1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Ali Emre'nin "Yeryüzüne Dağılan" Adlı Şiir Kitabı 2. Baskısıyla Temmuz Kitap’ta
Ali Emre'nin "Yeryüzüne Dağılan" Adlı Şiir Kitabı 2. Baskısıyla Temmuz Kitap’ta

Ali Emre'nin "Yeryüzüne Dağılan" Adlı Şiir Kitabı 2. Baskısıyla Temmuz Kitap’ta

Ali Emre'nin "Yeryüzüne Dağılan" adlı şiir kitabının 2. baskısı Temmuz Kitap tarafından okurlarıyla buluşturuldu.

29 Aralık 2016 Perşembe 11:42A+A-

Temmuz Kitap etiketiyle yayımlanan kitap, Ali Emre’nin dördüncü şiir kitabı. Daha önce “Kıyamet Mevsimleri”, “Milyon Sesli Mızıka” ve “Onarılmış Yas Bitiği” adlı şiir kitapları bulunan şair, hâlen Temmuz dergisinde şiir ve yazılarını yayımlamaya devam ediyor.

Kapak tasarımı Necmettin Asma tarafından yapılan kitap 80 sayfa. Kitapta toplam yirmi beş şiir yer alıyor.

Adıyla uyumlu bir içeriğe sahip olan kitapta, zaman zaman kişisel duygu ve açıklamalarına yer verilse de acının, öfkenin, direnişin ve umudun sesiyle örtüşen şiirler daha fazla öne çıkıyor.

Kitapla ilgili Mustafa Uçurum’un Dünyabizim sitesinde yayınlanan yazısını ilginize sunuyoruz.:

Ali Emre’nin Şiiri, Direnişin Gür Sesidir

Mustafa Uçurum / Dünyabizim

Ali Emre, coğrafyası mesafe tanımayan bir dünyanın penceresinden şiirler devşiren bir şairdir. ‘Yeryüzüne Dağılan’ bunun bir semeresi…yeryuzune-dagilan-kapak.jpg

Yaşadığımız ülkedeki çeşitli insanlık hâllerinin, acı ve hüzün tablolarının yanı sıra Ortadoğu coğrafyasındaki gelişmeler, direnişler, farklı insan sesleri ve yüzleri de öne çıkıyor ‘Yeryüzüne Dağılan’da. Tarih güncel olanla buluşarak deviniyor. Kara bir lirizm, epik bir sesin içinde büyüyerek yeryüzünün çeşitli bölgelerine ışıklar ve çığlıklar düşürüyor. Yeyüzüne Dağılan, Temmuz Kitap etiketiyle raflarda.

Ali Emre adının yanına birçok sıfat yakışır ama onu en iyi anlatacak sıfat “direniş” olacaktır. O, sadece şiiriyle değil, yazdığı her satırla, attığı her adımla direnişi bileyen bir yürekle çıkmıştır meydana. Sesi daima gürdür, sözün doğrusunu zalimin alnının çatına direkt söyleyen bir söz ehlidir.

Yeryüzüne Dağılan’da Ali Emre, günümüz meselelerine yeterli dozda ironi katarak farklı bir söyleyişle bakış açısı getiriyor. Önceki şiirlerinde pek rastlamadığımız bu üslup, Ali Emre’nin olaylara bakışıyla birleşince çok da yerli yerinde görünüyor.

Paintball oynamak, erik ağacına çıkıp söğüt dalına yuva yapan mandayı terslemek, salatanın suyuna ekmek banmak, dış kapının mandalına asılmak… Bütün bunların yanında Ali Emre asıl söylemek istediğini ihmal etmiyor. Şiir başta olmak üzere her şey kurtulmalı “kamusal alandan.”

Yeryüzüne Dağılan’daki şiirler, adeta haber bülteni gibi, okuru olan bitenden haberdar eden bir göreve de soyunmuş. Elbette Ali Emre’nin çokça iğneli, çokça sarsan üslubuyla… Beynimizi tırmalayan bütün sesler şiirlerde kendine yer buluyor. Kırılan kalplerin kapanmayan yarası, annelerin yürekleri onaran duası ve şehrin mahmur çocukları aslında içimizde sürekli çırpınıp durmakta. Fakat hayat denen koşuşturmada o kadar çok şeyi görmezden gelmeye başladık ki bir film şeridi gibi hayatlarımız oldu. Ali Emre, şahit olduklarına şiirinde ses katarak sesini yükseltiyor.

Duyarsızlığa bir tokat gibi

Çağımızın en büyük hastalığı vurdumduymazlık, bananecilik. Herkes kendi gemisini kurtarmanın derdinde. Hem de şifayı yanlış yerlerde arayarak, zalimle mazlumu bile ayırt edemeyerek. “Amerika Ortadoğu’da” diyor Ali Emre ve noktayı okuyor: “Nasılsınız efendim! / Ne güzel sürpriz, ne alırdınız, bu kızım Leyla!/ Duymamışız geldiğinizi, ezan seslerinden olacak!”

Düşmanını tanımayan, kimden ne geleceğini idrak edemeyen, her türlü saldırının odağındadır. “Kendi”nin derdine düşen, aslında kendini kurban ederek başlamıştır mücadelesine. “Cuma Namazından Sonra Beyazıt’ta” şiiri, duyarsızlığa ve çağın ayak oyunlarına yenilenlerine bir tokat gibi inen bir şiir. Bizim olarak saydığımız ne varsa bizim değil aslında. Üzerimize giydirilen yeniçağ gömleği ne yazık ki mümin vasıflarının tam tersi. “Eskiden ecmain derdik”, zaman geçti ve artık her şeyin yerini “oğlum bak git” aldı.

Yeryüzüne Dağılan’daki şiirlerde sorgulama sıkça yapılıyor. Bunun yanında geçmiş günlerin samimiyeti de derin iç geçirmelerle hatırlanıyor. Şu bir gerçek ki “samimiyet” denen duru kalplerin yerini iktidar hırsı ve İslamcılık tartışmaları aldı. Hem de “masada kaybedilen tartışmalar.”

Ali Emre, mücadeleci kişiliğini kitabıyla bir kez daha pekiştirmiş oldu

Ali Emre, Yeryüzüne Dağılan “Adı Nurettin Zengi Olan” şiiri Ali Emre’nin geçmişini sorguladığı, nereden nereye dediği bir şiir. Kitaplardan, eylemlerden, sağdan, soldan geçerek kalbini onaran bir şairin, Nurettin Zengi’nin kalbiyle konuştuğu bir şiir. Geçmişiyle hesaplaşmak kolay değildir. Ali Emre birçok şiirde hem kendi dünyasından, hem de kalabalıkların sessizliğinden geçmişe bakarak sarsıcı tespitler yapıyor. Kurtuluş reçetesini de “Acıyla Sınanan” şiirinde sıralıyor: “Zulme asa, tura Musa, utanca zorba, ele zincir, gönle cemre, zindana Yusuf, ateşe İbrahim, çöle baran, güle hazan, bülbüle figan, göle akşam, yele feryat, güzele gam, dile kelâm, döle civan, dala şahan, saraya telaş, sokağa kıyım, sabaha felah.” Her şey olması gerektiği gibi olduğunda işte o zaman ahengini bulacak yaşamak.

Ali Emre, mücadeleci kişiliğini yeni kitabıyla bir kez daha pekiştirmiş oldu. Şairin alnını ak edecek bu şiirler, sözünün arkasında duran söz sahibi için de bir hüviyet niteliğinde olacak derecede sağlam duruşlu sözlerdir. Sözüyle şiiri aynı çizgide olan şairler eksik olmasın. Olmasın ki biz kalbimizi genişletmek için bu çağın kuru yüzüne doğru sesimizi yükseltip, “Ey Ali! Sana şiirden soruyorlar, de ki o asamızdır bizim / Zorbayı yıkar. Dilimizi çözer. Ejderhayı yutar. Unutma.” diyerek haykıralım.

yeryuzune-dagilan-kapak.jpg

 

 

Ali Emre, Yeryüzüne Dağılan, Temmuz Kitap, 2. Baskı Ocak 2017, 80 s

HABERE YORUM KAT