1. YAZARLAR

  2. Orhan Miroğlu

  3. Yeşil’in ifadesi nerede
Orhan Miroğlu

Orhan Miroğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Yeşil’in ifadesi nerede

01 Mart 2012 Perşembe 19:49A+A-

Geçmişle yüzleşiyoruz, geçmişin hesabı mutlaka görülecek dediğimiz bir dönemde, kimin sesi daha fazla çıkıyor dersiniz, kurbanların mı, yoksa zalimlerin mi?

Kanlı bir geçmişin hesabı eski birkaç PKK itirafçısı ve birkaç JİTEM subayından mı sorulacak?

Gerçeğin üstünü örtmek ve gerçeği anlaşılmaz hale getirmek için yürütülen dezenformasyon faaliyetlerinin önüne nasıl geçilecek?

Çeyrek asrı aşan bir zaman diliminde meydana gelen ve bir halka karşı işlenmiş bütün bu sistemli suçların ve katliamların gerçek sorumlusu kim?

Nüfusunun yarısı otuz yaşın altında olan bir ülkede yürütülen ve asıl bu genç nüfusu hedefleyen dezenformasyon faaliyetleriyle nasıl baş edilecek?

Ergenekon, Balyoz, Kafes ve benzeri eylem ve darbe planları nedeniyle başlayan yargı sürecinde, “suçun kolektifliği” ve belli bir askerî hiyerarşi içinde meydana geldiği kabul edilerek, en son bir Genelkurmay başkanının da tutuklanmasına yol açan, ordunun üst kademesinin yaklaşık üçte ikisini kapsayan derin soruşturmalar, aynı Ergenekon’un ve aynı aktörlerin Kürt coğrafyasındaki faaliyetleri söz konusu olduğunda neden birkaç JİTEM subayının ve tetikçi olarak kullanılan eski PKK itirafçısının ötesine geçemiyor?

Başta MİT olmak üzere, devletin istihbarat örgütleri ellerindeki bilgi ve belgeleri mahkemelerle neden paylaşmıyorlar?

Faili meçhul cinayetlerin araştırılmasında, maalesef umut verici hemen hiçbir gelişme yok.

Zamanaşımı bir yandan, bilgi kirliliği bir yandan. Mağdurların, faili meçhul cinayet dosyalarının hakkaniyetle sonuçlanacağına dair inancı giderek tükeniyor.

MİT’in önemli bürokratlarından Mehmet Eymür’ün savcılığa verdiği ifadenin içeriği merakla bekleniyordu. Ben de merakla bekleyenlerdendim, çünkü bu ifade Musa Anter cinayetinin karanlıkta kalmış yönlerini aydınlatabilir ve uzun zamandır yürütülen dezenformasyonu boşa çıkarabilir diye umut ediyordum.

1994’te Yeşil Ankara’da yakalanmış, MİT’te sorgulanmış ve ifadesi alınmıştı.

Sonra bu ifadenin bir kısmını 2000 yılında deşifre etti Eymür. Buna göre Yeşil Musa Anter suikastını kendisinin planladığını ve bunun için PKK’nin kafa adamlarından birini kullandığını söylüyordu.

Cinayetin failleri hakkında ilk bilginin elde edilmesi bu şekilde ve cinayetin işlendiği tarihten sekiz sene sonra oldu.

Buna ilişkin haber, 12 yıl önce medyada yer aldığında Diyarbakır’a gitmiş ve suç duyurusunda bulunmuştum.

Aradan 12 yıl geçti, bir süre önce, Eymür bu sefer de, Susurluk soruşturması için, savcıya ifade verdi. Ama verdiği bilgiler zaten biliniyordu.

Bu ifadede dikkat çeken husus, anlatılanların Susurluk dosyasına geçen karanlık ilişkilerle alakalı olmasıydı. Fırat’ın ötesinde olup bitenler hakkında Eymür kayda değer bir şey söylemiyordu.

Oysa Susurluk çetesi, asıl gücünü, Fırat’ın ötesinden alıyordu.

Susurluk sürecinin aktörleri, istihbaratçıları, işin o yanını hâlâ gizliyorlar.

Eymür’e geçen yıl, Çiğdem Anat’ın sunduğu NTV’de yayınlanan bir programda Yeşil’in verdiği ifadenin akıbetini sormuştum. Daha sonraki günlerde de, savcılığa dört sayfalık bir dilekçe verdim ve Mehmet Eymür’ün varlığını teyit ettiği Yeşil’e ait olduğu söylenen ifadenin dava dosyasına konulmasını talep ettim.

Nitekim davaya bakan savcı, bu ifadeyi MİT’ten istedi. MİT bizde yok demedi, ve savcılığa on sayfalık bir ifade metni gönderdi. Doğrusu bu önemli bir gelişmeydi. Çünkü bu ifadede geçen ve PKK adına çalıştığı söylenen “kafa adamın” kim olduğunu da böylece öğrenmiş olacaktık ve cinayet bu yönüyle de aydınlanmış olacaktı.

Ama sonra anlaşıldı ki MİT’in Yeşil’e ait diye gönderdiği ifade Yeşil’in oğlunun yazdığı kitaptan derlenip toplanmış ve mahkemeye öylece gönderilmişti.

Durum geçekten öyleyse, ve MİT, bir kitabı, üstelik Yeşil’in oğlunun yazdığı bir kitabı özetleyerek, “Yeşil’in 1994’teki MİT ifadesi bu” diye mahkemeye gönderdiyse, bu bence bir skandaldır!

Belli ki MİT’in içinden birileri Anter cinayetinin ve başka cinayetlerin aydınlanmasını istemiyor ve Yeşil’in verdiği ifadeyi gizliyor, ve muhtemelen sadece bu yönüyle değil, ihtiva ettiği başka bilgiler nedeniyle, bu ifadenin soruşturma dosyasında yer almasını istemiyor.

Tam da MİT ve savcılık arasındaki yazışmaların yaşandığı ve skandal bir gelişmeyle sonuçlandığı bu günlerde Emrah Özdemir adlı bir tanığın ifadeleri basında yer aldı.

Ömer Lütfü Topal’ın şoförünün oğlu olduğu belirtilen Emrah Özdemir, Albay Rıdvan Özden, Bahtiyar Aydın, Gaffar Okan, Vedat Aydın ve Musa Anter cinayetleri için tanıklıklarda bulundu.

Emrah Özdemir Anter cinayetinde emri verenin Arif Doğan olduğunu söylüyor.

Bu da yeni bir gelişme sayılır.

Doğrusu Anter cinayetinin ben, hiç bir zaman yerel birimlerin aldığı bir karar sonucu işlendiğine inanmadım. Apê Musa’nın infazına Ankara’da karar verilmiş olması kuvvetle muhtemel. Musa ağabeyle öldürülmeden kısa bir süre önce görüşen dostları onun güvercin tedirginliği içindeki ruh haline, onun o günlerde sanki öldürüleceğini bilen bir insanın hissiyatı içinde yaşadığına tanıklık ediyorlar.

Öldürülmeden önce Ankara’ya gelip bu ölümü durdurmaya çalıştığı yolunda bilgiler de var.

İsveç’te Aygan’a sormuştum, Anter’i öldürme fikrini kim ortaya attı diye. O da bana bunun Diyarbakır’da konuşulmadığını, Ahmet Cem Ersever’in Ankara’dan Diyarbakır’a gelmesinden sonra JİTEM infaz grubunun gündemine girdiğini söylemişti. Bu söyleşinin tamamı Taraf’ta yer aldı.

Emrah Özdemir eski bir asker ve Musa Anter’in ölüm veren kişinin Arif Doğan olduğunu ifade diyor.

Doğan “JİTEM’i ben kurdum” diyen bir albay, Ergenekon’dan yargılanıyor, sağlık sorunları nedeniyle serbest kaldı. O da bu serbestliği iyi kullanıyor doğrusu. Medyada çıktığı bütün programlarda JİTEM’i savundu. JİTEM’i anlatan bir de kitap yazdı. Ama insan kitabı okuduğunda, Doğan’ın anlattığı JİTEM burada, yani Türkiye’de değil de, muhtemelen İsveç’te faaliyet gösterdi diye düşünmeden edemiyor.

O kadar masum ve memlekete de o kadar gerekli bir JİTEM bu!

Konuya devam edeceğim..

[email protected]

TARAF 

YAZIYA YORUM KAT