daki Filistinlilerin de gönüllü olarak ayrılmadıkları takdirde benzer bir kaderi paylaşacakları yönünde.
Aynı zamanda, İsrail apartheid gerçekliğimizi daraltıyor, bizi küçük kentsel alanlara hapsederken yerleşimcilerin toprağı ve yolları kontrol etmesine izin veriyor. Bu tür politikalar Filistin Yönetimini zayıflatmayı ve nihayetinde siyasi rolünü ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, koalisyon hükümetine tutunarak, Gazze ateşkesini protesto eden aşırılık yanlısı maliye bakanı BezalelSmotrich'i, işgal altındaki Batı Şeria'da kendi savaşını başlatmasına izin vererek ödüllendiriyor. Ancak İsrail Gazze'de işlediği suçları ve yarattığı yıkımı burada da tekrarlasa bile, Filistin halkını hizaya sokmada - orada başarısız olduğu gibi - kaçınılmaz olarak başarısız olacaktır. Gazze'de olduğu gibi, “savaşın sonlanmasına” gururla tanıklık etmek için topraklarımızda kalacağız.
*Fareed Taamallah, Ramallah'ta yaşayan Filistinli bir gazetecidir. Kendisi bir çiftçi, siyasi ve çevre aktivistidir.
HABERE YORUM KAT