1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Gazze'nin yanılsamalar mezarlığı: İsrail'in anlatısı askeri başarısızlıkla nasıl çarpışıyor?
Gazze'nin yanılsamalar mezarlığı: İsrail'in anlatısı askeri başarısızlıkla nasıl çarpışıyor?

Gazze'nin yanılsamalar mezarlığı: İsrail'in anlatısı askeri başarısızlıkla nasıl çarpışıyor?

İsrail'in gerçek ya da kalıcı bir zafer elde edemediği açıktır ve en bariz çözüm İsrail'in dizginlenmesi ve Gazze'de ve tüm Filistin'de işlediği suçlardan sorumlu tutulmasıdır.

20 Mayıs 2025 Salı 23:14A+A-

Ramzy Baroud’un MEMO’da yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yetenekli bir satış elemanı, ancak sattığı ürün son derece kusurlu. Şu anki mücadelesi kendisini, halkını, bölgeyi ve dünyayı -önemli aksaklıklara rağmen- düşmanlarına karşı stratejik savaşı kazandığına ikna etmek.

İsrailli eski ulusal güvenlik yetkilileri farklı terminolojiler kullansalar da temelde aynı sonuca varıyorlar. CNN'in haberine göre, Netanyahu'yu “usta bir stratejist” olarak tanımlıyorlar ama “usta bir stratejist değil” diyorlar. Netanyahu'nun Orta Doğu'yu kontrol etmeye yönelik görkemli ancak içi boş açıklamalarından birini detaylandıran bir makalede CNN'in manşeti “Oyunun Sonu her zamanki gibi belirsiz” şeklindeydi.

Netanyahu ve aşırılık yanlısı müttefikleri gerçekliğe meydan okurcasına hareket ediyor. Oyunun sonunun tamamen açık olduğuna ya inanıyorlar ya da inanmak istiyorlar.

Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'e göre İsrail, “Suriye'nin parçalanması, Hizbullah'ın ağır bir yenilgiye uğratılması, İran'ın nükleer tehdit olmaktan çıkarılması, Gazze'nin Hamas'tan temizlenmesi ve yüz binlerce Gazzelinin başka ülkelere göç ettirilmesiyle” sonuçlanacak büyük bir askeri stratejiyle hareket ediyor.

Smotrich'in, Nisan ayı sonunda açıkladığı kapsamlı liste, İsrail'in “daha güçlü ve daha müreffeh” bir şekilde ortaya çıkmasıyla son buluyor. Bu istek listesi Netanyahu'nun Mart ayında sunduğu benzer bir listeyle yakından örtüşüyor.

Ancak Netanyahu, acil siyasi kazanç elde etmek için gelecekteki hedeflerinden ziyade sözde başarılarıyla övünmeyi tercih etti. Düşmanlarını çoktan dize getirdiğini ve “Suriye ordusunun kalıntılarını yok ettiğini” iddia etti.

Bu son iddia, İsrail'in geçen Aralık ayında Suriye'ye karşı tek taraflı eylemlerine atıfta bulunuyor; bu ülke iç çekişmelerle boğuşuyor ve İsrail ile aktif olarak savaşa girmiyor. Özünde İsrail, ortada gerçek bir çatışma yokken büyük bir savaş cephesi açtı ve kendisini kesin galip ilan etti.

İsrailli liderler nadiren uluslarının gerçek niyetlerini bu kadar keskin bir dille ifade ederler. Savaşı, sömürgeci yayılmayı ve hatta soykırımı genellikle Batılı ana akım medya ve kamuoyu tarafından kabul edilebilir bir terminoloji kullanarak çerçeveliyorlar: İsrail'in saldırıları meşru müdafaa, yasadışı yerleşimlerin inşası ise kendini koruma olarak tasvir ediliyor.

Ancak son zamanlarda İsrail'den yükselen siyasi söylem farklı bir tonda. Dünyanın büyük bir kısmı tarafından dışlanan ve suçlamalarla karşı karşıya olan kişiler tarafından yönetilen İsrail'in artık gerçek amaçlarını gizlemek zorunda hissetmediği iddia edilebilir. Ancak bu doğru değildir, zira İsrail Gazze'deki Filistin halkına yönelik imhasını haklı çıkarmak için ne kadar zayıf olursa olsun herhangi bir gerekçe sunmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır.

