
Hind Rajab Vakfı, Gazze'de işlenen savaş suçları için mücadeleye devam ediyor
Vakfın başkanı Dyab Abou Jahjah, Filistinlilere karşı işledikleri suçlar nedeniyle mahkemeye çıkarmak istedikleri İsraillilere karşı ellerinde 8.000'den fazla kanıt olduğunu söyledi.
Sondos Asem’in Middle East Eye’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz-Haber için tercüme etti.
İsrail askerleri 15 ayı aşkın bir süredir TikTok, Instagram, YouTube ve diğer sosyal medya platformlarında Gazze'de yaptıklarını sergiliyorlar.
Şimdi bu kanıtlar, Brüksel merkezli Hind Rajab Vakfı'nın ön saflarda yer aldığı, dünyanın dört bir yanında onlara karşı savaş suçu iddialarını takip etmek için kullanılıyor.
Vakfın başkanı Dyab Abou Jahjah, “İnsanları katledemezsiniz, bunu yaparken kendinizi filme çekemezsiniz, bunu dünyaya yayınlayamazsınız ve sonra da Brüksel'de bir kafede yanımda oturarak hayatınıza devam edemezsiniz” diyor.
Misyonlarının net olduğunu vurguluyor: “Nereye giderlerse gitsinler savaş suçlularının peşindeyiz.”
Abou Jahjah, vakfın Gazze'de İsrail askerleri tarafından işlendiği iddia edilen savaş suçlarıyla ilgili 8,000'den fazla kanıt topladığını söylüyor.
Middle East Eye'a “Kanıtlar ortada,” diyor. “Zor olan ise bunu yasal bir davaya dönüştürmek.”
Askerlerin gururla evleri yıktığı, Filistinli kadınların iç çamaşırlarını giydiği ve kütüphaneleri yaktığı videolar dünya çapında büyük bir infial yarattı.
Ancak Abou Jahjah, Hind Rajab Vakfı'nın bu görüntülere farklı bir açıdan baktığını söylüyor:
“Bir suç mahalline bakıyoruz, suçları araştırıyoruz ve failler, suç ve kurbanlar arasında bağlantılar kuruyoruz” dedi.
Hind Rajab Vakfı, 29 Ocak 2024 tarihinde İsrail askerleri tarafından trajik bir şekilde öldürülen ve İsrail güçleri tarafından işlenen yaygın uluslararası insancıl hukuk ihlallerinin sembolü haline gelen altı yaşındaki Filistinli kız çocuğunun adını taşıyor.
Haziran ayında yapılan bir soruşturma, Rajab ve beş aile üyesinin arabalarıyla kuzey Gazze'den kaçmaya çalışırken İsrail ordusunun 335 kurşununa hedef olduklarını ortaya çıkardı.
Hind üç saat boyunca, öldürülen akrabalarının yanında mahsur kalan tek kişiydi. Yardım için çaresizce Filistin Kızılayı sağlık görevlilerini aradı, ancak onlar da kendisini kurtaramadan İsrail güçleri tarafından katledildi.
Hind'in olaydan sonra yayınlanan son telefon görüşmesinin üzücü bir kaydı, tüyler ürpertici yakarışlarını duyurdu:
“Karanlıktan korkuyorum, gelin beni alın.”
Onun trajik hikâyesi, Abou Jahjah ve insan hakları avukatlarından oluşan ekibini Hind gibi sayısız mağdur için adalet aramaya itti.
“Bu soykırımda kurbanların çoğunluğunu çocuklar oluşturuyor,” diyor Abou Jahjah, ”bu da soykırımcı tarafın, yani İsrail ordusu ve İsrail devletinin doğası hakkında çok şey anlatıyor.”
Filistinli sağlık yetkilileri, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşında öldürülen 48.000'den fazla Filistinli arasında en az 18.000 çocuğun da bulunduğunu söylüyor.
Açılan davalar
Hind Rajab Vakfı, devlet yetkilileri, üst düzey komutanlar ve daha düşük rütbeli askerler aleyhine davalar açmaktadır.
Çalışmalarının büyük bir kısmı açılan davalara ve iki kategorideki askerleri hedef alan iki yönlü bir hesap verebilirlik stratejisine odaklanmıştır: Dava açılabilecek bir ülkenin vatandaşlığına sahip olan İsrailliler ve gittikleri ülkenin vatandaşı olmayan seyahat eden askerler.
“Biz kendimizi bir STK olarak görmüyoruz. Kendimizi bir adalet makinesi olarak görüyoruz” diyor Abou Jahjah.
Hind Rajab Vakfı şimdiye kadar evrensel yargı yetkisine sahip 14 ülkede İsrail askerlerine karşı yaklaşık 100 dava açmaya çalıştı: Arjantin, Avusturya, Belçika, Brezilya, Şili, Kıbrıs, Almanya, İtalya, Hollanda, Sırbistan, İspanya, Sri Lanka, İsveç ve Tayland.
