
"Eğer dilersek, sana vahyettiklerimizi gerçekten gideriveririz"
"Andolsun, eğer dilersek, sana vahyettiklerimizi gerçekten gideriveririz, sonra bunun için bize karşı bir vekil bulamazsın."
وَلَئِنْ شِئْنَا لَنَذْهَبَنَّ بِالَّذ۪ٓي اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ بِه۪ عَلَيْنَا وَك۪يلًاۙ ﴿٨٦﴾
86- Andolsun, eğer dilersek, sana vahyettiklerimizi gerçekten gideriveririz, sonra bunun için bize karşı bir vekil bulamazsın.
اِلَّا رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَۜ اِنَّ فَضْلَهُ كَانَ عَلَيْكَ كَب۪يرًا ﴿٨٧﴾
87- Fakat rabbinden bir rahmet olarak biz bunu yapmadık. Gerçekten rabbinin lütfu çok büyüktür.
Eğer dilersek bu az bilgiyi de alırız sizden diyor Rabbimiz. Sana vahy ettiğimizin bir kısmını gideririz. Sonra sen kendin için Bize karşı hiçbir vekil, hiç bir koruyucu bulamazsın. Evet düşünün, şu elimizdeki az bir bilgiyi de alıverse Rabbimiz ne yaparız? O zaman yeryüzünde kan dökücülük ve bozgunculuğun dışında hiçbir şey kalmaz Allah korusun. Ne insanlık, ne adâlet, ne hayır, ne şifa ne rahmet hiçbir şey kalmayacaktır. Yâni şu yaşadığımız dünyada azıcık bir güzellik varsa vahyin eseridir. Elbette bu güzellikler de onları isteyenlere verilecektir, onu istemeyenler de ondan uzak kalacaklardır.
Evet ancak Rabbinin rahmeti sayesinde bu vahiy size gelmektedir. Ve muhakkak ki Allah’ın fazl-u keremi senin için çok büyüktür. Allah gerçekten sana çok büyük üstünlükler, faziletler vermiştir.
BASAİRUL KUR'AN
Yüce Allah bu lütuf ile, kendisine vahiy gönderme ve gönderdiği vahye kalıcılık kazandırma ile Peygamberimize bağışta bulunmuştur. İnsanlara yönelik bağışı ise daha büyüktür. İnsanlar bu Kur’an sayesinde nesiller, kuşaklar boyunca rahmet, nimet ve doğruyola kavuşma lütufları ile onurlandırılmışlardır.
Bu ayetler, Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) ve dolayısıyla tüm Müslümanlara, vahyin ve Kur'an'ın korunmasının yalnızca Allah'ın lütfu ve rahmetiyle mümkün olduğu gerçeğini hatırlatır.
86.ayet, Allah'ın dilediği takdirde Peygamber'e vahyettiği Kur'an'ı, yani o mesajı, hafızasından ve kalbinden giderebileceğini ifade eder. Bu, vahyin kaynağının yalnızca Allah olduğu ve Hz. Peygamber'in kendi gücüyle onu koruyamayacağı anlamına gelir. Ayet, aynı zamanda vahyin Allah'ın bir emaneti olduğunu vurgular. Vahiy bir kez geri alındığında, Allah'ın iradesine karşı koyacak ve onu geri getirecek hiçbir gücün veya "vekilin" bulunamayacağı kesindir.
87.ayet, vahyin ortadan kalkmamasının tek sebebinin Rabbinin merhameti olduğunu belirtir. Ayette geçen "فَضْلَهُ" (fazl) kelimesi, Allah’ın lütfu, ihsanı ve iyiliği olarak açıklanır. Kur'an'ın kalpte ve yeryüzünde kalıcı olması, Hz. Peygamber'in şahsi başarısı değil, Allah’ın ona olan büyük lütfu ve rahmetinin bir sonucudur.
TEFHİMUL KUR'AN





HABERE YORUM KAT