1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Batı'da ölmenin ayrıcalığı ve Gazze'nin isimsiz çocuğu
Batı'da ölmenin ayrıcalığı ve Gazze'nin isimsiz çocuğu

Batı'da ölmenin ayrıcalığı ve Gazze'nin isimsiz çocuğu

Kadavraya dönmüş annemin elini okşarken, Gazze'deki pek çok ailenin karşılaşmış olması gereken dehşeti bir şimşek gibi hissettim.

03 Şubat 2025 Pazartesi 19:12A+A-

Yvonne Ridley’in Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı Barış Hoyraz tarafından Haksöz Haber için tercüme edilmiştir:

 

Annem dün gece vefat etti. Joyce Ridley ve 98 yılı sonsuza dek ortadan kalktı, ancak geride bıraktığı üç nesil tarafından kesinlikle unutulmayacak. Haberi sosyal medyada paylaştığımdan beri - bugünlerde bu tür üzücü haberleri bu şekilde iletiyoruz - arkadaşlarımdan ve hatta onun hikâyesinden etkilenen yabancılardan anında taziye mesajları aldım, internetin çekim gücü işte böyle bir şey.

Filistinlilerin de çok iyi bildiği gibi, yas tutmak artık mahrem ve özel bir mesele değil. Son 15 ayda Gazze'de onları en savunmasız anlarında gördük ve izledik.

Annemin son saatlerinde aklım Filistin'e gitti ve Batı'da ne kadar ayrıcalıklı ve kendini beğenmiş olduğumuzu, hayatı ve ölümü hafife aldığımızı fark etmeye başladım.

Ölüm, kaçınılmaz olanı durdurmak için hepimizin güçsüz olduğunu hatırlatan kasvetli bir hatırlatıcıdır; bu kaçınılmazdır; daha büyük bir güç bize durumu etkileme veya değiştirme yeteneğimiz olmadığını hatırlatır. İşte ben de annemin vefatını Filistinlilerden her gün gördüğümüz türden bir metanetle kabullenebildim.

Kur'an Müslümanlara, Yüce Allah'ın bizi “korku, açlık, mal, sağlık ve ürün kaybı” ile sınayacağını, ancak “Sabredenleri ve başlarına bir musibet geldiğinde İnna lillahi ve inna ileyhi raci'un diyenleri müjdele” dememiz gerektiğini söyler. (Şüphesiz biz Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz).

Sınırsız bir iyimser olarak, Joyce Ridley'in son, nazik nefeslerini izlerken ve dinlerken, bir aile olarak özel olarak toplanabildiğimiz ve annemize son yolculuğunda teselli ve destek sunmak için güvenli bir alanı paylaşabildiğimiz için ne kadar ayrıcalıklı olduğumuzu fark ettim.

Ancak Gazze'de bir hastanede toplanmamız mümkün olmazdı, çünkü hizmet veren bir hastane kalmadı.

Acaba İsrail askerleri annemin koğuşuna girip herkesi dışarı atsaydı ya da hastane yetkilileri hastaları ve personeli bir saat içinde tahliye etmelerini söyleseydi hepimiz nasıl tepki verirdik? Nasıl idare ederdik? Joyce'un bilinci yerinde değildi ve hareket ettirilemiyordu.

Kabul etmek gerekir ki, hayal ettiği gibi bir ölüm yaşayamadı, evinin ortamında ailesiyle birlikte kayıp gitti. Doktorlar, County Durham'daki Dryburn Hastanesi'nden yedi mil uzaklıktaki evine ambulansla yolculuk yapabilecek kadar güçlü olmadığını bildirdiler.

Kadavraya dönmüş elini okşarken, Gazze'deki pek çok ailenin karşılaşmış olması gereken dehşeti bir şimşek gibi hissettim. Onu hareket ettirebilmenin hiçbir yolu yoktu ve yine de biliyoruz ki İsrail askerleri mantığa, merhamete ya da mazerete açık olmak üzere eğitilmemiştir. Ne pahasına olursa olsun hastanelerin temizlenmesini, boşaltılmasını istiyorlardı.

Pek çok hasta gibi annemin de ağrı kesicisi vardı. Herkesin ağrısı kendine özgü olduğu için - “Ağrı çok kişisel bir şeydir,” demişti bir doktor bir arkadaşına - ağrıyı daha az yan etkiyle yönetmemize yardımcı olan o opioidi (ağrı kesici –analjezik- etkiler gösteren bileşiklerdir) bulmak için hastane personeline güveniyoruz.

Joyce, ağrıyı azaltmak ve solunumla ilgili sıkıntılarını gidermek için otomatik olarak ölçülen dozlarda damardan morfin aldı. İsrail, Gazze'ye ilaç ve ağrı kesiciler de dahil olmak üzere her türlü insani yardımın girmesine izin vermediği için Filistinlilerin çoğu bu tür yaşam sonu bakım hizmetlerinden mahrum bırakıldı. Anestezikler bile engellendi.

Ablam, Joyce'un Dryburn'e kabul edilmeyi beklerken çektiği acıyı anlattı. Triyaj sistemi, bir hastanenin Kaza ve Acil Durum (A&E) bölümünde tedavi edilmeyi bekleyen yaralı ya da hastalar arasında acil bakıma ihtiyacı olanlara öncelik verilmesini içeren tıbbi bir süreçtir.

Korkarım ki Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Hizmeti, hükümetin uzun yıllar boyunca yatırım yapmaması nedeniyle şok edici bir durumda ve bu nedenle A&E, aşırı çalışan doktorlar ve hemşireler triyaj sistemine bağlı kalmakta zorlandıkları için travma yaratan bir yer olabiliyor. Takdir edilmeyen ve aşırı duygusal akrabaların kendi kişisel öncelikleri vardır ve bu da basitçe ve doğal olarak sevdikleri kişidir. Her ne kadar sinir bozucu olsa da, triyaj sistemi işe yaramakta ve hayat kurtarmaktadır; NHS hastanelerinde bir tür düzen sağlamak için gereklidir.

Sonra Oxford Üniversitesi Hastanesi'nde çalışan ve son 15 yıldır Gazze'de gönüllü olarak hizmet veren İngiliz cerrah Dr. Nick Maynard'ın sözlerini hatırladım. Geçen yıl 14 Ekim'de İsrail ordusu, onun görev yaptığı El Aksa Şehitleri Hastanesi'ndeki sözde güvenli bir alanda bulunan çadır mülteci kampını bombalayarak yeni bir dibe vuruş yaptı.

O pazartesi sabahı Dr. Maynard, Deir El-Balah'taki hastaneye girdiğinde tam bir kaosla karşılaştı. Triyaj sistemi tamamen çökmüş, hasta yakınları sevdiklerine öncelik vermesi için yüksek sesle bağırarak dikkatini çekmeye çalışıyordu. Kargaşanın ortasında, soğuk mermer zeminde tek başına yatarken ağlayan ve sesler çıkaran, güçlükle hareket eden ağır yanmış bir çocuğun küçük bedenini fark etti.

Onu savunacak kimsesi yoktu. Dr. Maynard küçük kızı kucağına aldı ve durumunu değerlendirebileceği bir ameliyathaneye taşıdı.

Acı gerçek şuydu ki, hangi hastaneye yatırılırsa yatırılsın, teşhis aynı olacaktı. Yaşamının sonuna kadar bakıma ihtiyacı vardı.

Elmacık kemiklerine kadar yanmış olan yüz derisi gevrekti ve dokunulduğunda kömür gibi oluyordu. Ne kadar uzman ve gelişmiş tıbbi ekipman olursa olsun kimsenin yardım edemeyeceği bir durumdaydı.

Bu zavallı çocuğun adını bilmiyorum; kimse bilmiyor. Tek tedavi yaşam sonu bakımıydı ama o Dryburn Hastanesi A&E'de değildi; 2024 yılında Gazze'deydi.

Acı gerçek şu ki, en fazla altı ya da yedi yaşında olan bu çocuk, El Aksa Şehitleri Hastanesi'nde bir katın köşesinde acı dolu beş saatin ardından vefat etti. Annemin elini sanki o çocukmuş gibi sıktım ve kolunu sevgiyle okşadım. Annemin etrafı onu sevenler tarafından sarılmıştı ve bilinci yerinde olmamasına rağmen onunla yatıştırıcı bir şekilde konuştuk ve bizi duyabildiğini hayal ettik. Bu hayatı cehennem acısı içinde, soğuk bir hastane zemininde terk eden küçük kıza böyle bir ilgi gösterilemezdi. Ailesi, kızlarının da ölümüyle sonuçlanan yangında çoktan can vermişti.

Bu küçük kızın ebedi istirahatgahının nerede olduğundan ve bir ceset torbasına konulup isimsiz bir şekilde gömülen sayısız meçhulden biri olup olmadığından emin değilim. Annemin ebedi istirahatgahının nerede olacağını zaten biliyorum; 2007 yılında ölen ruh eşi Allan Ridley'in yanındaki bir mezara gömülecek.

“Biz onları unutana kadar ölülerimiz bizim için asla ölü değildir,” demiş biri bir zamanlar. Annem Joyce Ridley'in (1927-2025) salı akşamı saat 9.06'da aramızdan sessizce ayrılmasına rağmen uzun yıllar boyunca yaşayacağını düşünüyorum. Ne yazık ki son saatinde orada değildim ama hastane odasından çıktığımda onun ailemin güvenli ve sevgi dolu ellerinde olduğunu biliyordum.

Ateşkes olsa bile, tüm hastaneler yeniden inşa edilene ve insani yardım serbestçe akana kadar Gazze'de hiç kimse böyle bir ayrılış lüksüne sahip olmayacak.

Şimdi Gazze'deki son saatlerinde çok acı çeken çocuğun adını öğrenmek istiyorum. Onun anısının yaşamasını sağlayacağım ve Dr. Maynard'ın trajik hikâyesini yüzlerce kişiye anlattım bile. Artık siz de bu çocuğun varlığından haberdarsınız. Hepimiz onun çektiği acıları kabul etmeli ve adını bilmesek bile onu asla unutmadığımızdan emin olmalıyız.

joyceridley.jpg

Yvonne Ridley'in annesi (Joyce Ridley: 1927-2025)

Joyce Ridley, kızı 2001 yılında ABD liderliğindeki savaş öncesinde Taliban tarafından tutuklandığında gazeteci Yvonne Ridley'in endişeli annesi olarak dünya çapında ün kazandı.

Joyce, Tony Blair hükümetinin tavsiyelerine karşı çıkarak bahçe kapısından günde iki kez basın brifingleri verip Taliban'a karşı yaklaşan savaşı eleştirince İngiliz medyasının sevgilisi haline geldi.

Gazeteci kızının korkusuz bir savunucusu olan Yvonne'un açıklamaları, Taliban'ın 11 gün hapiste kaldıktan sonra insani gerekçelerle Yvonne'u serbest bırakma kararı almasına yardımcı oldu. Yvonne'nin serbest bırakılmasında, County Durham'dan emekli bir öğre

HABERE YORUM KAT