1. YAZARLAR

  2. Fikret Ertan

  3. Uygur gençlerin hikâyesi...
Fikret Ertan

Fikret Ertan

Yazarın Tüm Yazıları >

Uygur gençlerin hikâyesi...

14 Haziran 2009 Pazar 03:05A+A-

Söz verdiği üzere Başkan Obama, Küba'daki Guantanamo hapishanesini önümüzdeki ocak ayına kadar kapatmaya kararlı görünüyor. Bunu yapabilmesi için elbette önce hapishanedeki bütün tutukluları başka yerlere nakletmesi gerekiyor. Nitekim, bu yüzden Obama tutukluları ya Amerika içindeki hapishanelere ya da başka ülkelere göndermeye çalışıyor.

Obama birinci şık olan Amerikan hapishaneleri konusunda bugüne kadar başarılı değil; zira Amerikan Kongresi'nin büyük çoğunluğu bu şıkka karşı; hatta Kongre tutukluların Amerika'ya nakli için gerekli olan malî fonları bile yönetime tahsis etmemeye kararlı görünüyor. Ancak yönetim bu güçlü muhalefete rağmen bu şıktan tamamen de vazgeçmiş değil. Nitekim Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, bu şıkkın hâlâ gündemde olduğunu söylüyor.

Tutukluların Amerika içine nakli bu durumdayken başka ülkelere nakilleri konusunda ise Obama yönetimi bu hafta içinde sözü edilebilecek bir ilerleme kaydetmiş bulunuyor. Bu çerçevede yönetim bu hafta içinde Guantanamo'dan 10 tutukluyu tahliye etti. Bunlardan birisi sivil mahkemede yargılanmak üzere New York'a, ikisi Çad, birisi Irak, üçü Suudi Arabistan ve dördü de Bermuda'ya gönderilmiş bulunuyor.

Diğerlerinin tutuklanma hikâyelerini bilmiyoruz; ama Bermuda'ya gönderilen son dört tutuklunun hikâyesini az-çok biliyoruz. Bunlar Çin'in Sincan özerk bölgesi diye andığı Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri. Adları, Huzeyfe Ferhat Adbul Samet, Abdül Nasır ve Celal Celaleddin. Bunlar Amerika'nın 2001 yılında gerçekleştirdiği Kalıcı Özgürlük denen Afgan operasyonu sırasında Tora Bora Dağları civarında yakalanıp tutuklanan ve daha sonra Guantanamo'ya gönderilen ne El Kaide ne de başka bir teşkilatla alakası olmayan normal, düzgün Uygur gençlerinden dördü. Aynı kategoride bugün Guantanamo'da başka Uygur gençleri de var. Guantanamo'da yıllarca suçsuz olduklarını, serbest bırakılmalarını haykıran bu gençlerin suçsuz oldukları, Amerika'ya karşı savaşan 'yabancı savaşçılar' olmadıklarına üç yıl kadar önce karar verilmiş, bunlar için herhangi bir ceza görmeden yaşayabilecekleri ülkeler aranmaya başlanmıştı. Ne var ki, birçok ülke Çin'i kızdırırız endişesiyle Uygurlara kucak açmayı reddetmişti. Amerika ise zaten Çin'e iadelerini asla düşünmemişti; zira iade demek işkence ve sonunda infaz demekti.

Sonuçta, bu aramalar sonucu sadece Arnavutluk 2006 yılında 5 Uygur'u kabul etmişti. Bunlar bugün başkent Tiran yakınlarındaki bir BM mülteci kampında yaşıyorlar. Dördü ise söylediğim gibi bugün İngiliz sömürgesi Bermuda'dalar. Nitekim ben daha dün bunların bazıları ile yapılan bir röportajı CNN International'da izledim. Bunlar, 'Biz hiçbir zaman terörist değildik; şimdi de değiliz; bunda sonra da olmayız.' diyorlardı.

Bermuda'ya gönderilenlere ek olarak Obama yönetimi geriye kalan 13 Uygur'u da yakında Pasifik'teki Palau'ya göndermeye hazırlanıyor. 1994 yılına kadar Amerika tarafından yönetilen, bu tarihten sonra bağımsız olan Palau, Filipinler'e yaklaşık 800 kilometre uzaklıkta, 8 adadan meydana gelen, 20 bin kişilik nüfusunun büyük bölümü Hıristiyan olan bir adalar devleti. Ada yönetimi Uygurları Amerika ile dostluk ve müttefiklik uğruna Amerika'ya yardımcı olmak için insani saiklerle kabul ettiğini söylüyor. Başkaları ise Obama yönetiminin Palau'ya 200 milyon dolar yardım sözü verdiğini, asıl saikin bu olduğunu iddia ediyorlar. Şüphesiz saik ne olursa olsun Uygurların Guantanamo cehenneminden sonunda kurtulmaları bu iddiaların üzerinde durmayı anlamsız kılıyor.

Bermuda ve Palau'dan sonra Guantanamo'da Uygur Türkü kalmayacak. Bunlar vatanlarından uzakta yabancı ellerde muhtemelen ömürlerinin sonlarına kadar yaşayacaklar, Doğu Türkistan'a asla dönemeyecekler. Akrabaları ise başlarına gelebileceklerden dolayı onlarla belki de hiç görüşemeyecekler Türkistan'da başlayıp Afgan dağlarında ve Guantanamo'da devam eden ve şimdilik bazıları için Arnavutluk ve Bermuda'da sonuçlanan, diğerleri için de Palau'da sonuçlanacak Uygur gençlerinin hikâyesi işte böylesine acı, böylesine hüzünlü...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT