1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Yeni Şafak'ta Garip Bir Atatürk Güzellemesi
Yeni Şafak'ta Garip Bir Atatürk Güzellemesi

Yeni Şafak'ta Garip Bir Atatürk Güzellemesi

Türkiye şahıs kutsamacılığının son derece tavan yaptığı bir 10 Kasım’ı daha geride bıraktı. Bu yıl ki kutlama/kutsamaların muhafazakâr-sağ mahallede de geniş yankı bulması düşündürücüydü.

11 Kasım 2019 Pazartesi 17:05A+A-

HAKSÖZ-HABER

Yeni Şafak gazetesinde yer verilen bir köşe yazısı 10 Kasım ve Mustafa Kemal kutsamasının sağ-muhafazakar mahallede vardığı boyutu göstermesi açısından dikkat çekici. Osman Akkuşak tarafından kaleme alınan ve baştan sona kadar garip ve son derece zorlama çıkarımlarla Mustafa Kemal güzellemeleri ile dolu olan yazının Yeni Şafak’ta yayınlanması da bir hayli düşündürücü…

Son yıllarda hız verdiği tasfiyecilik sonucunda yazar kadrosunda ciddi bir sorun yaşadığı anlaşılan Yeni Şafak anlaşılan o ki sorumlu, duyarlı, eleştirel kalemlerden boşalan yazar açığını bu gidişle zor kapatacak.

İşte Yeni Şafak’ta yer verilen Osman Akkuşak isimli köşe yazarına ait Mustafa Kemal güzellemesi:

Atatürk’ün Bazı Vasıfları

m. kemal atatürk’ün sağlığında çekilmiş; icraatı, aktivitesi, seyahat ve yürüyüşlerini tespit eden fotoğraf ve filmleri incelendiği vakit görülecektir ki son derece dinamik ve enerjik bir şahsiyettir..

başını sağa sola çevirirken çok hızlı hareket ederdi.. elinde bastonu ile yürürken de acele eder, ellerinin, kollarının, ayaklarının, bacaklarının ve gövdesinin bedenine hükmeden bir kuvvetin idaresi altında olduğuna alamet sayılırdı..

meclis kürsüsünde konuşurken ağzının ve dudaklarının; tonu, biraz ince, fakat tınısı sert sesini telâffuz ederken açılıp kapanmasındaki sür’at ve canlılık; onun beynindeki ve kalbindeki kudretin tezahüründen başka bir olayla açıklanamaz..

akşam sohbetlerinde olsun diğer devlet ve hükümet çalışmalarında olsun, muhataplarıyla konuşurken “-çocuk!..” diye hitap ettiği malumdur.. bu nokta; onun kendi kudret ve iktidarına olan inancını belirtirken, emirlerinin hemen yerine getirilmesini sağlayan bir faktör olarak da değerlendirilmek gerekir..

sinop milletvekili ve (lozan barış andlaşmasında) birinci murahhas ismet paşadan sonra ikinci murahhas olarak hizmet eden dr. rıza nur, büyük zaferin kazanılmasından evvel ve sonra hem (sıhhat ve muavenet vekili, hem de maarif vekili) olarak iki kere hükümette görev almıştır.. o sıralarda vekilleri TBMM seçmekte idi.. mesela topal osman hadisesinin vuku bulduğu sıralarda, hamidiye kahramanı rauf bey’i meclis, başvekil seçmişti..

trabzon meb’usu ali şükrü bey’in katli olayının faili henüz bulunmadan kemal paşa ile başvekil rauf bey arasında şöyle bir mükâleme geçmiştir…

ali şükrü bey öldürüldükten sonra m. kemal paşa, başvekil rauf bey’e:

-“ne düşünüyorsun?” diye soruyor.. rauf beyin cevabı şöyledir:

-“katili arayıp bulacağız.. eğer bulamazsam, emaneti TBMM’ye teslim edeceğim”..

rauf bey, katili bulamazsam başvekilliği bırakacağım demek istiyor..

bu cevap üzerine mustafa kemal paşa, sigara paketinin üzerine topal osman’ın bulunması ihtimali olan çankaya’daki papazın bağı diye anılan arazi parçasının krokisini çizip rauf bey’e veriyor..

rauf bey’in emriyle muhafız alayı, teslim olmayan topal osman’a ateş ederek infaz ediyor.. topal osman, “kahpeler!.. alçaklar!..” diye bağıra bağıra can veriyor..

bu hadiseler gösteriyor ki, m. kemal paşa bir problemin çözülmesi için ne yapılması gerekiyorsa, gözünü kırpmadan gerekli kararı alabilen ve tereddütsüz icra eden bir ruh yapısına sahiptir.. birinci cihan harbinde çanakkale’de, düşmandan kaçan askerlere, 57. alay efradına, “ben size düşmandan kaçmanızı değil, ölmenizi emrediyorum” diye bağırıyor; “siz şehit olurken kazanacağımız vakit bize ihtiyat kıt’alarının yetişmesini sağlayacaktır..”

kemal atatürk en zor, en acı kararları almakta tereddüt etmeyen bir asker olduğunu trablusgarb harbinde derne ve tobruk’ta da göstermiştir..

onun bir başka özelliğini dile getiren bir vak’ayı da ilave etsek, taviz vermeyen, ihmal etmeyen tabiatını biraz daha açmış oluruz..

büyük zaferi kazanmışız ama daha cumhuriyet ilan edilmemiş.. eski ittihatçılardan abdülkadir canpolat doktor rıza nur’u yakalıyor ve şöyle diyor:

-“rıza bey, başımıza bir diktatör gelmek üzere.. bir çare bulmalıyız..”

rıza nur, öfke ve korku ile heyecanlanıyor ve canpolat’a şöyle cevap veriyor:

-“kadir bey, ne sen bu sözü söylemiş ol, ne de ben duymuş olayım.. eğer sarı kemal’in kulağına giderse ne seni ne de beni sağ bırakır!..”

kemal paşa; fert, toplum, millet bazında icraatta bulunurken, bir başka tabirle söyleyelim; millete hizmet ederken ve nefsini korurken yapılması gereken işlemleri, alınması gereken tedbirleri tereddütsüz tatbik eden bir yaratılışa sahiptir..

beraber çalıştığı arkadaşları da onun bu hususiyetini bilmektedirler.. ali fuad cebesoylar, ali ihsan sabisler, kazım karabekirler, ismet paşalar, fevzi paşalar, refet beleler, yakub şevki paşalar, sakallı nurettinler gibi dişli, güçlü askerlere hakim olmak ve onlara emretmek için onlardan birkaç gömlek üstün olmak, daha kudretli olmak mecburiyeti vardır..

kemal paşa işte bu kudreti temsil ve temessül etmektedir..

allah bu büyük askerlerin hepsine rahmet eylesin!.. ruhları şad, mekanları cennet olsun!..

 

HABERE YORUM KAT

10 Yorum