
İşgal çetesinin Gazze'yi yok etmesine seyirci kalan herkes suçludur!
Filistinliler acı çekerken, dünya İsrail'i “uluslararası insancıl hukuku” ihlal ettiği için sorumlu tutmuyor.
Ahmed Abu Artema, Filistinli bir gazeteci ve barış aktivistidir. 1984'te Refah'ta doğan Abu Artema, Al Ramla köyünden bir mültecidir. “Organize Kaos” adlı kitabın yazarıdır.
Ahmed Abu Artema’nın MEE’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber için tercüme edilmiştir.
Ahmed Abu Artema /Middle East Eye
İsrail'in Gazze'yi yok etmesine seyirci kalan herkes suçludur!
İsrail'in Gazze'de 19. ayına giren soykırımı kuşatma altındaki bölgede tüm yaşamı yok etmeyi ve hayatta kalmanın temellerini ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Gazze'de insanlar füze saldırıları, hastalıklar, açlık ya da çökmüş sağlık sistemi nedeniyle ölebilir; çünkü ıstırap bedeni zayıflatır ve onu ele geçirir.
Gazze'de her yol ölüme çıkıyor. Ölüm o kadar sık ve tanıdık hale geldi ki Filistinliler aynı anda birden fazla ölümle karşı karşıya kalabiliyor; açlıktan ölmemek için yardım mutfaklarının önünde kuyruklar oluşuyor, ancak beklerken İsrail uçakları tarafından bombalanıyorlar.
Bu durum en son güneydeki al-Mawasi bölgesinde yaşandı ve bir gönüllü Middle East Eye'a şunları anlattı: "Çocuklara yiyecek dağıtmakla meşguldüm ve göz açıp kapayıncaya kadar her şey alt üst oldu. Her yer kanla doldu, çocukların ve kadınların çığlıkları ve feryatları yükseldi, yemek dolu tencereler dağıldı ve mutfak bir ateş topuna dönüştü."
Yerel basında çıkan haberlere göre savaşın başladığı Ekim 2023'ten bu yana İsrail Gazze'de 26 aşevini ve 37 yardım dağıtım merkezini hedef aldı.
Bu mutfaklar genellikle mercimek, fasulye ve pirinç gibi temel gıdalarla sınırlı, düşük kaliteli yiyecekler sağlarken, Filistinlilerin bir tabak yemek için uzun kuyruklarda saatlerce beklemeye razı olması Gazze'deki insani felaketin derinliğinin bir kanıtı.
Pek çok aile asgari düzeyde gıda temin etme imkânını bile kaybetmiş durumda. Bu kalabalık mutfaklar açlıktan korunmak için son sığınakları haline geldi.
Felç edici abluka
Kargaşa ve kaos Ocak ayında beş yaşındaki Abdul Rahman Nabhan'ın Nuseirat kampındaki bir barınakta kaynayan yemek kazanına düşmesi gibi yeni trajedilere yol açtı. Ciddi yanıklara maruz kalan çocuk daha sonra aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetti.
Yemek mutfakları İsrail'in imha savaşının başlamasından bu yana Gazze'nin dört bir yanına yayılmış durumda. Bu mutfaklar yaygın yoksulluk ve açlığı hafifletmeyi amaçlayan gönüllüler ve hayırsever kuruluşlar tarafından işletiliyor ancak İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ve temel gıda maddelerinin girişini kısıtlayan abluka nedeniyle bu hizmeti sunmaları engelleniyor.
Oxfam'ın bölgesel politika sorumlusu Bushra al-Khalidi MEE'ye yaptığı açıklamada, “Çocuklar günde bir öğünden daha az yemek yiyor ve bir sonraki öğüne ulaşmak için mücadele ediyor” dedi. “Herkes sadece konserve yiyeceklerle hayatta kalmaya çalışıyor... Yetersiz beslenme ve kıtlık benzeri koşullar Gazze'de şüphesiz yayılıyor.”
Açlığın erkek, kadın ve çocuk demeden tüm bir nüfusa karşı siyasi baskı aracı olarak kullanılmasının hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Ancak aşırı sağcı bakanlar Gazze'ye “bir gram gıda ya da yardım” girmesine izin vermeyeceklerine dair soykırımcı söylemlerini yoğunlaştırırken İsrail bu politikayı cezasızlıkla sürdürmektedir.
İsrail, dünyanın uluslararası hukuku ve insani ilkeleri ihlal ettiği için kendisini sorumlu tutacak ciddi bir iradeden yoksun olduğunu gördü. Müttefikleri Gazze'deki toplu cezalandırma politikasına karşı kesin bir tavır almış olsalardı, İsrail çıkarlarının ve uluslararası ilişkilerinin zarar görmesinden korkarak bir ölçüde geri adım atmak zorunda kalacaktı. Ancak bu hiçbir zaman gerçekleşmedi.
Dolayısıyla Gazze'nin açlıktan kırılmasından sorumlu olan tek taraf İsrail değildir. İsrail'i ekonomik, siyasi ya da askeri olarak herhangi bir şekilde desteklemeye devam eden herkes bu suçu paylaşmaktadır.
Sessiz kalarak Siyonist savaş suçlularına suçlarında daha da ileri gitmeleri için yeşil ışık yakan herkes de bu suçu paylaşmaktadır.








HABERE YORUM KAT