Ulusal mahkemeler uluslararası suçları, suçun nerede işlendiğine, mağdurun ve failin uyruğuna bakılmaksızın bir devletin bireyleri ciddi uluslararası suçlardan dolayı yargılamasına izin veren evrensel yargı yetkisi ilkesi kapsamında kovuşturabilir. Ancak evrensel yargı yetkisi kuralları ülkeden ülkeye değişmektedir.
BM üyesi devletlerin çoğu uluslararası hukuk kapsamındaki en ciddi dört suçtan biri üzerinde yargı yetkisine sahiptir: savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve işkence.
Uluslararası Af Örgütü'nün 2021 yılında yaptığı bir araştırmaya göre BM üyesi 193 ülkeden 164'ü (yaklaşık yüzde 85'i) bu suçlardan en az birini kendi ulusal yasalarında suç olarak tanımlamıştır.
Askerler bulundukları ülkenin vatandaşlığına sahip olduklarında dava açmak daha kolay. Abou Jahjah, avukatların yargı yetkisini hemen tesis edebileceklerini açıkladı.
“Çift uyruklu askerler düzeyinde yargıya ve mahkûmiyete ulaşacağımız konusunda çok umutluyuz.”
Ziyaret ettikleri ülkelerin vatandaşı olmayan ziyaretçi askerleri kovuşturmak daha zor. Bu durumda, savaş suçu suçlamalarının yasal dayanağı evrensel yargı yetkisidir.
Ayrıca, uluslararası ceza hukuku uyarınca, askerler üstlerinden aldıkları emirleri yerine getirmiş olsalar bile uluslararası insancıl hukuk ihlallerinden cezai olarak sorumlu tutulabilirler.
İsrail ordusu Gazze'de savaş suçu işlediğini reddediyor ve komutanlarının ve askerlerinin muharip olmayanların hedef alınmasını yasaklayan silahlı çatışma kanunlarına uyduklarında ısrar ediyor.
İki atılım
Abou Jahjah, Hind Rajab Vakfı'nın ilk beş ayında iki önemli atılım gerçekleştirdiğini söylüyor.
Bunlardan ilki kasım ayında Kıbrıs'ta gerçekleşti ve vakfın açtığı dava üzerine bir savcı İsrailli bir yedek asker hakkında soruşturma başlattı.
Abou Jahjah ve İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre İsrail devleti askerin Kıbrıs'tan kaçmasına yardım etti.
Vakıf şikayetinde Kıbrıslı yetkililere, askerin Gazze'de sivillere ait bir evi ve mülkü yakarken çekilmiş kendi video görüntüleri de dâhil olmak üzere kanıtlar sundu: “Gazze'nin tamamını yakana kadar durmayacağız.”
Vakıf birkaç hafta sonra benzer bir davayı bu kez Brezilya'da, ülkeyi tatil için ziyaret eden bir başka İsrailli asker aleyhine açtı. Hind Rajab Vakfı, İsrail devletinin askerin tutuklanmadan önce Brezilya'dan kaçmasına yine yardımcı olduğunu söyledi.
Filistinli kurbanların aileleri tarafından verilen vekâletle hareket eden Hind Rajab Vakfı, askeri ‘Gazze'deki tüm mahallelerin yıkımında yer almakla’ suçladı ve bunun ‘oykırım ve insanlığa karşı suç’ anlamına geldiğini savundu.
İddia edilen suçlara katılımını belgeleyen 500 sayfalık video kanıtının yanı sıra fotoğraflar ve coğrafi konum verileri de sunuldu.
Hind Rajab Vakfı tarafından yapılan suç duyurusu üzerine harekete geçen Federal Bölge Federal Mahkemesi, savcının yürüttüğü soruşturmanın ardından, polisin şüpheliyi soruşturması ve hakkında işlem yapması için acil emir verdi.
Abou Jahjah Brezilya'daki davanın tarihi bir emsal teşkil ettiğini söylüyor. Bu, bir yargıç tarafından verilmiş bir mahkeme kararıydı ve şüpheli Brezilya topraklarında olsaydı bunu bir tutuklama emri takip edecekti.
Ayrıca, Abou Jahjah bunu önemli bir hukuki ağırlığı olan bir iddianame olarak gördüğünü, çünkü bir hâkimin makul bir dava olduğuna ikna olmadığı sürece böyle bir emir vermeyeceğini söylüyor.
Brezilya'daki davanın ardından İsrail medyası, savaş suçlarından tutuklanmamak için seyahat eden askerlere yönelik, hukuka aykırı eylemlerin kanıtlarını gösteren sosyal medya paylaşımlarından kaçınmayı da içeren kılavuz ilkeler yayınladı.
Bu arada İsrail ordusu, tanıtım materyallerinde her rütbeden askerin fotoğraflarını bulanıklaştırmak ve kimliklerini gizlemek için yeni kurallar açıkladı.
Devletlerin zihniyetinin değiştirilmesi
Abou Jahjah, dünyanın dört bir yanındaki devletlerin savaş suçları konusunda evrensel yargı yetkisine sahip olmalarına rağmen, birçoğunun iddia edilen suçun kendi topraklarında işlenmediği ve şüphelinin vatandaşı olmadığı bahanesiyle İsrailli savaşçılara karşı açılan davaların ilerlemesine izin verme konusunda isteksiz davrandığını söylüyor.
