1. YAZARLAR

  2. Rasim Ozan Kütahyalı

  3. Hanefi Avcı derhal serbest bırakılmalı!
Rasim Ozan Kütahyalı

Rasim Ozan Kütahyalı

Yazarın Tüm Yazıları >

Hanefi Avcı derhal serbest bırakılmalı!

29 Eylül 2010 Çarşamba 11:39A+A-

Hanefi Avcı, Devrimci Karargâh soruşturması kapsamında gözaltına alındı, şu satırları yazdığım dakikalarda henüz tutuklanmamıştı, bana göre de Avcı tutuklanmamalı ve serbest bırakılmalı...

Devrimci Karargâh isimli örgüt 2008 yılının eylül ayında beni “ölüm listesi”ne yazmıştı, o günden beri polis korumasıyla gezmek zorundayım, biraz da bu sebepten bu örgütün içyapısını detaylı olarak bilirim... Hanefi Avcı’nın ideolojik olarak dönüşerek, Cüneyt Arkın’ın “Cemil” karakteri gibi “Marksist-Leninist bir polis” haline gelip bu terör örgütüne destek olma ihtimali yoktur. Bunu açıkça ifade edeyim. Dolayısıyla Avcı hiçbir şekilde bu örgütle ideolojik bir bağ neticesinde ilişki kurmamıştır, bu örgüte yardım ve yataklık etmemiştir. Bu konuda kanaatim net...

Öte yandan, “özel hayat kozu”nu kullanarak bu örgüt Hanefi Avcı’yı belli bir noktada sıkıştırmış olabilir, elindeki “koz”larla şantaj yöntemiyle Avcı’yı kendine yardım etmeye zorlamış olabilir... Tam bir eminlikle konuşamam ama bu dosyayı incelediğimde bu ihtimali çok çok kuvvetli görüyorum. Hanefi Avcı’nın örgüt üyesi Necdet Kılıç’la olan görüşmeleri de bu bağlama oturuyor olabilir...

Şu anki gerekçe ne olursa olsun Hanefi Avcı’nın tutuklanması tamamen yazdığı kitapla ilişkilendirilecektir. Dış medyada da bu durum tamamen böyle değerlendirilecektir. Avcı tutuklanırsa Soner Çağaptay gibilerin en itibarlı Batı gazetelerindeki yazılarına herkes hazır olsun. Hiç kimse “Devrimci Karargâh” falan takmaz, herkes “Gülen cemaatini eleştiren Emniyet’çiyi tutukladılar” diyecektir. Ne denirse densin genel imaj bu olur...

Hanefi Avcı tutuklanmamalıdır, gözaltı sonrası derhal serbest bırakılmalıdır. Avcı’yı “örgüt üyesi olmak” ya da “örgüte yardım ve yataklık etmekten” tutuklamak zorlama bir uygulama olur, ayrıca DK örgütünün de alt dosyalarından birini teşkil ettiği Ergenekon soruşturmasına da zarar verecektir bu tutuklama... Öte yandan Avcı’nın mahkeme kararıyla dinlenmiş telefon konuşmaları ve bir şantaj neticesinde bile olsa bu örgütle olan garip ilişkileri –eğer varsa-ifşa edilmelidir... Hanefi Avcı da “Cemaat hayatımı mahvedecek” tipi şov hareketlerini bırakmalı ve durum hakkında dürüstçe konuşmalıdır... Şundan kesinlikle eminim ki Avcı kendine karşı yapılabilecek bu operasyonu biliyordu, kitabın alelacele yazılmış ikinci bölümü Avcı’nın bir “cephe genişletme” karşı operasyonudur. Avcı’dan daha üst düzey olan Emin Arslan tutuklandığında kamuoyunda doğru düzgün bir itiraz dahi olmamıştı, Avcı ise cepheyi genişletti ve kendince akıllı bir istihbarat stratejisiyle “Polis içindeki cemaat yapılanmasına karşı olduğum için bana bunları yapıyorlar” diyebileceği zemini hazırladı. Öte yandan Avcı ile ilgili geçmişten kalan ne kadar “işkence, fena muamele, garip bağlantı” datası varsa da bu aralar ortaya dökülmeye başlandı... Avcı, Devrimci Karargâh meselesinden ötürü kendine yapılacak muhtemel bir operasyonu engellemek için sağlam bir psikolojik harekât atağı yaptı bu kitapla (dolayısıyla bu kitap kendiliğinden çıkmış bir anı ve düşünceler kitabı değildi) kontrpiyede yakalanan karşı taraf ise elindeki epeyce malzemeyle karşı hamlelere girişiyor...

“Bilmem ne teşkilatına şunlar sızdı” gibi sözlerin edilemeyeceği özgür bir Türkiye yaratmadan bu Mario Puzo romanlarından çıkmış karmaşık ilişkiler mücadeleleri bitmez... Poliste “F tipi yapılanma, yargıda ve orduda “A tipi yapılanma” sözleri edilemez özgür bir ülkede... Hiçbir kurum ele geçirilemez çünkü daha evvel de “başka el”de değildir. Fethullah Gülen’e manen bağlı olan yurttaşlar da, İzzettin Doğan’ı “dede” olarak bilenler de bu kimliklerini saklama ihtiyacı duymadan her yere gelebilmelidirler... Şeffaflık, açıklık ve özgürlük hepimizi bu saçmalıklardan kurtaracak yegâne ilaçtır... Bir ülkenin genelkurmayı herhangi bir hareketi/cemaati bitirmek için tetikte beklerse, o cemaat de kendini kurtarmak için KOM ve istihbarat içinde karşı-operasyonel örgütlenme meydana getirmeye çalışabilir, “hayatta kalma” endişesiyle yapılan bu refleksif hareket sonradan yer yer “güç zehirlenmesi” yaratabilir. “Savaşlar düşmanları birbirinin tıpkısı haline getirir” sözünü Genaral Patton boşuna söylememiş... Bu tür durumlarda hukuk yoktur, güçler dengesi ve savaşı vardır. Hanefi Avcı bu savaşın dışında tüm vicdanlı aydınlar tarafından desteklenecek çok doğru bir konum alabilirdi. Avcı, hayatı boyu nefret ettiği kesimlerin yanında saf tutup, kitabını zırh gibi kullanmak istedi. Hanefi Avcı’yı tutuklamak Avcı’nın ekmeğine yağ sürmek olacaktır... Avcı’nın da akamete uğratmak istediği asrın soruşturmasına zarar verir bu durum, savcılık ve soruşturma aynı zamanda PR faaliyetidir, yanlış stratejiyle nice haklı davaların kamusal ve uluslararası zemini kaymıştır hukuk tarihinde ve sonuçta adalet yerini bulmamıştır... Türkiye’nin vicdan cephesinin bu noktalara da dikkat etmesi gerekir...

[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT