1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Bir video İsrail'in “iç güç mücadelesinin” maskesini nasıl düşürdü?
Bir video İsrail'in “iç güç mücadelesinin” maskesini nasıl düşürdü?

Bir video İsrail'in “iç güç mücadelesinin” maskesini nasıl düşürdü?

İsrail medyasının sık sık katı, çoğu zaman da mantıksız askeri sansüre bağlı kaldığı göz önüne alındığında, kendi askerlerinin böylesine zarar verici bir tasvirini yayınlama kararına ne sebep oldu?

29 Nisan 2025 Salı 19:35A+A-

Ramzy Baroud’un Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


İsrail'in Kanal 12 televizyonundan bir muhabir, 22 Nisan'da, tek bir Filistinli savaşçının saldırısına uğrayan nispeten çok sayıda İsrail askerinin en aşağılayıcı videolarından birini yayınlamaya karar verdiğinde görünüşe göre garip bir seçim yaptı. Askerler çığlıklar atarak Han Yunus'taki bir binanın merdivenlerinden inerken kaos patlak veriyor: bazıları birbirinin üzerine düşüyor, diğerleri beton bir duvarın arkasına saklanıyor ve hatta bazıları rastgele ateş ederek kendi meslektaşlarını tehlikeye atıyor.

Bu durum ciddi bir soruyu akla getiriyor: İsrail medyasının sık sık katı, çoğu zaman da mantıksız askeri sansüre bağlı kaldığı göz önüne alındığında, kendi askerlerinin böylesine zarar verici bir tasvirini yayınlama kararına ne sebep oldu?

Bu sorunun cevabı, bir yanda Başbakan Binyamin Netanyahu'nun liderliğinde temsil edilen İsrail siyaset kurumu ile diğer yanda ülkenin geri kalanı arasındaki açık savaşta yatıyor. “Ülkenin geri kalanı” anlaşılması zor bir kavram gibi görünebilir ama öyle değil. Netanyahu şu anda askeri kurumlarla, iç istihbarat teşkilatı Şin Bet'le, yargıyla, medyanın büyük bölümüyle ve savaşın sona ermesini ve İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını isteyen İsraillilerin çoğunluğuyla savaş halinde.

Bu durum, Netanyahu'yu sadece İsrail ordusu ve İsrail toplumu için değil, aynı zamanda İsrail'in geleceği için de bir tehdit olmakla suçlayan eski üst düzey İsrailli yetkililerin benzeri görülmemiş ve açık eleştirilerini açıklıyor.

Şin Bet Başkanı Ronen Bar, 21 Nisan'da İsrail Yüksek Mahkemesi'ne sunduğu ve biri kamuoyuna açıklanan iki belgeyle tüm protokolleri ihlal etti. İsrail medyasına göre, gizlilik derecesi olmayan yeminli ifadesinde Bar, “sadakat beklentilerini karşılamadığı için”, özellikle de “başbakanın yardımcılarına yönelik soruşturmalarla ilgili olarak” ve “Netanyahu'nun ceza davasında ifade vermekten kaçınmasına yardım etmediği için” başbakan tarafından kovulduğunu belirtti.

Bar'ın yorumları İsrail'in güçlü aktörlerinin son derece hassas güvenlik meselelerine yaklaşımında köklü bir tarihsel değişimi temsil ediyordu.

Bu yorumlar aynı zamanda Netanyahu'nun devrilmesi için yapılan bir çağrı niteliğindeydi.

Shin Bet'in eski başkanlarından Nadav Argaman da, Netanyahu'nun ihlalleri hakkında ilk konuşan kişi olmasına rağmen, İsrail'in kötü şöhretli ve güçlü istihbarat teşkilatlarının çeşitli unsurları arasında açık bir koordinasyon olduğunu öne sürdü. Argaman geçen ay Kanal 12'ye verdiği demeçte “Başbakan hukuka aykırı davranırsa bildiğim her şeyi söylerim” dedi.

Koordinasyon, Netanyahu ile birlikte Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranan eski İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın 23 Nisan'da kendi öfkesine kapılmasıyla daha da derinleşti. Netanyahu'ya doğrudan saldırarak politikasını “ahlaki bir rezalet” olarak nitelendirmesinin yanı sıra Gallant, geçtiğimiz Ağustos ayında İsrail'in bir ateşkes anlaşmasını engellemek için Hamas'a ait olduğu iddia edilen bir tünelin sahte fotoğraflarını çektiğini ortaya çıkararak İsrail ordusunun kendisini de aşağılamış görünüyor.

İsrail hükümeti bu olayı Gazze'nin güneyindeki Philadelphi Koridoru'nu kontrol altında tutma gerekçesi olarak kullandı ve bu gerekçe, İsrail askerlerinin yalnız bir Filistinli savaşçıdan dehşet içinde kaçışını gösteren son derece utanç verici video ile aynı zamanda ortaya çıktı. Aşağılanmanın katmanları birikmeye devam etti.

Gallant'ın eylemleri ordunun ve kendi liderliğinin itibarını zedelese de, Gallant'ın asıl amacının pek çok İsraillinin kişisel siyasi çıkarları için Gazze savaşını uzattığına inandığı Netanyahu'yu etkilemek olduğu görülüyor.

İsrail'in savaştaki gerçek kayıpları da bir başka kilit nokta. İşgal devletinin tarihsel olarak en iyi sakladığı sırlardan biri, Arap ordularına ya da direniş gruplarına karşı savaşırken verdiği kayıplardır.

Gazze'ye yönelik mevcut savaştaki kayıplarının da iyi saklanmış bir sır olması gerekiyordu, ancak öyle değil.

İsrail ordusu savaşın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana ölü sayısını en aza indirmeye çalışsa da, bazıları bizzat ordu tarafından başlatılan pek çok sızıntıyla karşı karşıya kaldı. Amaç ne? Özellikle de İsrail ordusunun yedek kuvvetlerinin en az yarısının savaş alanına dönmeyi reddettiği yönündeki yeni bilgiler ışığında, Netanyahu'ya savaşı sona erdirmesi için baskı yapmak.

İlginçtir ki Netanyahu'nun Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin yerine atadığı Eyal Zamir, Şubat ayında atanmasından kısa bir süre sonra yaptığı bir konuşmayla herkesi şaşırttı. Zamir, 2024 yılında 5.942 İsrailli ailenin “yaslı aileler listesine katıldığını” açıkladı. Halihazırda 2025'in “savaş yılı” olacağını taahhüt etmişti, ancak şimdi savaşı İsrail'in sürdürebileceğinin ötesine tırmandırmaya daha az eğilimli görünüyor.

İsrail'in siyasi, askeri ve istihbarat elitleri arasındaki savaş hiç bu kadar çirkin ve açık olmamıştı; sanki her iki taraf da hayatta kalmalarının - ve İsrail'in hayatta kalmasının - diğer kampları yenmeye bağlı olduğu sonucuna varmış gibi.

Biraz isteksiz ve nispeten dikkatli bir kelime seçiminden sonra Gallant, sivil itaatsizlik de dâhil olmak üzere her ne şekilde olursa olsun Netanyahu'nun iktidardan gitmesini isteyen güçlü bir eski subaylar grubunun korosuna katıldı.

İsrail'in seçkinleri arasındaki bu iç çatışma, uzun süredir geliştirdiği imajından bir sapmaya işaret ediyor. İsrail on yıllar boyunca kendisini, daha az kültürlü olarak tasvir ettiği komşularının arasında bir demokrasi ve medeniyet feneri olarak sundu. Ancak Gazze soykırımı bu yanlış anlatıyı paramparça etti.

Sonuç olarak, bu İsrail fantezisinin mimarları arasındaki mevcut çekişme, sadece Gazze'de devam eden savaş hakkında değil, aynı zamanda İsrail'in tarihi Filistin topraklarında kuruluşundan yaklaşık seksen yıl sonra devam eden soykırıma kadar olan tarihi hakkında daha derin gerçekleri ortaya çıkarmak için eşi görülmemiş bir fırsat sunuyor.

 

*Ramzy Baroud, gazeteci ve Palestine Chronicle'ın editörüdür.

HABERE YORUM KAT

2 Yorum