Hind Rajab Vakfı'nın, mümkün olan yerlerde evrensel yargı yetkisini uygulamaya ikna etme konusunda oynayabileceği bir rol olduğuna inanıyor.
“Çoğu ülke 'bu bizim sorunumuz değil, başka yere gidin, UCM'ye gidin ya da İsrail'e gidin' deme eğiliminde” diye açıklıyor Abou Jahjah.
“Onlarla bu konu hakkında konuşmaya çalışıyoruz, onları ikna etmeye çalışıyoruz, aslında yargı yetkileri olduğu konusunda onları uyarmaya çalışıyoruz” diye ekliyor.
“Bunu yapmaya devam etmenin önemli olduğunu düşünüyorum çünkü savcıların, hâkimlerin ve nihayetinde dünyanın pek çok ülkesindeki politikacıların uluslararası hukuka bakış açılarını değiştirmemiz gerekiyor.”
Hind Rajab Vakfı avukatları, ulusal mahkeme sistemlerini kullanmanın yanı sıra, Ekim 2024'te 1.000'den fazla asker hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) şikayette bulunarak, Abou Jahjah'ın, mahkemenin arşivinde kalıcı olarak kalacağını ve ilgili davalara yardımcı olacağını söylediği kanıtları da dâhil ettiler.
UCM savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve saldırı suçlarını yargılama yetkisine sahip dünyanın tek daimi uluslararası mahkemesidir.
Ancak UCM bir son çare mahkemesidir ve tamamlayıcılık ilkesi çerçevesinde faaliyet gösterir, yani yalnızca devletlerin şüphelileri yargılamak istemediği ya da yargılayamadığı durumlarda devreye girer.
Ayrıca, askerler ve daha düşük rütbeli subaylardan ziyade tipik olarak en ciddi suçlardan sorumlu üst düzey yetkilileri ve komutanları hedef alan bir ağırlık eşiğini takip eder.
İsrailli yetkililerin yargılanması
Ancak Abou Jahjah, ‘üst düzey yetkilileri ve komutanları yargılamanın da’ vakfın çalışmalarının bir parçası olduğunu söylüyor.
Grubun İsrail'in Belçika'daki askeri ataşesi Albay Moshe Tetro'ya karşı açtığı UCM davası da buna dâhil; Tetro daha önce savaşın ilk aylarında Gazze'de kıtlık oluşturmakla suçlanan İsrail askeri birliğinin komutanlığını yapmıştı.
Olayla ilgili haberlerin ardından İsrail'in Belçika Büyükelçisi Tetro'ya yönelik suçlamaları reddetti.
İsrail Büyükelçisi Idit Rosenzweig-Abu, Belçika gazetesi De Morgen'e yaptığı açıklamada, “Tetro'nun atanmasına herhangi bir itiraz olmadı ve kendisine tam diplomatik akreditasyon verildi” dedi. “İsrail uluslararası hukuka göre hareket eder.” diye ekledi.
İsrail ordusu ise Tetro'yu “son derece saygın ve seçkin bir subay” olarak tanımladı ve “savaş suçu iddialarını şiddetle reddettiğini” söyledi.
Gazze'de yardım dağıtımı gibi sivil faaliyetleri denetleyen İsrail'in Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörü (COGAT) Başkanı Tümgeneral Ghassan Alian hakkında ocak ayında Roma'yı ziyaret ettiği sırada bir dava daha açıldı.
Suç duyurusunda Alian, 7 Ekim 2023'te Hamas öncülüğünde İsrail'e düzenlenen saldırının ardından İsrail'in Gazze'ye uyguladığı topyekûn kuşatmanın uygulanmasında ve denetlenmesinde oynadığı öncü rol nedeniyle soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarıyla itham edildi.
Grup, Alian'ın ayrıca Gazze'deki Filistinlilerden alenen “insan hayvanlar” olarak bahsettiğini ve bunun da soykırım niyetini ortaya koyduğunu söyledi.
Tetro'nun durumunda, Belçika mahkemesinde yargılanması diplomatik dokunulmazlığı nedeniyle engellenecektir. Belçika, ‘mahkemenin tüzüğüne taraf bir devlet’ ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi önünde dokunulmazlığı yok.
UCM kasım ayında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve o dönemde Savunma Bakanı olan Yoav Gallant hakkında başta ‘bir savaş yöntemi olarak aç bırakma suçu’ olmak üzere çeşitli suçlardan tutuklama kararı çıkardı.
Abou Jahjah, Netanyahu ve Gallant'ın emirlerini sahada uygulayanlar oldukları için UCM'nin Tetro ve Ailan hakkında da ek tutuklama kararları çıkarmasını bekliyor.
Bu çabaların meyvelerini vermesi yıllar alabilir ama beklemeye değer diyor.
“Bu önemli bir mücadele ve biz bunu yapmaya devam edeceğiz.”





HABERE YORUM KAT