
Bir Prof’un yanılgısına düzeltme: Nefsi vahide
Allah Teala her şeyi bilir. Burada Nefs kelimesiyle murat olunan Havva değil Âdem olduğunu bildiği gibi, zevc kelimesinin de Havva anlamında olduğunu da bilir ve buna da dikkat çekmiştir. Mana ve yorumlar bilimselliğe kurban edilmemelidir.
HARUN ÜNAL'ın yazısı:
Tıp doktoru Sayın Prof. Dr. İsmail Hakkı ile Sayın Prof. Dr. Taslaman hocaların “Nisa,4/1.” Ayetini tartıştıkları konu ile ilgili soru mahiyetinde bana bir video gönderildi. Videonun üç-beş dakikalık süren kısmını, okuyup öğrenmeyi çok seven bir yeğenim göndermişti. Bununla ilgili bilgi ve kanaatimi soruyordu. Ben de bunun üzerine araştırmayı ve okumayı pek çok seven, bir zaman öğrencim de olan o kardeşime, aşağıdaki satırları aktardım. Şöyle ki:
Ayette geçen “Nefsi Vahide” ifadesinden murat, Âdem (a) demektir ve kelime aynı zamanda anlam olarak canlı demektir. Prof. İsmail Hakkı Hocanın babası veya dedesinin önemli ilim adamlarından, Müftilerden olduğunu hatırlıyorum. Gerçi İsmail Hakkı Hoca olsun Taslaman Hoca olsun her ikisi de değerli öğretim görevlileri olan hocalardır. Ancak Prof. Taslaman Hoca’nın İsmail Hakkı Hoca kadar deneyimli olup olmadığını pek biliyor değilim. İsmail Hakkı Hoca’nın aynı zamanda Hafız ve Arapçaya vukufiyeti olan bir ilim adamı olduğunu da biliyorum. Her iki hocanın da samimi olduklarına da kaniyim.
Bir Prof’un yanılgısına düzeltme: Nefsi vahide
— Haksöz Haber (@HaksozHaber) December 18, 2025
https://t.co/Vq7B33Gm5F pic.twitter.com/ncJHcZ9bhI
Şunu hemen belirtmeliyim ki ilim sahibi olmak, her şeyi bilme anlamına gelmez. İsmail Hakkı Hoca, o videoda klonlama olayından hareketle hücrelerden söz ediyordu. Her ikisi de bu konuyu tartışıyor olsa gerekti. Bana ulaşan üç-beş dakikalık videoda yukarıda sözkonusu edilen ayet ele alınıyordu.
Fikirlerinden ve eserlerinden çokça yararlandığım, aynı zamanda değer verdiğim bir müfessir de olan Merhum İbn Aşur’un bu konudaki açıklamalarından yaralanarak onun tefsirinden hareketle konuyu açıklamaya çalışacağım. Kaldı ki zaten ben de sözkonusu eserde aktarılan konu hakkında aynı kanaati taşıyorum. Zaten mana da öyledir.
Önceden de değindiğim gibi ayette geçen “NEFSİ VAHİDE” veya “Tek Canlı” ibaresinden murat, tüm kaynaklarda ve özellikle de tefsirlerde bundan murat olunan kişinin Havva (a) değil, Âdem (a) olduğudur. Hemen hemen tüm kaynaklarda bu noktaya dikkat çekilir. Nitekim İbn Aşur da bu noktaya dikkat çekmiştir. Yani “Nefsi Vahide ya da tek canlı” ifadesinden murat olunan Ademdir, Havva değildir.
Ayetin (Ondan da eşini yarattı) anlamında (وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا) kısmında geçen “زَوْجٌ/Zevc” Kelimesi ile kast edilen mana Havva demektir. Nitekim birçok tefsirde Zevc kelimesi üzerinde durulmuyor olsa da, İbn Aşur özellikle buna dikkat çeker. Zevc kelimesiyle kast edilen Havva olduğunu belirtir. Buradaki ağırlıklı yorum ve açıklama daha çok bana aittir. İsmail Hakkı Hoca’nın yanılgısı, Arap dilinde dişil kabul edilen “Nefs” kelimesini Havva olarak yorumlarken, “Zevc” kelimesini de, kelimenin eril olması hasebiyle bunu Âdem olarak yorum yapmasıdır. Aslında bu, büyük bir yanılgıdır. Bu, birincisi.
