
Gazze'nin yıkıntılarında farklı bir savaş
Ateşkesin ardından kuzeye dönen bazı aileler Gazze'nin güneyine ve savaş sırasında kaldıkları derme çatma barınaklara geri döndü.
Abdullah Younis’in electronicintifada’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.
Mutasim Zahed ve ailesi, 15 ay süren zorunlu göçün ardından Gazze'nin kuzeyindeki Cebaliye'deki evlerine dönebildi.
Altı kişilik aile bir yılı aşkın süredir İsrail'in aralıksız saldırılarına maruz kalmıştı. Ancak ailenin ağır hasar gören evlerine dönmesine olanak sağlayan ateşkes, hayatta kalma mücadelelerinin sona erdiği anlamına gelmiyordu.
İsrail'in yarattığı geniş çaplı yıkım - ve temel altyapı eksikliği ve yetersiz insani yardım - Mutasım ve ailesi gibi Gazze'deki Filistinlilerin artık farklı türde bir savaşa katlandıklarını hissetmelerine neden oldu.
53 yaşındaki Mutasım evine döndüğünde duvarların yıkılmış ve tavanın çatlamış olduğunu gördü. Ev artık kendisi ve ailesi için uygun değildi.
Mutasim, kendilerini kabul edecek bir çadır ya da barınma merkezi bulamayınca tek seçeneklerinin harap haldeki evlerinin bir kısmını tahta ve naylon örtü kullanarak onarmaya çalışmak olduğunu söyledi.
The Electronic Intifada'ya konuşan Mutasim, “Tavanın her an başımıza çökeceği korkusuyla uyuyoruz ama yine de sokakta kalmaktan daha iyi” dedi.
Aile geceleri, binayla ilgili yapısal bozulmaya işaret edebilecek herhangi bir sese karşı tetikte olmaya devam ediyor.
Mutasim, “Artık hangisinin daha tehlikeli olduğunu bilmiyoruz: bu çatlak tavanın altında kalmak mı yoksa barınak olmadan açık havada kalmak mı?” dedi.
Bölgedeki temel altyapının tahrip olması nedeniyle Mutasim, çalışan bir su kuyusu bulmak için saatlerce yürümek zorunda kalıyor. Çoğu zaman ailesinin bir günlük ihtiyacını karşılamaya yetmeyen küçük bir kovayla geri dönüyor.
“Bir damla suyla yaşıyoruz ve yüzümüzü bir çocuğa yetmeyecek miktarda suyla yıkıyoruz” dedi.
Saatli Bomba
Mutasım'ın eşi Ala Zahed, ailelerinin maruz kaldığı felaket koşullarının İsrail tarafından kasıtlı olarak üretildiğine işaret etti.
Ailenin ağır hasar görmüş evini kastederek, “Kendimizi her an üzerimize çökebilecek bir saatli bombanın içinde yaşıyormuşuz gibi hissediyoruz” dedi.
“İsrail neden ateşkes anlaşmasında öngörüldüğü gibi karavanların ve çadırların Şerit'e girişine izin vermiyor?” diye sordu.
BM tarafından aralık ayında yayınlanan uydu görüntülerine dayalı kapsamlı bir değerlendirmeye göre, Gazze'deki yapıların yaklaşık yüzde 70'i hasar gördü ya da yıkıldı - 245.000'den fazla bina.
Gazze'nin iç işlerini yürüten Hamas, ateşkes ilan edildikten sonra yaptığı açıklamada, yıkım nedeniyle yerinden edilenlerin barınması için acilen 200.000 çadır ve 60.000 mobil konuta ihtiyaç olduğunu söyledi.
Ancak subat ayı başında kamyon şoförleri Reuters haber ajansına çadır, enkazı temizlemek için ağır ekipman ve insani yardım taşıyan kamyonların Mısır'ın Gazze sınırında bekletildiğini söyledi.

Birinci katta yaşayan Mutasim Zahed ve ailesi, binalarının üzerlerine çökmesinden endişe ediyor.
Hamas sözcülerinden Abdüllatif el-Kanu, The Electronic Intifada'ya verdiği demeçte İsrail'in insani yardım girişini engelleyerek ve Gazze üzerindeki ablukayı sıkılaştırarak “yeni bir savaş” yürüttüğünü söyledi.
Şubat ayı başında Hamas'ın silahlı kanadının sözcüsü Ebu Ubeyde, İsrail'in ateşkes anlaşmasının diğer ihlallerinin yanı sıra umutsuzca ihtiyaç duyulan yardımları engellemesinin, grubu Gazze'de tutulan İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını “süresiz” olarak ertelemeye zorlayacağını söyledi.
Hamas 11 Şubat'ta arabuluculara yaptığı açıklamada ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana Gazze'ye yaklaşık 53.000 çadırın girmesine izin verildiğini ve hiçbir mobil konut biriminin girişine izin verilmediğini söyledi.
Aynı gün Gazze'deki Filistinli STK Ağı Direktörü Amjad Shawa, The Electronic Intifada'ya yaptığı açıklamada Gazze'ye günde sadece birkaç yüz çadırın girmesine izin verildiğini söyledi.
Hamas'ın, yardımların engellenmesinin bir sonraki esir takasını tehlikeye atacağı uyarısının ardından Gazze'ye sevkiyatlar arttı.
BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) 12 Şubat'ta 800'den fazla kamyonun bölgeye giriş yaptığını bildirdi.
OCHA'ya göre 25 Şubat itibariyle, ateşkesin başlangıcından bu yana Gazze'de 100.000'den fazla çadır dağıtıldı. Gazze'deki yetkililere göre sadece çok sınırlı sayıda karavan olarak da bilinen mobil evlerin girişine izin verildi ve bunlar da uluslararası kuruluşların kullanımı ya da sahra hastaneleri içindi.
İsrail medyası geçen ay Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Gazze'ye mobil evler ve ağır iş makinelerinin girmesine karşı çıktığını bildirmişti.
Soykırım eylemi
Pazar günü Netanyahu, “Hamas'ın malzemeleri çaldığı ve Gazze halkının bunları almasını engellediği” gerekçesiyle “İsrail'in Gazze'ye mal ve malzeme girişini durdurmaya karar verdiğini” açıkladı.
Ancak Gazze merkezli bir insan hakları grubu olan El Mezan'ın da belirttiği gibi, Netanyahu'nun Gazze'nin tüm geçişlerini kapatma emri “ateşkesin ilk aşamasının sona ermesiyle aynı zamana denk geliyor.”
Grup, Gazze'ye yardımın kasıtlı olarak durdurulmasının Uluslararası Adalet Divanı tarafından verilen kararları ihlal eden “bir soykırım eylemi” olduğunu söyledi.
El Mezan bu hamlenin “Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin daha önce Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkardığı aç bırakma savaş suçunun bir devamı” olduğunu da sözlerine ekledi.
Netanyahu'nun açıklamasından önce de Gazze'deki Filistinliler için feci insani krizin sonuçları zaten trajik bir şekilde korkunçtu.
Filistin STK Ağı'ndan Shawa şubat ayı başında The Electronic Intifada'ya yaptığı açıklamada, bazı ailelerin “eski ve yıpranmış” çadırlarda barındığını söyledi. “Bunlar plastik ve kumaştan yapılmış çadırlar ve yağmura ve rüzgâra dayanamıyorlar.”
Bu durum Gazze'nin en savunmasız insanlarından bazılarının hayatına mal oldu.
Hasta Dostları Yardımlaşma Derneği Hastanesi yöneticilerinden Dr. Said Salah 25 Şubat'ta yaptığı açıklamada Gazze'de son günlerde en az altı yeni doğan bebeğin soğuğa maruz kaldığı için öldüğünü belirtti.
Bu arada, kış havası ağır hasar görmüş evleri, sakinlerinin üzerine çökmeye daha da yatkın hale getiriyor.
Gazze'deki hükümet medya ofisi başkanı Salama Maruf 8 Şubat'ta yaptığı açıklamada, Gazze Şehri'nde hasarlı bir binanın yakınında oynayan çocukların üzerine beton duvarın çökmesi sonucu iki kız çocuğunun öldüğünü ve aynı aileden bir erkek çocuğunun da yaralandığını söyledi.
Ebeveynler hasarlı evlerde yaşamanın risklerinin farkında. Ancak gazeteci Muhammed Süleyman gibi pek çok Filistinli için daha iyi bir alternatif yok.
Süleyman ve beş kişilik ailesi Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta ağır hasar görmüş evlerinde yaşıyor. Evlerini yenilemeye çalışmışlar ama yine de çocukları için güvenli değil.
Yaklaşık bir ay önce 4 yaşındaki kızı Siwar evin içindeki bir delikten alt kata düşerek iç kanama geçirdi. Ardından diğer kızı 3 yaşındaki Lian da benzer bir şekilde düşmüş. Yaralanması nedeniyle başına 20 dikiş atılması gerekmiş.

3 yaşındaki Lian Süleyman, ailesinin hasar gören evinde düştükten sonra
Yerinden edilmeye alternatif yok
Ateşkesin ardından kuzeye dönen bazı aileler Gazze'nin güneyine ve savaş sırasında kaldıkları derme çatma barınaklara geri döndü.
Kuzeydeki Beit Lahiya'dan Iyad al-Attar, The Electronic Intifada'ya “güneyden kuzeye, büyüdüğümüz yere döndüğümüz için çok mutluyuz” dedi.
Ailesi için kuzeye dönüş yolculuğu zorlu geçti. Giysi, yiyecek, battaniye ve yatak gibi eşyalarını sırtlarında taşıyarak en az 13 kilometre yürüdüler.
Al-Attar ve ailesi geride bıraktıkları hayatlarına geri döndüklerini düşünüyorlardı. Ancak bölgenin tanınmaz hale getirildiğini gördüler.
“Ayakta kalan tek bir ev bile görmedim,” diyor 49 yaşındaki Al-Attar. “Bir zamanlar hayat dolu olan sokağımızı bile tanıyamadım.”
El-Attar, Beyt Lahiya'da kalmanın imkânsız olduğu sonucuna vardı. Ailenin sığındığı okula geri dönmekten başka çaresi yoktu.
Orada bir sınıfı başka bir aileyle paylaşıyorlar; 28 metrekarelik alanda toplam 15 kişi yaşıyor.
El Attar, “Mahremiyet ya da yatak yok - sadece gün boyunca istiflediğimiz ve geceleri serdiğimiz ince şilteler var” dedi.
Yakındaki tuzdan arındırma istasyonlarından gelen suya güveniyorlar ve ortak banyoları kullanmak için uzun kuyruklar bekliyorlar.
Ateşkesten önce okulda 60'tan fazla aile yaşıyordu. Şimdi bu sayının yaklaşık yarısı tesiste barınıyor.
El-Attar ailesi, evlerinin rahatlığına dönmek yerine, yerinden edilme ve belirsizlik içinde askıya alınmış durumda - ancak bu kez İsrail'in ateş gücüyle yürüttüğü bir savaş yok.
*Abdullah Younis, Gazze Şeridi'nde gazetecilik yapıyor.





HABERE YORUM KAT