1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Gazze'de 'zafer' vaat eden İsrail sadece kendini yok etmeyi başardı
Gazze'de 'zafer' vaat eden İsrail sadece kendini yok etmeyi başardı

Gazze'de 'zafer' vaat eden İsrail sadece kendini yok etmeyi başardı

15 ay süren soykırımın ardından hayatta kalan Filistinliler belirsiz bir gelecekle yüzleşirken, İsrail savaşın elde edilemeyen hedefleri ve kendi toplumuna verdiği zararla yüzleşiyor.

26 Ocak 2025 Pazar 22:59A+A-

Lubna Masarwa’nın Middle East Eye’da yayınlanan yazısı Haksöz-Haber tarafından tercüme edilmiştir.

 

İsrail'in Gazze'ye karşı 15 aydır sürdürdüğü amansız savaşın ardından pazar günü ateşkes anlaşması yürürlüğe girdi.

Anlaşma kapsamında şu ana kadar üç İsrailli esir ve 90 Filistinli mahkûm serbest bırakıldı.

Yerlerinden edilen Filistinliler yıkılan mahallelerine geri dönmeye başlarken, Gazze'nin sivil savunması hala enkaz altında gömülü olduğu tahmin edilen 10,000 cesedi çıkarma görevine başladı.

Bu anın savaşın sonunu mu yoksa başlangıcını mı işaret ettiği henüz netlik kazanmamış olsa da, İsrail'de pek çok kişi bu anı ülkenin savaş hedefleri ve bu hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı üzerine düşünmek için bir fırsat olarak görüyor.

Geçen hafta anlaşma imzalanmadan önce, dindar Siyonist web sitesi Srugim'in editörü Arye Yoeli düşüncelerini ifade etti.

Yoeli'ye göre savaşın üç hedefi vardı: Hamas'ın askeri kanadını dağıtmak, Gazze Şeridi'nde Hamas'ı devirmek ve rehineleri geri almak.

Yoeli, “Bunların hiçbirine ulaşılamadı,” diye yazdı.

“Rehineler anlaşmasından sonra zafer tamamen Hamas'ın olacak. Netanyahu 11 ay önce 'zafere çok yakınız' demişti, iki ay sonra ise 'zafere bir adım kaldı' dedi. Belki de bu cümleyi Arapçaya çevirmeliyiz.”

İsrail ifşa oldu

En azından şimdilik, İsrail'in ilan edilmemiş diğer hedeflerine de ulaşılamadığı söylenebilir.

Savaşın başında İsrail İstihbarat Bakanlığı'nın Gazze'deki nüfusu güneye, Mısır'ın Sina Yarımadası'na sürmeye yönelik bir plan hazırladığı bildirildi.

Daha yakın bir zamanda ise ‘Generallerin Planı’, Gazze'nin kuzeyinin etnik temizliğe tabi tutulmasını ve İsrailli yerleşim örgütlerinin yeni bir toprak gaspı beklentisiyle sınırda toplanmasını öngörüyordu.

Ancak her iki senaryo da gerçekleşmedi.

On binlerce kişi öldürüldü ve Gazze'nin kasaba ve şehirleri neredeyse tamamen yok edildi. Yetimler, sakat kalanlar ve saldırıdan sağ kurtulan diğer herkes hayatlarının geri kalanında bu saldırının gölgesinde yaşayacak.

Ama Filistinliler hala orada.

Gazze'deki yıkım apaçık ortadayken, bu yıkım aynı zamanda İsrail'in savaşının kendi toplumunun dokusuna verdiği zarara da ayna tutuyor olabilir.

Pek çok kişinin gözünde İsrail acımasız ve soykırımcı bir devlet olarak ifşa oldu, kendi liderleri de savaş suçlarıyla itham ediliyor.

Gazze'de işledikleri suçların kanıtlarını sosyal medyada paylaşan askerler, yurt dışına çıkmaları halinde tutuklanma riskiyle karşı karşıya.

İsrail'de pek çok kişi, savaşın başında Gazze'deki Filistinlileri “insan hayvanlar” olarak tanımlayan ve bölgeyi tamamen kuşatma altına alma sözü veren İsrail'in o dönemki savunma bakanı Yoav Gallant'ın -şimdi Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranıyor- kullandığı dili içselleştirmiş görünüyor.

Geçen ay Haaretz'de yazan İsrailli psikolog Yoel Elizur, 1987'den 1993'e kadar Birinci İntifada sırasında Gazze'de savaşan askerlerin uğradığı psikolojik hasarla ilgili araştırmalardan yola çıkarak, geri dönen askerler arasında bir “ahlaki yaralanma” salgını olabileceği konusunda uyarıda bulundu.

Bu asker ve yedek asker kuşağı ve genel olarak İsrail toplumu için nihai hesaplaşmanın ne olacağını göreceğiz.

 

* Lubna Masarwa, gazeteci ve Middle East Eye'ın Kudüs merkezli Filistin ve İsrail büro şefi.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum