
Dünya İsrail'in İran'a açtığı savaşla meşgulken Gazze açlıktan ölmeye devam ediyor
İsrail'in İran'a açtığı savaş soykırımımızı manşetlere taşıdı ama İsrail'in Gazze'de yaptıkları insanlık için bir leke. Bu konuda konuşmayı bırakmayın.
Malak Hijazi’nin mondoweiss’de yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.
Herkes İsrail ve İran hakkında konuşuyor. Ancak Gazze'de acımasız bir kuşatmanın içinde sıkışıp kalmış, açlık çeken ve ağır bombardıman altında hayatta kalma mücadelesi veren bizler varız.
Sosyal medya son dakika haberleriyle, gerilimin tırmanması için geri sayımlarla, dünyanın sonuyla ilgili şakalarla ve İsrail'e füzeler düşerken dans eden insanların videolarıyla dolup taşıyor. Bomba sığınaklarındaki İsraillilerin görüntüleri viral oluyor ve sanki bu savaşı başlatan onlar değilmiş gibi ilgi topluyor.
Bu arada açlık bizi yavaş yavaş öldürüyor. Gazze için dünya çoktan sona erdi. Kuşatma altında geçen her gün bizi ölüme biraz daha yaklaştırıyor. Beni en çok korkutan şey, İsrail'in Gazze'yi daha geniş savaş anlatısına dâhil etmesiyle birlikte dünyanın yüz çevirecek olması. Ve geriye dönüp baktığında, çoktan kovulmuş ya da ölüme terk edilmiş olabiliriz.
Bu kâbusun başlamasından bu yana yirmi ay geçti. Ölü sayısı durmadan artıyor, ancak hiçbir şey değişmiyor. Neredeyse iki yıldır doğru dürüst yemek yiyemediğimize hâlâ inanamıyorum. İnsanlar bir torba un için vuruluyor.
Bu yılın başlarındaki kısa ateşkes sırasında tanıdığım hiç kimse savaşın geri döneceğini hayal etmemişti. Hatta konserve ve un stoklayan babamla dalga geçmiş, kıtlık alışkanlıkları edindiğini söyleyerek şakalaşmıştım. Bu erzakların yeni bir açlık dönemine kadar yetmeyeceğini bilmiyordum.
Artık her gün ekmek yemiyoruz. Yediğimiz zaman da makarnayı bir gece bekletip biraz unla karıştırarak hamur benzeri bir şey elde ediyoruz. Bazıları da mercimek ya da fasulyeyi öğüterek ekmeğe çok az benzeyen bir şey elde ediyor. Asıl sorun unun kıt olması. Marketler boş ve fırınlar kapalı. Bir kilo un şu anda neredeyse 14 dolar. Fiyatlar kaç yardım kamyonunun girmesine izin verildiğine bağlı, bu sayı da İsrail ordusunun ruh haline göre değişiyor.
Ancak paramız olması bile karnımızı doyurabileceğimiz anlamına gelmiyor. Bankalar kapalı, nakit para kullanılamıyor ve Gazze'de kart kullanamıyoruz çünkü elektrik ve internet çoğunlukla kullanılamıyor. Eğer birileri hesaplarına ulaşmayı başarırsa, bunun bedeli çok ağır oluyor; komisyonlar artık yüzde 40'ı aşmış durumda. Sadece para çekmek için bile paramızın neredeyse yarısını kaybediyoruz. Taşıdığımız paraların çoğu yırtık ya da yıpranmış durumda ve pek çok esnaf bu paraları kabul etmiyor.
Genellikle pazardan uzak duruyorum. Satın alacak bir şey yok. Ama bazen başka seçeneğim olmuyor. Geçenlerde yiyecek bir şeyler bulma umuduyla Gazze Şehri'ndeki al-Sahaba pazarına gittim. Ama artık gerçek bir pazar değil.
Birkaç solmuş sebze fahiş fiyatlarla satılıyor. Çocuklara yönelik besin takviyeleri açıkça alınıp satılıyor. Bir kilo olgunlaşmamış domates 17 dolar, kalitesiz salatalık 14 dolar, soğan 57 dolar - ve dilim dilim satılıyor. Bunun nedeni ekili alanların yüzde 80'inden fazlasının zarar görmüş olması ve yaklaşık yüzde 78'ine erişilemiyor olması. Gazze topraklarının sadece yüzde 4,6'sı hala ekilebilir durumda.
