
Batı Filistinli erkeklere suçlu muamelesi yapıyor
Batı, Filistinli erkekleri Siyonist ve emperyalist kâbusların avatarlarına indirgeyerek, Filistinli erkeklerin nasıl kederli dedeler, sevgili babalar ve oğullar olduğunu gizlemektedir.
Greg Shupak’ın electronicintifada’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz Haksöz-Haber için tercüme etti.
Filistinli kadın ve çocukların çektiği acılar karşısında endişelerini dile getirmek Batılı politikacılar ve medya arasında oldukça yaygındır, ancak Filistinli erkekler için endişelerini dile getirenler bu çevrelerde nadirdir.
Joe Biden, ABD başkanı olarak defalarca Gazze'deki “masum kadın ve çocuklar” için endişelendiğini iddia etti, sanki Filistinli erkekler doğaları gereği belirsiz bir suçtan suçluymuş gibi.
Ama Yusuf Zeyno ve Ahmed el-Madhun, 6 yaşındaki Hind Rajab'ı kurtarmaya çalışırken İsrail tarafından öldürülen sağlık görevlileri? Masum değiller.
Peki ya eşi hamile olan ve bir İsrail füze saldırısı sonucu öldürülen şoför ve üç çocuk babası Hüseyin Muhammed Ebu Cemai? O da masum değil.
İsrail saldırısının başlarında Kanada Başbakanı Justin Trudeau, İsrail'i “kadınları, çocukları, bebekleri öldürmeyi” durdurmaya çağırdı. İsrail'in, Kore yemeklerini seven ve ölümünden kısa bir süre önce Melbourne Üniversitesi'nden burs kazanan yazar ve çevirmen 25 yaşındaki Mahmud el-Naouq gibi insanları öldürmeyi durdurmasına gerek olmadığı düşüncesi ise açıktır.
The New York Times'ta Bret Stephens, İsrail'in daha iyi bir başbakanı olsaydı, “Gazze'de kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve hastalar için -en azından İsrail bölgede kaldığı sürece- uzun vadeli güvenli bölgeler oluşturacağını” yazdı. Görünüşe göre sağlıklı yetişkin erkekler güvenli olmayan bölgelere ait.
Balıkçılık yapan sekiz çocuk babası Mahmud Hamada'nın 9 yaşındaki bir çocuğu kurtarmaya çalıştığı sırada İsrailli bir keskin nişancının çocuğun kafasını uçurduğu bildirildi. Ardından bir İsrail tankı Hamada'ya ergenlik çağındaki oğlu Muhammed'in gözleri önünde aynı şeyi yaptı.
El-Şifa Hastanesi ortopedi bölümü başkanı Dr. Adnan el-Burj dövüldü, işkence gördü ve gizemli bir şekilde İsrail'in kötü şöhretli Ofer askeri hapishanesinde ölü bulundu. Stephens'a göre Hamada ve El Burj gibiler için güvenlik sağlamaya gerek yok.
Diğer ABD medya kuruluşları, Filistinli erkeklerden bahsetmeden İsrail'in öldürdüğü kadın ve çocukların sayısını öne çıkarıyor. Görünüşe göre, iki kız çocuğu babası olan ve aç olan ailesine yiyecek almaya çalışırken İsrail'in un katliamında hayatını kaybeden Bilal el-Essi gibi biri bir endişe kaynağı değil.
Açık olması gerekeni ifade etmek gerekirse: kadınlar ve çocuklar gibi Filistinli erkekler de ‘yaralanmamayı, öldürülmemeyi ve işkence görmemeyi’ hak ediyor.
Söylemeye gerek yok, ortaya koyduğum şey “erkek hakları” ya da “anti-feminist bir argüman” değildir. Filistinli erkeklere yapılan zulmü Filistinli kadın ve çocuklara yapılan zulümle niteliksel ve niceliksel olarak ölçmeye çalışmak gibi verimsiz bir konuyla da ilgilenmiyorum.
Daha ziyade, Filistinli erkeklerin terörize edilmesini zımnen kabul eden ya da açıkça onaylayan söylemleri reddetmek gerektiğini savunuyorum.
Toplumsal cinsiyet zulmü
Filistinli erkekler, bazı açılardan Filistinli çocukların ve kadınların maruz kaldıklarıyla aynı olan toplumsal cinsiyete dayalı baskıya maruz kalmaktadır - örneğin her üç grup da İsrail güçleri tarafından rutin olarak cinsel şiddete maruz bırakılmaktadır. Diğer açılardan, Filistinli erkeklere yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin farklı dinamikleri vardır.
Bu süreklilikler ve farklılıklar, BM'nin İşgal Altındaki Filistin Toprakları ve İsrail Hakkında Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu'nun geçen yıl mayıs ayında yayınladığı bir raporda açıkça görülmektedir.
Komisyon, İsrail askerlerinin erkek ve kadınlara “cinsel şiddet” uyguladığını tespit etti.
“Erkekler ve erkek çocuklar özel olarak hedef alındı” denildi. “Sadece erkekler askerler tarafından defalarca filme çekildi ve fotoğraflandı, bu sırada zorla soyundurulup çıplak bırakıldı, cinsel işkenceye ve insanlık dışı ve zalimce muameleye maruz bırakıldı. Filistinli kadınlar da hedef alındı ve Gazze'de doğrudan hedef alınan bir kadın sığınma evi de dâhil olmak üzere, kadın tutukluları utandırmak ve cinsiyetçi ve cinselleştirilmiş grafitiler çizmek de dâhil olmak üzere çevrimiçi psikolojik şiddet ve cinsel tacize maruz bırakıldı. İsrail askerleri ayrıca Filistinli kadınlarla alay etmek ve onları aşağılamak için iç çamaşırlarıyla dolu çekmeceler de dâhil olmak üzere evleri yağmalarken kendilerini filme aldı ve Arap kadınlardan 'sürtükler' olarak bahsetti.”
Belge, İsrail'in “Filistinli erkek ve erkek çocukları hedef alan toplumsal cinsiyet zulmü” uyguladığı sonucuna varıyor. Komisyonun bir sonraki raporunda da Filistinli erkek ve erkek çocuklarının toplumsal cinsiyet zulmüne maruz kaldıkları belirtilerek, “pek çok vakada görünüşe göre sadece ‘savaşma yaşında’ oldukları düşünüldüğü ve tahliye emirlerine uymadıkları için, çok az ya da hiçbir haklı gerekçe olmaksızın” toplu tutuklamalara maruz kaldıkları kaydedildi.
Komisyon, İsrail'in gözaltındaki Filistinli erkeklere “cinselleştirilmiş işkence” uyguladığını, “cinsel organlarına ve anüslerine yönelik şiddet de dâhil olmak üzere üreme organlarına” saldırdığını ve onları “aşağılayıcı ve yorucu eylemleri çıplak veya soyunmuş olarak yapmaya zorladığını” tespit etti. Ayrıca erkek tutuklular tecavüze maruz kaldı.
İsrail tarafından esir alınmamış Filistinli erkekler de belirli ölümcül şiddet türlerine maruz bırakılıyor. Örneğin, kaynaklar +972 Magazine'e İsrail'in hedef seçmek için kullandığı yapay zekâ programı Lavender'in, düşük rütbeli Filistinli savaşçıların evlerini bombalamadan önce bir insan denetim protokolünden geçtiğini söylüyor: ‘yapay zekânın seçtiği hedefin kadın değil erkek olduğunu iki kez kontrol etmek.’
Kaynakların bildirdiğine göre, bu sistemin kullanılması, sivil erkeklerin sözde bir “hata” ile ölüm için işaretlendiği “hatayı” düzeltmek için hiçbir mekanizma olmadığı anlamına geliyor.
Bu tür gerçekleşen olayları onaylamak ya da hoş görmek, Filistinli erkeklerin var olma hakkını inkâr etmek anlamına gelir. Bu mantığın doruk noktası, Filistinli erkek ve erkek çocuklarının “kamyonlar dolusu götürüldüğü” kuzey Gazze'de tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. İşkence, tecavüz ve ölüm kuşkusuz onları bekliyordu.
Erkekleri Dışlayan Filistin Desteği
Savaşacak yaştaki Filistinli erkekleri kapsamayan Filistinlilere yönelik sözde endişe, Arap ve Müslüman erkeklerin şiddet yanlısı vahşiler olduğu yönündeki yaygın klişeyi beslemektedir.
Bu düşünce tarzına göre Arap ve Müslüman erkekler, Batı'nın -Filistin'deki Siyonist kolonisi de dâhil olmak üzere- kendisini koruması gereken barbarlardır. Bu tür anlayışlar, Gazze'deki ABD-İsrail soykırımı gibi Araplara ve Müslümanlara yönelik emperyal ve sömürgeci şiddeti meşrulaştırmaktadır.