Gerçekten de İsrail'in hesap verebilirlik kaygısı olmasaydı, dünyanın en yüksek hukuk ve ceza mahkemelerinde kendini savunmak için önemli zaman ve kaynak ayırmaz, askerlerine seyahat uyarıları yayınlamaz ya da yargılanma korkusuyla kimliklerini gizlemezdi.

İsrail'in şişirilmiş siyasi retoriği ve hayali başarıları hakkındaki açıklamaları, sadece siyasi sonuçları etkilemekle kalmayıp tüm Orta Doğu'yu temelden şekillendirebilecek güçlü bir bölgesel oyuncu imajını korumayı amaçlayan bir tür aldatmacadır.

Bu aldatmacanın ironik yanı, İsrail'in halen devam etmekte olan İsrail soykırımının etkisiyle açlık çeken bir nüfusa sahip, harap olmuş, küçük bir bölge olan Gazze'yi ele geçirmeye çalışması -ve görülmemiş bir maliyetle başarısız olmasıdır. Refah'a ya da Han Yunus'a birkaç yüz metre girmeye cesaret etmek bile, Şerit'te büyük çaplı saldırılar için gerekli sayıyı toplamakta zorlanan İsrail ordusunda ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanmaya devam ediyor.

Ancak İsrail'in niyetleri ile bunları gerçekleştirmedeki başarısızlığını birbirinden ayırmak gerekir. Gerçekten de Orta Doğu'ya hâkim olmak İsrail'in on yıllardır eylemlerini yönlendiren formül olmuştur. Aslında İsrail'in bölgesel emellerini detaylandıran resmi bir belge var: "Temiz Bir Kopuş: Bölgenin Güvenliği için Yeni Bir Strateji."

Bu belge 1996 yılında önde gelen yeni muhafazakâr entelektüel ve Netanyahu'nun yakın arkadaşı Richard Perle tarafından 2000'e Doğru Yeni İsrail Stratejisi Çalışma Grubu için hazırlandı. Belge, İsrail'i “kapsamlı barış” kavramını reddeden, bölgeyi istikrarsızlaştırmayı ve özellikle Suriye, Lübnan, Irak ve İran'dan kaynaklanan tehditleri “geri püskürtmeyi” savunan daha iddialı bir politikaya yönlendirmeyi amaçlıyordu.

ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgali bu hedeflerden bazılarına ulaşılması için altın bir fırsat sunmuş olsa da nihai sonuç genel hedeflerin gerisinde kalmıştır.

Gazze savaşı boyunca ordusunun ve istihbaratının başarısızlıkları nedeniyle aşağılanan ve hoşnutsuz bir halkın yoğun baskısıyla karşı karşıya kalan Netanyahu, tüm İsrailli liderler arasında en iyisi olarak hatırlanacağını umduğu mirasının tartışmalar ve utançla gölgeleneceğini biliyor.

Dolayısıyla Netanyahu, tamamen farklı koşullar altında olsa da Perle'nin eski stratejisini yeniden devreye sokuyor. “Bölgeyi güvence altına almak” İsrail'in gerçekten de kontrolü elinde tuttuğu, eşsiz bir askeri güce sahip olduğu ve düşmanlarının Netanyahu'nun tasarladığı bu Ortadoğu'da küçültülmüş rollerini kabul etmeye istekli oldukları anlamına gelecektir.

Ancak yetenekli bir satıcı ya da “büyük bir stratejist” bile soykırımı zafer olarak pazarlayamaz ya da itibarsız ve işlevsiz bir ordu stratejik bir zafer elde edemez.

İsrail'in gerçek ya da kalıcı bir zafer elde edemediği açıktır ve en bariz çözüm İsrail'in dizginlenmesi ve Gazze'de ve tüm Filistin'de işlediği suçlardan sorumlu tutulmasıdır. Böylece Orta Doğu, İsrail'in entrikalarından ve durmaksızın daha fazla savaş cephesi ve hayali zaferler peşinde koşmasından arınarak gerçek bir istikrar, barış ve hatta refah için hazır hale gelecektir.

 

*Ramzy Baroud, gazeteci ve Palestine Chronicle'ın editörüdür.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum