1. YAZARLAR

  2. Mine Alpay Gün

  3. Ergenekon’un üstünü nasıl örtecekler
Mine Alpay Gün

Mine Alpay Gün

Yazarın Tüm Yazıları >

Ergenekon’un üstünü nasıl örtecekler

14 Ekim 2008 Salı 17:40A+A-

İki binler Türkiye’sinde içeri alınsalar da gel keyfim gel saltanatlarını hapishane de de sürdüren nazlı generallerimiz, sık sık hastalanıp, ellerini kollarını sallayarak dışarı çıkmaktalar.

Yattıkları hastanelerde, ailelerinden çok örgüt yandaşlarının yanlarından ayrılmadığı bu çok önemli adamlar, ne hikmetse dışarı çıkış için önemli bir bahane keşfettiler.

Sağlık durumlarını gerekçe gösterip içeride fazla kalmıyorlar.

Örgütün talimatı ile doktorları da çok acil epikriz raporları hazırlayarak kamuoyunu ölümcül hasta olduklarına inandırmakta.

Ne ki dışarı çıkan bu çok önemli hastalar, mikrofonu kapıp konferansların birini bırakıp ötekine koşmaktalar.

Hoş içeride olsalar da yaşadıkları hapishane değil adeta beş yıldızlı otel.

12 Eylül’de kendilerinin de aralarında bulunduğu işkence timlerinin tutuklulara yaptığı ezalardan o kadar çok azadeler ki.

Önceki gün o günlerde hücrede tutulmuş bir arkadaşıma, çektiği işkenceleri, çocuklarıma anlatması işkencesinde bulundum. Zavallı arkadaşım anlatırken bile kendinden geçiyordu. Yediği dayakları, kendisine çay ikram eden polisin suratına kızgın çay fırlattığını, eğer pencere olsa kesin kendisini boşluğa bırakıp öldüreceğini, bir tuvalette 27 kişi, 15 gün bekletildiklerini, tuvalet olarak kavanozlar kullandıklarını, o pis kokuda ölümüne dövüldüklerini, kadın mahkûmların kulakları parçalayan çığlıklarını duymamak için gömleğini yırtıp kulaklarını bağladıklarını.

Bütün bu işkenceler Ergenekonculara yapılsın demiyorum ama onların yaptıkları bu işkenceler keşke kameralara alınıp kendilerine izlettirilse. Mahkûmlara nasıl dışkı yedirdiklerini, domuz topu gibi bağlayıp, kollarını kırdıklarını, başlarına dipçiklerle vurarak travmalara sebep olduklarını içeride biraz izlettirseler.

Zira arkadaşım anlatırken bile bizim elimiz ayağımız titriyor, baygınlık geçiriyoruz.

Şu günlerde asrın davasına sayılı günler kala, bakıyoruz aydınlar Susurluğa gösterdikleri hassasiyeti, Ergenekon’a göstermiyorlar. Ya Susurluk’ta sadece sağcıların varsıllığından haberdarlardı, onun için hararetle ışık söndürme eylemlerine öncülük yaptılar. Solcularında karıştığı Ergenekon davasında garip bir sessizlik insanı ürkütmekte.

Savcı Zekeriya Öz hakkında, acımasız bir linç kampanyası başlatıldı.

“Kaos ortamı oluşturarak darbeye teşebbüste bulunmakla” suçlananlar, elbette boş durmayacaklardı. Zira Ümraniye’de, patlayıcı dolu evin ele geçmesinden sonra, bu çevreler, soruşturmayı “TSK’ya karşı yapılmış bir operasyon” olarak gösterme yarışına çıktılar.

Savcı Zekeriya Öz onların bu söylemlerini iddianamede ele aldı: “Kendilerini Türk Silahlı Kuvvetleri adına hareket ediyor gibi gösterip, kendilerine karşı yapılan her türlü adli soruşturmanın TSK’ya karşı yapıldığı şeklinde kamuoyunu yanılttıkları, ayrıca adil yargılamayı etkileme suçuna teşvik ettikleri gibi, ülkemizin en değerli kurumlarından olan TSK’nın adını da kendi örgütsel faaliyetlerine karıştırmak suretiyle, kendi faaliyetlerini legal faaliyetler gibi göstermeye çalıştıkları anlaşılmıştır”.

Bütün bu hesaplardan elleri boş çıkan suçlular, sonunda kendilerine bir tek çıkış yolu buldular. Elini taşın altına koyan, kendisini ve ailesini tehlikeye atan, faili meçhulleri ile destan yazmış bir ülkede Ergenekon gibi tehlikeli bir örgüte çomak sokarak, belanın püsküllüsünü başına saran savcıya şimdi de iftira kampanyası başlattılar. Sürgün gittiğini, haraç aldığını, işadamı kafasına silah dayadığını, eşinin çarşaflı olduğu yalanını yazdılar.

Meğer asılsız haberin kaynağı tecavüzcü, kundakçı, hapisle müşerref olmuş bir zat-ı muhterem(!)miş. Bütün bu suçları işleyen tecavüzcü içinse, eşi çarşaflı olan bir devlet görevlisi suç işlemiştir ya da eli kolu bağlanmıştır, böyle önemli meselelerin üzerine gidemeyecek kotayı, daha baştan kendisi için çarşafla uygulamıştır. Ne ki bir suç değil ama savcının eşi çarşaflı değildir, iftiraların biri bile gerçek değildir.

Bu tip maksatlı yayınlar, güneşi balçıkla sıvayamayacak ama asıl insanları endişelendiren; hükümetin bu davayı sulandırma, soğutma çabalarının olup olmayacağı. Ergenekon’un üstünün örtüleceği düşüncesi halk arasında o kadar yaygın bir konu ki.

MİLLİ GAZETE

 

YAZIYA YORUM KAT