İkincisi: Bu Hocalar bir noktayı ya unutuyorlar, ya da bilerek o noktayı görmeden geliyorlar. Arap dilinde Dil Bilgisi kuralı olarak ve kullanım olarak, gerçek manada müennes/dişil olanlar -ki bunlar kadınlardır, dişi olan her varlıktır-, müzekker/eril olanlar ise – erkeklerdir-. Bir de gerçekte müennes/dişil ve müzekker/eril olmadıkları halde Araplar bazı kelimeleri müennes/dişil ve kimi kelimeleri de müzekker/eril kabul ederler. Bu konulara, ilgili kaynaklarda dikkat çekilir. Örneğin: Arap dilinde (Güneş) müennes yani dişil kabul edilir. (Ay) ise müzekker/eril olarak kabul edilir. Bu itibarla hakiki yani gerçek manada dişil olan kelimelerin başına veya sonlarına gelecek olan amiller, eril de, dişil de olabilir. Oysaki hakiki dişil olanlarda böyle bir durum yoktur. Onların başlarına veya sonlarına gelecek amillerin ya da kelimelerin de mutlaka onlara uygun olarak dişil veya eril olmaları lazım gelir.
Hakiki yani gerçek manada dişil olmayan kelimelerin başlarında veya sonlarında yer alacak amiller müzekker/eril olabileceği gibi müennes/dişil de olabilir. Bu, caizdir. Örneği az sonra görülecektir. Biz şimdi ayete gelelim: “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten/Candan yaratan ve ondan da eşini yaratan, Rabbinize karşı gelmekten sakının” mealinde olarak gelen ve “يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا” (Nisa, 4/1) diye buyurduğu ayete gelelim.
Bu ayette geçen “نَفْسٍ /Nefs” ya da “Can” kelimesi gerçek olmayan manada tıpkı güneş gibi müennes/dişil bir kelimedir, başına veya sonuna gelecek olan amil, müennes de olabilir, müzekker de. Bu kelime ile mutlak manada dişi olan bir varlık kast edilemez. Burada olduğu gibi erkek olarak Âdem kabul edilir, dişi olarak Havva kabul edilmez. Yani burada nefs/can ile kast edilen mana Adem’dir, Havva değildir.
Yoksa İsmail Hakkı Hoca’nın dediği gibi -bilimsel manada hücreyi tanımlarken- onun iki dişiden oluştuğu iddiası karşılıksızdır, klonlama ile kıyaslanamaz. Onun için diyoruz ki “sizin bilimselliğiniz nereye kadardır?” Nasıl ki güneş kelimesinin başına ya da sonuna müzekker kelime geleceği gibi, müennes de gelebilir. Örneğin:
“طَلَعَ الشَّمْسُ” ve “طَلَعَتِ الشَّمْسُ” dendiği “اَلشَّمْسُ طَالِعٌ” ve “اَلشَّمْسُ طَالِعَةٌ” de denebilir. Nasıl ki “güneş” kelimesinin başına ya da sonuna hem müzekker ve hem müennes amil ya da kelime gelebiliyorsa burada da Nefs kelimesinin sonuna gelen dişil bir kelime olan (وَاحِدَةٍ) gelmiş ise, aynı zaman da eril olarak “وَاحِدٍ” kelimesi de gelebilir. Yani burada ayetteki metnin nasıl ki “مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ” olarak gelmiş ise aynı zamanda “مِنْ نَفْسٍ وَاحِدٍ” olarak gelmesi de caizdir. Nitekim bu manada kıraat de vardır.1 O takdirde erkek hücre mi diyecektik? Çünkü İbarede mana dikkate alındığında, müzekker olması hasebiyle ibare “مِنْ نَفْسٍ وَاحِدٍ” olarak okunur. Kaldı ki burada dikkat çekilen Adem’dir. Havva değildir. Kelimenin lafzı dikkate alındığında, lafzın müennes olması hasebiyle ibare de “مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ” olarak okunur. Hal böyle olunca Allah Teala, Kur’an’ı hangi dilde indirmiş ise, o dilin kurallarını da genelde dikkate alır. Durum bundan ibarettir. Metnin veya ibarenin manası dikkate alındığında ise ibare, “مِنْ نَفْسٍ وَاحِدٍ” olarak okunur. Bunun her ikisi de burada geçerlidir. Mana ya bizzat lafza veya manaya göre değerlendirilir. Burada da bu, geçerlidir.
