1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Gazze'de kadınlar ve yok edilen gelecek
Gazze'de kadınlar ve yok edilen gelecek

Gazze'de kadınlar ve yok edilen gelecek

İlk Nekbe erkeklerin arşivine kaydedildiyse, çocuklardan önce kadınların öldürüldüğü Gazze Nekbe'sini kim kaydedecek?

12 Haziran 2025 Perşembe 21:55A+A-

Maryam Al-Khatib’in Alquds’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


Çadırın çatısı yırtık pırtık bir bez parçasından başka bir şey değildi ama kadınların ölümsüz anılarını astıkları bir tuvale dönüştü.

Burada kayıp eşlerin yırtık fotoğrafları, enkaz altında kalan çocukların çizimleri ve boş ilaç kutuları mezar taşı olarak asılı duruyor.

Çadırdaki her dikiş bir hikâye anlatıyor ve her delik, uzak görünse de umudu andıran bir ışığı içeri alıyor.

Çadır geçici bir barınak değil, Filistinlilerin gömemedikleri kalıntılarını astıkları bir direniş müzesi, bir hayatta kalma mabedi.

Gazze'ye akın eden binlerce beyaz çadır arasında kadınların çadırları, paramparça olmuş hayatlardan geriye kalanları koruyan canlı bir arşiv olarak ortaya çıktı.

Refah'tan bir kadın eski bir fotoğrafı tutuyor ve şöyle diyor: "Evimden geriye kalan tek şey bu... Yağmurda yok olmasından korkuyorum, o yüzden sandığımda saklıyorum."

Çadırın içine dağılmış, yanmış doğum belgeleri, artık hayatta olmayan bir çocuğun ayakkabısı, molozların altında gömülü bir kardeşin kokusunu taşıyan bir bez parçası.

Çadır, barınaktan hafızaya, bekleme yerinden mürekkeple değil ama kalıntılarla yazma yerine dönüştü.

Gazze'de kadınların bedenleri artık sadece bombardıman hedefi değil, dünyanın duymak istemediği anıların deposu.

Biberonlardaki kurumuş süt kıtlığın belgesi, ellerdeki yara izleri ve ağarmış saçlar acının haritası, annelerin dehşeti yatıştırmak için fısıldadıkları şarkılar ise direnişin yayınlanmamış kayıtları haline geldi.

Kadın bedenleri tanıklık eder. Yara belgeliyor, süt bulamayan meme açlığı kaydediyor ve cenini için yas tutan rahim yok oluşu içinde saklıyor.

Judith Butler'ın dediği gibi, beden sadece acıyı kaydetmekle kalmaz, aynı zamanda onu yaratan yapılara da tanıklık eder.

Buradaki beden merhamet dilemiyor, aksine kaydediyor.

Refah'ın doğusundaki bir göçmen çadırında üç kadın ve iki kız çocuğu, yaşadıkları çadırı hedef alan doğrudan bir saldırıda öldürüldü. Füze düştüğünde kadınlar çocukları için yemek hazırlıyordu ve çadır tamamen yandı. Bu acı olay sadece can kaybının trajik öyküsünü anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda sivillerin en savunmasız yerlerinde kasıtlı olarak hedef alındığını da yansıtıyor; çadırın harap çatısı savaşın şiddet ve acısının canlı bir tanığı haline geldi. Çadır sadece bir sığınak değil; sessizlerin anısını koruyan bir müze ve içindeki kadınların bedenleri acı ve ıstırabı belgeleyen canlı bir arşive dönüştü.

Uluslararası raporlar Gazze'de kadın ve kız çocuklarının hedef alınmasının daha önce görülmemiş bir düzeye çıktığını gösteriyor.

Bunlar tesadüfen olmuyor. Kadınların öldürülmesi “tali hasar” değil, sistematik bir politikadır.

İşgal kadın bedenine saldırıyor çünkü kadınların hikâyeyi, dili, bebeği, evi ve şarkıyı ezberlediğini biliyor.

Bir kadın mahkûm tecavüze uğradığında, sesi hedef alınır.

Bir kadın hastanenin bombalanması nedeniyle güvenli bir şekilde doğum yapmaktan alıkonulduğunda, rahmi hedef alınır.

Hamile bir kadın karnındaki bebeğiyle birlikte öldüğünde, doğabilecek bir gelecek suikasta uğrar.

Nasır Hastanesi'nden bir ebe anlatıyor: "Bombardıman altında bir bebek doğdu. Onu kartonla kaplı soğuk bir zemine yatırdım. Anestezi ya da dezenfeksiyon için zaman yoktu."

Denize bakan bir çadırda, elinde bir parça kara kalemle yırtık pırtık tuval duvarını boyayan bir kız gördüm.

“Ne çiziyorsun?” diye sordum.

“Babam... çünkü annem derdi ki, ondan giden asla geri gelmez,” dedi kırık bir sesle.

Gazze'de yaşananlar sadece altyapının yok edilmesi değil, yaşayan bir arşivin yok edilmesidir.

Kadınlar öldürüldüğünde, anlatılar, sesler, ayrıntılar, dil de onlarla birlikte öldürülür.

Bir kadının bedeni hedef alındığında, silinen şey hafızanın kendisidir, sanki işgal hikâyeyi köklerinden silmek istiyormuş gibi.

İlk Nekbe erkeklerin arşivine kaydedildiyse, çocuklardan önce kadınların öldürüldüğü Gazze Nekbe'sini kim kaydedecek?

HABERE YORUM KAT