1. YAZARLAR

  2. MURAT KAYACAN

  3. Zâlimlere bir gün dedirir kudret-i Mevlâ "tallâhi lekad âserekellâhu aleynâ"
MURAT KAYACAN

MURAT KAYACAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Zâlimlere bir gün dedirir kudret-i Mevlâ "tallâhi lekad âserekellâhu aleynâ"

13 Şubat 2025 Perşembe 00:45A+A-

Ziya Paşa’nın beytini başlık yaptığımız bu yazıda ele alınacak ilk ayet onun referansta bulunduğu Yûsuf 12/91. ayet olacaktır. Hayatın derinliklerinden gelen pek çok öğüt, bizlere sabrı, affetmeyi ve tevazuyu öğretir. Hz. Yûsuf’un kıssasında bu erdemlerin en güzel örneklerine rastlıyoruz. Söz konusu ayette Hz. Yûsuf’un kardeşlerine karşı gösterdiği tolerans ve affedicilik, sadece bir insanın olgunluğunu değil, aynı zamanda ilahi iradenin ne denli güçlü olduğunu gösterir. Kardeşlerinin itirafları, hatalarını kabul etmeleri ve Hz. Yûsuf’a karşı duydukları saygı, manevi bir değişim geçirdiklerinin işareti olarak karşımıza çıkar. Bu yazıda bu ayetin anlamını birlikte keşfedeceğiz.

Hz. Yûsuf’un yumuşak davranıp, yaptıklarını yüzlerine vurmadığını ve kınamadığını gördükten sonra kardeşleri, düşüncelerinde samimi olduklarını belirtmek için söze yeminle başladı: “Dediler ki: Allah'a yemin ederiz, Allah gerçekten seni bizden üstün kılmıştır. Doğrusu biz suçlu idik.” (Yûsuf 12/91). Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin, “Allah gerçekten seni bizden üstün kılmıştır.” ifadeleri, onların da peygamber olduğu görüşü açısından sorun olarak görülebilir. Zira peygamberler arasında ayrım gözetmek birini diğerinden üstün tutmak pek hoş karşılanmaz. Onların peygamber olduğunu düşünenlere göre Hz. Yûsuf’un üstünlüğü dünyevi makamı açısındandır ve bu açıdan o, kardeşlerinden üstündür. Onların peygamber olmadığını düşünenlere göre ise peygamber olsalardı kendisinden daha üst makam olmayan peygamberliğin dışında bir üstünlüğü (dünyevi makamı) gündeme getirmezlerdi. Hz. Yûsuf her ne kadar yüce Allah’ın iradesine dikkat çekse de kıssa boyunca takvasıyla üstün olma çabası çok nettir. Dolayısıyla ilahi irade ile kulun dilemesi arasında tam bir uyum vardır. Kıssanın başlarında güçlü olmalarını önemseyen Hz. Yûsuf’un kardeşleri (Yûsuf 12/8),kıssanın bu kısmında hatalarını anlamış ve tevazu göstererek önce Hz. Yûsuf’un (bilgi, ahlak, affedicilik vs.) üstünlüğünden söz etmişlerdir.

Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin yukarıdaki ayette “suçlu” olduklarını ifade ederken pekiştirme ifadeleri kullanmaları (إِنَّ ve لَخَـٰطِـِٔینَ fiilinin başındaki ل), kasten işledikleri suç (Hz. Yûsuf’u kuyuya atma ve Bünyamin’e kötülük yapmış olma) konusunda özeleştirilerinin güçlü olduğunun kanıtıdır. Onların Hz. Yûsuf’u kuyuya atma suçu işlediklerinde ergenlik dönemine ulaşmadıkları da söylenmiştir; ancak Hz. Ya'kūb’un o kadar küçük çocuklara Hz. Yûsuf’u emanet edip göndermiş olması doğru görünmemektedir. Onların sözleri, tövbe eden kimselerin söyleyeceği sözlerdir. Onlar, bir zamanlar kardeşlerine hasetlik ederek babalarının kendilerini daha fazla seveceğini düşünmüşlerdir. Bununla birlikte Hz. Yûsuf, Hz. Ya'kūb’un gözünden uzak olsa da gönlünden uzak olmamıştır.

Hz. Yûsuf’un kıssasının bu kısmı (Yûsuf 12/91), sadece tarihi bir olay değil, günümüz insanına da çok değerli öğütler sunmaktadır. Kardeşlerinin itiraf ve pişmanlıkları, insanın hatalarından dönmesinin ve tevazuya yönelmelerinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. İnsan, yanlış yaptığında samimi bir şekilde tövbe etmeli ve kendisi için bir ıslah süreci başlatmalıdır. Ayrıca, her türlü zorluğun ardından gösterilen sabır ve affedicilik, insanı olgunlaştırırken aynı zamanda ilahi iradeye teslim olmanın önemini de gösterir. Kıssanın bu bölümü, insanın hem kendisine hem de başkalarına karşı takva, tolerans ve adaletle yaklaşmasının ne kadar değerli bir erdem olduğunu hatırlatır. Günümüzde bireylerin egolarının ve hırslarının ön planda olduğu bir dünyada, Hz. Yûsuf’un erdemleri bize yol göstermelidir. Bu ayet, sadece geçmişte değil, her dönemde insanlara ışık tutacak niteliktedir.

YAZIYA YORUM KAT