Bana gelen Videoda Taslaman Hocanın konu hakkında neler söylediğini bilmiyoruz. Bu sebepten onunla ilgili olarak müspet veya menfi bir şey diyecek değilim. Ancak İsmail Hakkı Hoca savunmasında bu noktada tutarsızdır. Yoksa burada İsmail Hocanın hedef alınması gibi bir durum da sözkonusu değildir. Dolayısıyla her şeyi bilimselliğe vurup değerlendirmek hem doğru değil, hem de yanıltıcıdır. İlmi olmaktan da uzaktır. Kendi bulgularını ve kendilerince deney kabul ettikleri sonuçları bir gerçekmiş gibi sunmak, bilimselliğin en büyük handikabıdır ve hem de en büyük zavallılıktır.
Gelelim “زَوْجٌ/Zevc” ve “زَوْجَةٌ/Zevce kelimelerine, İbn Aşur’un da dikkat çektiği gibi kelime, mana olarak geneldir, çift anlamındadır. Kelimenin buradaki manası, “tür, nevi, çeşit” demektir ve aynı zamanda eş manasına gelir. İbn Aşur, der ki, ayette “Zevc” kelimesinin zikredilmesi, sadece Âdem ile Havva değil, buna tüm yaratılan varlıkların erkekli-dişili çift olarak yaratıldığına dikkat çekilmektedir. Bunun altında bir başka anlam çıkarmaya kalkışmanın herhangi bir yararı da yoktur. Bir diğer nokta ise, burada geçen “Zevc” kelimesi Havva’ya (a) yorumlanmıştır. Doğru ve gerçek olan da budur. İsmail Hakkı Hoca’nın yanılgısı da buradadır. Zevc kelimesinin eril olması hasebiyle hocamız, hemen bunu Adem’e yorumlamıştır. Oysa Arap dilinde kadına da, erkeğe de birbirlerinin eşleri olmaları hasebiyle zevç denir, zevce denmez ve bu kelime kullanılmaz. Kadın erkeğin, erkek de kadının zevcidir.
Nitekim ayette geçen mana da budur. Burada zevc, Havva anlamındadır. Dolayısıyla mana: “Allah o nefisten/candan yani Adem’den de zevcini/Havva’yı yarattı” demek olup “Zevcesi” demek değildir. Çünkü tarafların her biri ötekisinin eşidir, zevcidir. Araplar bunu böyle kullanırlar. Burada toplum geleneği böyle olduğundan, Rabbimiz de zevc kelimesine yer vermiştir. İsmail Hakkı Hoca’nın dediği gibi, “Allah bilmez mi? bak burada müennes kullanılmış, dolayısıyla iki dişiden diye bir mana çıkarmak” gibi bir yoruma gitmek zorlamadır. Elbette Allah Teala her şeyi bilir. Burada Nefs kelimesiyle murat olunan Havva değil Âdem olduğunu bildiği gibi, zevc kelimesinin de Havva anlamında olduğunu da bilir ve buna da dikkat çekmiştir. Mana ve yorumlar bilimselliğe kurban edilmemelidir.
Bir de işin şu noktası bulunuyor, ayette geçen (مِنْهَا) ifadesindeki “مِنْ” harfi, “Teb’iziye” olup, mana olarak “bazısı, bir kısmı, bir parçası” gibi parçacıklar bağlamında birçok manalara gelir. Hal böyle olunca, kimileri buradan hareketle, “Havva” annemiz, Adem’in bir parçasından yaratılmıştır” demiş, kimisi de onun benzeri bir parçadan var edilmiştir diye yorumlamıştır. Yine bunun gibi “مِنْ” harfinden hareketle manayı, “Allah Teala Adem’i yarattığı toprak ya da çamurun bir parçasını ayırıp ondan da Havva’yı yaratmıştır” manasını vermişlerdir. Çünkü bu yaratılma olayı sadece insan türüne, nev’ine has bir şey değildir. Zira yaratılan her varlığın dişisi, kendi türünden yaratılmıştır. İşte (مِنْهَا) ifadesindeki zamir, erkek ve dişi olarak bütün bunlara racidir. O zamir sadece Adem’e değil ya da dişil olması hasebiyle Havva’ya değil. Kaldı ki ben de bu türden yorum yapanların düşüncesi ve kanaatindeyim. Benim sorunuza vereceğim cevap ve diyeceklerim bu kadar. Allah’a emanet olun.
1- “Kurtubî, el-Cami’ Li Ahkâmi’l-Kur’an, 3/6. Dar el-Hadîs, Kahire, 2010.








HABERE YORUM KAT