
Derinleştikçe daralan bir kuyu: Cimrilik
"Bilmeliyiz ki; mal ve servet Allah yolunda akıtılmadığı sürece, sahibini sarmalayan bir azap kamçısına, ruhu daraltan bir zindana dönüşür. "
Enver Can/Haksöz Haber
Derinleştikçe daralan bir kuyu: Cimrilik
Kur’an-ı Kerim, kuru bir emirler manzumesi değil; insan ruhunun en derin dehlizlerine ışık tutan, varoluşun kodlarını çözen Rabbani bir hitaptır. İlk insanlık anlatısı olan Hz. Âdem kıssası, bu hitapta karşımıza çıkan önemli öğüt verici hikayelerden biridir. Diğer bir ifadeyle bu kıssa salt bir yaratılış anlatısı değil; insanın bilgiyle tanışmasını, irade sahibi oluşunu, sınanmasını, hata yapabilmesini ve tövbe yoluyla yeniden yön bulabilmesini de konu edinen kapsamlı bir varoluş öğretisidir. İnsanlık tarihi boyunca tekrar etme ihtimali yüksek olan ahlaki zaaflar ve ardından tövbe ile gelen yücelişler, ilk kez bu sahne üzerinde tecessüm etmiştir.
Kur’an, insanlık tarihindeki ilk cinayeti aktarırken; bizi bu cinayete yol açan kalbi bozulmayı fark etmeye ve onun kökenlerini tefekkür etmeye davet eder: “Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku ki: Hani o vakit onlar Allah'a yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen ve bu maksatla Hâbil'in sahip olduğu nimet ve faziletleri gasp etmek isteyen Kâbil: Mutlaka seni öldüreceğim demişti. (Hâbil ise:) Allah; ancak korkup sakınanlardan (yükselen ibadet ve dilekleri) kabul eder.” Söz konusu ayetin tefsirinde Seyyid Kutub’un vurguladığı gibi mesele takva eksikliği karşısında gösterilen ahlaki tavırdır. Kâbil’in sunduğu kurban, gönülden verilmiş bir teslimiyet değil elden çıkarılmaya gönlü razı olunmayan bir yük gibidir. Allah’ın mülkünden O’na bir şey verirken bile eksileceği korkusuna kapılmak cimriliğin işaretlerinden biridir. Nitekim cimriliğin köklerinde yer edinen bu korku zamanla içsel daralmaya, hasede ve kine dönüşmektedir.
Yazının devamı için tıklayınız>>>





