1. YAZARLAR

  2. Ferhat Kentel

  3. İnsanlık onuru
Ferhat Kentel

Ferhat Kentel

Yazarın Tüm Yazıları >

İnsanlık onuru

12 Şubat 2011 Cumartesi 15:52A+A-

Mübarek televizyonda konuşuyor. “Bütün onuruyla konuştuğunu, vatanı için yaşadığını, Mısır’ın bağımsızlığı için, Mısır’ın onuru için çalıştığını, herşeyi Mısır için yaptığını” anlatıyor. Bol miktarda “Mısır’ın yüksek menfaatlerinden”, “Mısır’ın 7000 yıllık kimliğinden, özünden” bahsediyor. Arada tehlikelere karşı uyarıyor: “Yabancı müdahalesi”, “hep dışarıdan kışkırtanlar”! Ve “Mısır’ın menfaatleri için sorumluluklarını taşıyacağını”, “onurlu bir şekilde hayata devam edeceklerini” duygulu duygulu anlatıyor.

Arkasından Mübarek’in bir başka versiyonu Ömer Süleyman çıkıyor; Tahrir Meydanı’ndaki insanları, “genç kahramanları” evlerine dönmeye çağırıyor, “Mısır’ın sizin çalışmanıza ihtiyacı var!”, “birlikte yürüyelim, geleceği birlikte yaratalım” vs. vs...

Satır aralarında silahlı kuvvetlere atıflar var. Belli ki “kaosu ortadan kaldırmak”, “düzeni tesis etmek”, “istikrarı sağlamak”, “memleketin onurunu korumak” gibi o çok bilindik, o çok “yüce değerlere” gönderme yapılarak Tahrir Meydanı’ndaki milyonları tehdit ediyorlar. Bol miktarda Mısır, Mısır’ın “onuru”... “Vatan, Millet, Nil Nehri” jargonuyla...

Ve Tahrir Meydanı’nda insanlar, insan dalgaları... Canlı yayında devrim izliyoruz...

Yirmi yıl önce de ABD’nin Irak’a saldırısını sanki havai fişek gösterisi izler gibi seyretmiştik. Canlı yayındı, ama insan yoktu o görüntülerde... O zaman ekranlarda göremediğimiz insanların onurları ayaklar altına alınıyordu.

Bugünkü görüntüler ise sadece insanlara dair... Bugün Mısır’ın “onurundan” bahseden tepeye çöreklenmiş kastın ve bu kastın içine yerleşmiş, “vatanın onurunu” yani aslında “kendilerini” kurtarmak için herşeyi, başta insanları feda edebilecek parazitlerin, Mübarek ve Mübarekgillerin anlayamayacağı “insanın onuruna” dair...

Bu insanlar, “devlet”, “devletin kutsalları”, “devletin onuru” gibi “ulvî” görünümlü kurguları falan değil; bütün sadeliği, sıradanlığı ve karmaşıklığıyla insanı anlatıyorlar.

Mısır halkı, Mısırlı insanların en sıradan talepleri dünyanın dört bir köşesindeki biz sıradan insanları, insanlık onurunun ne kadar temel olduğunu düşündürüyor. Hızlandırılmış bir kurs gibi... İktidar ilişkilerinden kurgulanıp çıkan, daha sonra tek doğru olarak ezberlenen ve de kutsallaşan lafları bir kenara bırakarak, bütün karmaşıklıkları basitleştirerek...

Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, laikiyle Mısır halkı dünyaya ders veriyor, umut veriyor. İnsanlık onurunun herşeyin üzerinde olduğunu gösteriyor.

Türkiye adlı bu topraklarda yaşayan insanlar olarak bizim de artık, şimdiye kadar kutsal resmî ideolojimiz vasıtasıyla bakmayı reddettiğimiz, sırtımızı döndüğümüz “Doğu’ya” yüzümüzü çevirmemizin zamanı geldi. Çünkü “Batı’nın doğusu” yani “bağımlı değişken” olarak kabul edilmiş bir coğrafya, bugün yepyeni bir tarihselliğe, yepyeni bir referans dünyasına işaret ediyor.

Fazla lâfa gerek yok; çok basit dersler çıkıyor buradan: “devletin onuru için” insanlara işkence etmeyeceksin; “güvenlik” gerekçesiyle insanları yerlerinden yurtlarından etmeyeceksin; çocuklara işkence yapıp, sonra da “sopayla dövmek işkence sayılmaz” demeyeceksin; çocukların kafasını dipçiklerle kırıp, arkasından “çok gergindim” demeyeceksin; başı örtülü diye insanları aşağılamayacaksın; hafızası senden farklı diye Ermenileri susturmayacaksın; yıllardır travma üzerine travma yaşatıp, köy meydanlarında aşağıladığın yaşlı Kürt kadın ve erkeklerin, devlet eliyle kaybedilenlerin hesabını soranları dinleyeceksin; hukuk adı altında devletin ideolojisini deli saçması gerekçelerle yargıladığın insanlara dayatmayacaksın; şiir okuduğu için insanları deliğe tıkmayacaksın; Kıbrıslıları aşağılamayacaksın; orduyla tehdit etmeyeceksin; Silivri’dekiler için adalet isterken, Mutki’de yargılamanın y’sini göremeden toprağın altına gömülen insanları gözardı etmeyeceksin; bu memleketin insanı değil diye, rengi siyah diye Festus Okey’i karakollarda öldürmeyeceksin; 301 gibi birtakım maddelerle “kutsallaştırdığın” kurgulara hakaret edildiği gerekçesiyle olur olmaz dava açmayacaksın; Hrantları öldürtmeyeceksin, öldürenleri kahraman ilan etmeyeceksin, insanları aptal yerine koymayacaksın...

Yapılması ya da yapılmaması gerekenler listesini istediğiniz kadar uzatın; hepsinin içinden çıkan tek bir anlam var: ne devlet ne devlet onuru ne de daha başka süslü püslü laf; olan tek anlam sadece “insanlık onuru”...

[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT