
‘6 Gün Savaşı’ ve Ortadoğu Dengeleri
1967 yılında yaşanan ve tarihe Altı Gün Savaşı olarak geçen sürecin etkileri günümüzde hala sürüyor.
1967 yılının 5 Haziran sabahı saatler 7.10'u gösterirken Siyonist İsrail'in savaş uçakları Mısır üzerine geldiklerinde de 17 kola ayrıldılar ve 17 ayrı üsdeki Mısır uçaklarını bombaladılar. Bombardıman sırasında Mısır hava kuvvetlerinin beşte üçü yok oldu. Aynı gün Suriye ve Ürdün savaş uçakları da İsrail bombalarından nasibini aldı.
Savaşın ikinci günü İsrail, Mısır'ın elindeki Gazze'yi ve Sina yarımadasını işgal etti. Mısırlı 11 bin 500 askerin çoğu ilerleyen günlerde çölde susuzluktan öldü.
Savaşın üçüncü günü Ürdün'e giren İsrail birlikleri Beytüllahim, El Halil, Cenin, Nablus ve Doğu Kudüs başta olmak üzere Batı Şeria kentlerini de teker teker işgal etti. Yahudilere yer açılması için duvarın önündeki ve çoğu Müslümanlara ait evler bir gecede buldozerlerle yerle bir edildi.
Yok edilen evler arasında Arafat'ın çocukluğunu geçirdiği ev de vardı....
Savaşın dördüncü günü Birleşmiş Milletler'in ön ayak olduğu ateşkes tanındı Beşinci gün ateşkesi bozan İsrail Suriye'ye ait olan Golan tepelerini işgal etti.
Savaşın altıncı günü yeni bir ateşkes yürürlüğe girdi ve bugün de süren çatışmalar böylece başlamış oldu.
ALTI GÜN SAVAŞININ ETKİLERİ HALA DEVAM EDİYOR
1) Bölgede sınırlar değişti, İsrail, işgal ettiği toprakları genişletti.
2) İsrail'in yeni işgalleri nedeniyle bir önceki savaşlarda olduğu gibi mülteciler sorunu ortaya çıktı.
3) Mısır, savaşta aldığı ağır darbeyle Arap dünyasındaki liderliğini ve saygınlığını kaybetmeye başladı.
4) Arap devletlerini destekleyen Sovyet Rusya, bölgedeki etkinliğini yitirmeye başladı ve Sovyet Rusya karşısında ABD, İsrail'i destekleyerek gücünü artırdı.
5) Pan-Arabizm etkisini yitirmeye başlarken, yerini pan-İslamizm ve yeni yeni başlayan Filistin milliyetçiliği gibi yerel olan milliyetçi akımlara bıraktı.
5 Haziran 1967 Ortadoğu tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi sayılıyor. 5 Haziran'da başlayan ve sadece 6 gün sürdüğü için '6 Gün Savaşları' olarak anılan bu dönem Arap ülkelerinin yengilisiyle sonuçlandı.
İSRAİL, İŞGAL TOPRAKLARINI 2.5 KAT GENİŞLETTİ
68 bin 300 kilometrekarelik bir alanı, Ürdün, Suriye ve Mısır topraklarını işgal eden İsrail sınırlarını altı günde iki buçuk kat genişletmiş oldu. Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen de İsrail bu toprakları elinde tutmaya devam ediyor. Kudüs, hiçbir devlet tanımasa da sonsuza kadar ve bölünmez başkent ilan edildi.
BİNLERCE FİLİSTİNİLİ YURTLARINDAN SÜRGÜN EDİLDİ
242 No'lu BM kararı gereği İsrail'in işgal ettiği topraklardan 67 Savaşı öncesi sınırlara geri çekilmesi gerekiyordu. 242 No'lu karar hala geçerli ancak, 44 yıldır uygulanmıyor.
Savaştan sonraki ilk haftada yaklaşık 200 bin Yahudi yani o zamanki nüfusun onda biri bu yeni ele geçirilmiş topraklara, özellikle de Doğu Kudüs'e hücum etti.
1967'nin en önemli sonucu Filistinlilerin topraklarından kovulması ve çözülmesi giderek güçleşen mülteciler ve Kudüs sorununun ortaya çıkmasıydı. 1967'de yaklaşık 250 bin Filistinli mülteci durumuna düştü.
Sadece Batı Şeria değil Ürdün ve Lübnan'daki mülteci kampları da o günlerde oluştu.
GOLAN TEPELERİ İŞGAL EDİLDİ
İsrail'in Golan tepelerini işgal etmesinin ertesinde ateşkes imzalandı. Bu antlaşmada İsrail; Doğu Kudüs, Golan Tepeleri, Gazze Şeridi ve Sina Çölü'nü ele geçirdi. 68 bin 300 kilometrekarelik bir alanı, Ürdün, Suriye ve Mısır topraklarını işgal eden İsrail sınırlarını altı günde ikibuçuk kat genişletmiş oldu.
PAN ARABİZMİN ÇÖKÜŞÜ ve ARAP POLİTİKALARINDAKİ DEĞİŞİM
Bölgede Amerikan hegemonyası da şekillenmeye başladı. Pan Arabizm çöküşü başladı. Bu savaştan sonra Arap politikası da tamamıyla değişti. İsrail'e yenilen Arap ülkeleri Pan Arabizmi terk etti. Her ülke İsrail'e kaptırdıkları toprakları geri almanın ayrı ayrı peşine düştü.
FİLİSTİNLİLER SİLAHLI MÜCADELEYE BAŞLADI
Filistin sorununun pan-Arabizmle çözüleceği fikri de tarihe karışırken, kendi sorunlarını kendileri çözmeleri gerektiğini anlayan Filistinliler de taktik değiştirdi.
1967 savaşının getirdiği diğer önemli sonuç ise Filistin direniş hareketinin zirveye doğru yükselmeye başlamasıdır. Bu anlamda Filistinli mücadele grupları bir araya gelerek 'silahlı mücadele'nin gereği üzerinde durmaya başladılar.
Altı Gün Savaşı'ndaki yenilgi ve akabindeki Karame zaferi ile El Fetih uzun süredir gerilla savaşını savunanların alternatifi haline geldi. Arafat Nasır'ın da onay vermesiyle 1969'da FKÖ'nün başına geçti.
* Bu haber Dünya Bülteni'nden alınarak düzenlenmiştir.
HABERE YORUM KAT