1. YAZARLAR

  2. Mine Alpay Gün

  3. Halk düşman, komşu düşman, kardeş düşman…
Mine Alpay Gün

Mine Alpay Gün

Yazarın Tüm Yazıları >

Halk düşman, komşu düşman, kardeş düşman…

24 Mart 2009 Salı 07:32A+A-

"Bazı emekli paşalar askerlikten başka her şeyle uğraşmışlar. İyi ki onların zamanında savaşa girmemişiz..."

Bu sözü söyleyen Bülent Arınç'a askerden tepki geldi.

Hemen ardından Balbay'a ait günlükler yayınlandı ki, kaç darbe arifesi yaşamışız.

Darbelerden direklerden dönmüşüz.

Düşman edebiyatı ile bugünlere geldik.

İçte düşman, dışta düşman...

Halk düşman.

Komşu düşman.

Kardeş düşman.

İç savaşın eşiğinden dönmüşüz.

Hurşit Tolon'a ait olduğu öne sürülen konuşmalar tam bir nefret manifestosu.

Siyasetçiyi tehdit: "Cemsede size de yer ayıralım. AB mabe dinlemeyiz. Ne AB'si?".

Gazetecilere hitap, "ulan"

"Bizim zamanımızda raconu asker keserdi"

Sanki "Kurtlar Vadisini" izliyoruz.

En yoğun tehdit, bakın kime.

"Bana bak vali, o Emniyet müdürüne söyle, ayaklarını keserim".

Yazarken bile insan irkiliyor.

İsrail, Filistinli çocukların ayaklarını kesmişti, slâytlara bakanlar baygınlık geçirmişti.

Okullarda çocuklar ayakları kesilip de, sınıfa gelemeyen arkadaşları için sıra arkadaşının acısını anımsatmak için iskemlesinin üstüne yazı asmış:

"Ayaklarını kaybettiği için sınıfa gelemedi"

Polisle ilgili tehdit sürmekte:

"Buradan polis salâvatla geçer"

Değil halk, polisin bile korktuğunu ima etmeler.

Terbiye ve vicdanla uyuşmayan söylemler.

Neden polis salâvatla geçsin, niye Kelime-i Şahadeti aklından çıkarmasın, her an öldürülme riski taşısın.

Asker ve polis bu ülkenin evlatları değil mi ki düşman prosedürü uygulanmaktadır.

İş polisle de sınırlı değil.

Bir nefret de orduya.

"Ordunun başına molla geldi".

Darbeden yana değilsen kötü askersin.

Eski Genelkurmay Başkanı da nasibini alıyor, mollalıkla suçlanıyor.

Gerçekten çok korkunç ifadeler.

Sanki bir iç savaş panoraması.

İyi ki Lübnan'daki gibi acıklı bir iç savaş çıkıp halk birbirini kesmedi.

Ne ki kamplaşmaların ağır bir hesabı var, onu nasıl verecekler acaba.

Her gün gözlemliyoruz.

Bir vebalı yerine konan başı örtülü kadının yanına, otobüslerde katı laikçi hemcinsi oturmuyor, ya da surat asıyor, "pis gerici" diye taciz ediyor.

Son on yıllarda halkı birbirine düşman eden bu söylemlerin ağır faturasını nasıl ödeyeceğiz.

Katı laikçilerin kibrine karşı, başı örtülü kadınlarda da farklı bir ironi.

Artık kimse kimseyi tanımak, dinlemek istemiyor.

Çözün bakalım bu kördüğümü.

Halkı birbirine düşman edişinizin vebalini nasıl ödeyeceksiniz; tarihe, medeniyete, millete, ülkeye.

İnsanları; ırkları, mezhepleri ve farklı dilleri yüzünden düşman etmek için akıtılan kanların hesabını nasıl vereceksiniz?

Esnafı fişleyip "sakıncalı" listeleri ile halkı bölerek sahi neye hizmet ettiniz?

Huzur atmosferini yok edişinizin sorgusunu nasıl vereceksiniz?

Bu millet birbirine bu kadar saygılı iken, insanlar kardeşçe geçinirken, kimsenin lisanı, kıyafeti ötekini rahatsız etmezken; düşman halklar üretme projeleriniz başınıza çalınsın.

Bu soylu millet asırlarca askeri, polisi, esnafı, işçisi, Türkü, Kürdü yan yana kardeşçe yaşadı.

Ne istediniz bu güzel ülkeden ve bu masum halktan?..

MİLLİ GAZETE

YAZIYA YORUM KAT