Birkaç siyasetçi ve medya kaynağının sürekli olarak Filistinli erkeklere zarar verilmemesi gerektiğini söylemesinin açık bir alt metni vardır: ‘Filistinli erkeklerin kendilerine yönelik şiddeti kabul edilebilir kılan bir eksiklikleri vardır.’
Bu tür mesajlar, ABD-İsrail saldırısını rasyonalize etmek için kullanılan asılsız vahşet propagandası ile ideolojik bir geri besleme döngüsü içinde işlemektedir: Filistinli erkekleri öldürmek ve sakat bırakmak sorun değilse, bebeklerin kafasını kesmek ve toplu tecavüzler gerçekleştirmek gibi ağza alınmayacak şeyler yapmaları gerekir; Filistinli erkekler bebeklerin kafasını kesiyor ve toplu tecavüzler gerçekleştiriyorsa, Filistinli erkeklerin topyekün baskı altına alınması ve öldürülmesi ya tolere edilebilir, ya anlaşılabilir, ya gerekli ya da ahlaki olarak doğrudur.
Filistinli erkeklerin değersiz kurbanlar olduğu görüşü yanlış bir şekilde İsrail'in öldürmeye hakkı olduğu Filistinliler olduğunu ima etmektedir. Elbette pratikte ABD-İsrail askeri harekâtları her yaştan ve cinsiyetten Filistinliyi katletmektedir.
Bu bağlamda, görünüşte Filistinli kadın ve çocukların refahına öncelik veren yaklaşımlar, Filistinli erkeklere karşı ‘ölümcül güce’ alan açarken, bu çerçevenin sözde ilgilendiği grupları öldüren ve sakat bırakan şiddete davetiye çıkarmaktadır.
Dahası, Gazze'deki 15-64 yaş arası Filistinliler arasında erkeklerin kadınlara oranı 1.01'e 1 ve 65 yaş üstü ise bu oran 1.05'e 1. Dolayısıyla Filistinli erkekleri desteklemeyi reddetmek, Şerit'teki Filistinli yetişkinlerin çoğunluğunu öldürmeyi fiilen onaylamak anlamına geliyor.
Bu anlamda, Erkekleri Dışlayan Filistin Desteği (MEPS) olarak adlandırılabilecek şey Filistin desteği değildir. Savaş yanlısı propagandacı Stephens'ın yanı sıra İsrail'in işbirlikçilerinden Biden ve Trudeau gibi isimlerin MEPS ticaretini kimlerin yaptığı düşünüldüğünde bu durum daha net anlaşılmaktadır.
Dahası, MEPS Filistinli kadınları pasif kurbanlar olarak ele almaktadır. İsrail yanlısı politikacılar ve medya yorumcuları için tek “masum” Filistinliler, İsrail'in soykırımcı, sömürgeci girişimine hiçbir tehdit oluşturmadığı anlaşılanlardır.
Filistinli kadınların bu şekilde nitelendirilmesi, içinde yer aldıkları pek çok direniş biçimini silmektedir.
Bunun sonucu olarak MEPS, Filistinli erkekleri Siyonist ve emperyalist kâbusların avatarlarına indirgeyerek, Filistinli erkeklerin nasıl kederli dedeler, sevgili babalar ve oğullar olduğunu gizlemektedir.
Bazılarının zihinsel engelleri var. Down sendromlu Muhammed Bhar, bir İsrail saldırı köpeği tarafından parçalandı ve ardından İsrail askerleri tarafından terk edilip ölmeden önce tutuklandı.
Diğerleri ise tekerlekli sandalye kullanmaktadır, tıpkı paraplejisi (vücudun belden aşağısının felç olması) olan ve İsrail askerleri tarafından dövülüp tıbbi olarak kötü muamele gördükten sonra çok daha önce nakledilmesi gereken bir hastanede İsrail gözetiminde ölen İzzeddin El Benna gibi.
Birçok erkek, savaşçı olarak değerlendirilmektedir.
Filistinli erkekler işçiler ve mühendisler, çiftçiler ve fırıncılar, sporcular ve şairlerdir. Hiçbiri ‘a priori’ olarak yaşama ve neşeyi bilme, mücadele etme ve direnme, gelişme ve özgür olma haklarından yoksun sayılmamalıdır.
*Greg Shupak, kurgu ve siyasi analizler yazan bir akademisyendir. The Wrong Story (Yanlış Hikâye) kitabının yazarıdır: Palestine, Israel, and the Media (Filistin, İsrail ve Medya) adlı kitabın yazarıdır.
HABERE YORUM KAT