1. HABERLER

  2. HABER

  3. DÜNYA

  4. YÖK’ün Eski Başkanı Erdoğan Teziç Öldü!
YÖK’ün Eski Başkanı Erdoğan Teziç Öldü!

YÖK’ün Eski Başkanı Erdoğan Teziç Öldü!

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) eski başkanı Erdoğan Teziç, 81 yaşında öldü. Teziç, başörtüsü yasağını savunan görüşleri ve “367 krizi” ile de hatırlanan bir isimdi.

23 Nisan 2017 Pazar 16:53A+A-

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bir süredir kalp yetmezliği nedeniyle tedavi gören Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) eski başkanı Erdoğan Teziç, bu sabah kalp krizi geçirdi. Teziç, doktorların tüm müdahalesine rağmen öldü.

Teziç’in salı günü Aşiyan Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedilmesi bekleniyor.

Erdoğan Teziç Kimdir?

Erdoğan Teziç, 1936 yılında doğdu. Galatasaray Lisesi’ni bitiren Teziç, 1959’da da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Fransa’da Anayasa Hukuku ve Siyaset Bilimi üzerine lisansüstü eğitim yaptı. 1961 Anayasası’nı hazırlayan ekipte yer aldı. Galatasaray Lisesi Müdürlüğü, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı, Galatasaray Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve Rektörlüğü görevlerinde bulundu.

8 Aralık 2003’te 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından YÖK Başkanlığı’na atandı. 9 Aralık 2007 tarihinde YÖK Başkanlığı görevinden emekli oldu.

Teziç, başörtüsü yasağını savunan görüşleri ve “367 krizi” ile de hatırlanan bir isim oldu.

Mayıs 2007’deki 11. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesinde yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclis toplantı yeter sayısı hakkındaki görüşlerini, seçimlerin hemen öncesinde YÖK Rektörler Komitesi’ni toplayarak açıkladı. 367 milletvekili olması koşulunu dile getirdi. Bu durum Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçildiği seçim sürecini zora soktu.

367 Krizi Neydi?

2000 yılında seçilen 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi 16 Mayıs 2007’de doluyordu. TBMM Cumhurbaşkanlığı adaylığı son başvuru tarihini 25 Nisan gecesi ve ilk tur oylama gününü 27 Nisan olarak belirlemişti.

Seçim dönemine, başörtüsü ve laiklik tartışmalarıyla gelinmişti. Ülkenin çeşitli yerlerinde “Cumhuriyet Mitingleri” adıyla geniş katılımlı gösteriler düzenlenmiş ve iktidar partisinin, kendi siyasal çizgisinden bir ismi cumhurbaşkanlığına seçmesi engellenmek istenmişti.

Seçimin kaderini ise, dört ay önce ortaya atılan 367 tartışmaları belirledi. Anayasa’nın 102. maddesine göre cumhurbaşkanı seçilebilmek için, ilk iki turda nitelikli çoğunluk (367 oy), sonraki iki turda ise salt çoğunluk (276 oy) aranıyordu.

Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 26 Aralık 2006’da Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısında, Anayasa’da belirtilen 367’nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğunu ortaya attı. Bu görüşe göre oylamalara en az 367 kişinin katılması gerektiği, aksi hâlde sonucun geçersiz olacağı iddia edildi. Böylece Meclis’teki sandalye sayısı 354 olan iktidar partisi, tek başına kendi oylarıyla cumhurbaşkanı seçemeyecekti. Aynı dönemde ana muhalefet partisi lideri olan Deniz Baykal, iktidar partisinin uzlaşma olmadan kendi adayını çıkarması durumunda oylamalara katılmayacaklarını ve 367 tartışmalarının ciddiye alınması gerektiğini söyledi.

AK Parti, dönemin Dışişleri Bakanı olan Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ü aday gösterdi. İlk tur oylama 27 Nisan’da yapıldı. Toplam 361 oy kullanılırken, Abdullah Gül 357 oy aldı. Oylamanın hemen sonrasında, CHP 367 iddiasıyla seçimi Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Aynı günün akşamı Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine, daha sonra “e-muhtıra” olarak anılacak bir basın açıklaması konuldu. Açıklamada, seçimlerde laikliğin tartışma konusu yapıldığı ve Genelkurmay’ın bu konuda taraf olduğu savunuldu.

Anayasa Mahkemesi 1 Mayıs’ta verdiği kararla, 367 iddiasını kabul ederek yapılan birinci tur oylamayı iptal etti. Bunun üzerine 6 Mayıs’ta yapılan iki yoklamada da toplantı yeter sayısının (367) bulunamayışı yüzünden 11. Cumhurbaşkanı seçilemedi.