Ölüm tuzaklarında gezinmek
Ancak durumu daha da kötüleştiren, bu açlığın nasıl yönetildiği, daha doğrusu manipüle edildiğidir. Bu sistematik açlık insani bir cephenin arkasına gizlenmiş durumda. İsrail ve ABD tarafından desteklenen Gazze İnsani Yardım Vakfı kendisini bir cankurtaran simidi olarak sunuyor. Ancak yardım merkezleri birer ölüm tuzağı. İnsanlar buralara ulaşmak için saatlerce yürüyor, ancak silahlı çetelerle, İsrail ateşiyle ya da aşağılanmayla karşılaşıyorlar.
Yardım Gazze'ye girdiğinde bile bize nadiren ulaşıyor. Birleşmiş Milletler'e göre mayıs ortasından bu yana Gazze'ye sadece 4.600 ton un girdi - bu miktar ancak sekiz gün yetecek kadar. Bunların çoğu da yerine ulaşmıyor. Yaşadığım yer olan kuzeyde, işleyen bir dağıtım merkezi yok - Gazze Şeridi'ndeki insanların çoğunun Gazze Şehri'nde yaşadığı düşünüldüğünde bu özellikle endişe verici bir durum. İnsanlar gıdaya ulaşmak için tehlikeli arazilerde saatlerce yürüyor. Birçoğu sırada beklerken vuruluyor. Sadece 17 Haziran'da en az 80 kişi yardıma ulaşmaya çalışırken öldürüldü.
Ailem bu tür bir aşağılanmayı kabul etmeyi reddediyor ve kimsenin yardım merkezlerine gitmesine izin vermiyor. Bunun yerine, yağmacılardan fahiş fiyatlarla yiyecek satın alıyoruz. Ancak pek çok kişinin işini ve gelir kaynağını kaybettiği ve artık hiçbir şey satın alamadığı Gazze'de bu bile nadir bir ayrıcalık. Yine de diğerleri yardım merkezlerine gitmenin tüm risklerini ve onur kırıcı yanlarını göze alıyor, çünkü çocuklarını beslemenin tek yolu bu.
Gazze'de birçoğumuzun hissettiği şey korkunun da ötesinde, sanki sosyal dokumuz tasarlanarak parçalanıyormuş gibi. Ebu Şebab grubu gibi silahlı çetelere ve yabancı paralı askerlere gıda hatlarını kontrol etme yetkisi verildi. Yardımları çalıyor, sivillere ateş açıyor ve zaten çaresiz olan insanlar arasında korku yayıyorlar. İsrail askerleri çoğu zaman hiçbir şey yapmıyor, hatta onlara yardım ediyor. Bu kasıtlı şiddet bizi giderek daha fazla parçalıyor, bizi bir arada tutan güven ve dayanışmayı yok ediyor.
Bu arada Gazze, durum her geçen gün daha da karanlıklaşsa da küresel manşetlerden kayboluyor. Sesimizin duyulmadığını, değişen medya ilgisinin gürültüsü altında kaybolup gittiğini hissediyorum.
İsrail'in İran'a açtığı savaş, soykırımımızı bölgesel çatışma dilinin altına gömdü. Filistinlilerin çektiği acılar sürekli ve beklenen bir trend haline geldi. Gazze haberlerden düştü, daha acil ya da daha “karmaşık” olarak görülen hikâyeler tarafından bir kenara itildi.
Ama bunu söylemek için yazıyorum: Lütfen Gazze hakkında konuşmayı bırakmayın. İsrail'in zulmü sadece yerel bir trajedi değildir ve karmaşık da değildir. İsrail'in Gazze'de yaptıkları insanlık için bir lekedir - hesap vermeksizin Orta Doğu'nun diğer bölgelerine yayılan genişleyen bir zulümdür. Gazze için konuşun ki soykırım normalleşmesin ve başka yerlerde tekrarlanmasın.
HABERE YORUM KAT