Anayasa Mahkemesi’nin oylama iptali kararı üzerine, Cumhurbaşkanlığı seçimi henüz tekrarlanmadan, AK Parti’den erken genel seçim kararı çıktı. Parti 24 Haziran’da seçimlere gidilmesi için Meclis’e teklif sundu. Daha sonra, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim takviminin işleyebilmesi için 22 Temmuz tarihi önerisine uyularak, tüm partilerin desteğiyle seçim kararı alındı.

Meclis’te seçim kararı alınmasının yanında, Anayasa’da bazı değişikliklere gidildi. Buna göre, genel seçimlerin yapılma süresi beş yılda birden, dört yılda bire düşürüldü. Cumhurbaşkanlığı seçiminin iptaline yol açan toplantı yeter sayısı konusu, Meclis’in tüm işlemlerinde üçte bir çoğunluk olarak netleştirildi. Cumhurbaşkanı’nın Meclis tarafından değil, halk tarafından iki turlu oylamayla seçilmesi kararlaştırıldı; yedi yıl olan görev süresi beş yıla düşürülerek, iki kez seçilebilmenin önü açıldı. Değişiklik paketi Meclis’te 376 oyla kabul edildi.

Ancak yeni cumhurbaşkanı seçilemediğinden, görev süresi dolmasına rağmen görevini sürdüren Ahmet Necdet Sezer, yapılan değişiklikleri “Rejimi sıkıntıya sokar.” eleştirisiyle veto etti. Değişiklik paketi tekrar geldiği Meclis’te bu kez 370 oyla aynen kabul edildi. Aynı metinle ikinci kez önüne gelen paketi veto yetkisi bulunmayan Sezer, 15 Haziran’da paketi halk oylamasına sunma kararı aldığını; ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açacağını duyurdu.

Yüksek Mahkeme 5 Temmuz’da verdiği kararla Cumhurbaşkanlığı’nın iptal taleplerini reddetti. Değişiklik paketi 21 Ekim’de yapılan halk oylamasında, yüzde 68 oyla kabul edilerek yürürlüğe girdi.

Alınan karar sonucu 22 Temmuz’da erken seçime gidildi. Seçimde yüzde 46,6 oy alan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti, 341 milletvekilliğiyle yeniden tek başına iktidar oldu. Ancak partinin oy oranı yaklaşık yüzde 12 artmasına rağmen, Devlet Bahçeli başkanlığındaki MHP’nin de yüzde 14,3’le barajı geçmesi ve Meclis’teki üçüncü parti olması dolayısıyla, iktidar partisinin Meclis’teki sandalye sayısında düşüş oldu. Yüzde 20,85 oy alan Deniz Baykal yönetimindeki CHP ana muhalefet partisi konumunu korudu. Oyları az da olsa artan partinin sandalye sayısı, yine Meclis’e MHP’nin de girmiş olmasıyla, 178’den 112’ye kadar geriledi.

22 Temmuz seçimlerinin ardından yeni oluşan Meclis 4 Ağustos’ta ilk toplantısını yaptı. Meclis programında ilk olarak Meclis Başkanı seçimi gerçekleşti. 9 Ağustos’ta AK Parti’nin adayı Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan, muhalefetin de desteğiyle ilk turda 450 oy alarak başkan seçildi.

Aynı gün Başbakan Erdoğan, artık Meclis’in önündeki ikinci gündem olan Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinin yeniden başlayacağını açıkladı. Seçim süreciyle birlikte Abdullah Gül’ün yeniden aday olup olmayacağı tartışma konusu oldu. Partinin oylarını yükselterek tekrar tek başına iktidara gelmesinde Gül’ün cumhurbaşkanı seçilememesinin etkili olduğu görüşü öne çıktı. Bunun sonucu olarak da Abdullah Gül tarafından “bunun Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin açık bir mesaj olduğu” yorumu benimsendi.

13 Ağustos tarihinde kulislerde konuşulan 11. Cumhurbaşkanı adaylığı kesinleşti. MHP’nin oylamalara katılacağını belirtmesiyle, yeni bir 367 krizi ortaya çıkmadı. Ana muhalefet partisi CHP ise ilk seçimdeki tutumunu koruyarak, oylamalara katılmayacağını açıkladı. MHP’den Kayseri Milletvekili Sabahattin Çakmakoğlu, CHP listelerinden Meclis’e giren DSP’li isimlerden ise Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, seçimde Abdullah Gül’e rakip isimler oldu.

Gül 20 Ağustos’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turunda 341 oy aldı. 24 Ağustos’taki ikinci turunda ise 337’de kaldı. Anayasa’ya göre ilk iki turda üçte iki çoğunluk olan 367 sayısına ulaşılamadığı için, 276 oyun aranacağı üçüncü tura gidildi. Abdullah Gül 28 Ağustos’ta yapılan üçüncü turda 339 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı seçildi. Böylece nisan ayında başlayan cumhurbaşkanı seçim süreci sona erdi.

Kaynak: AA, Al Jazeera

HABERE YORUM KAT

5 Yorum